Gelecek 5-10 yıl içinde, önlem almadığımız takdirde antibiyotikle tedavi edilebilen basit enfeksiyonlarda bile çaresiz kalınacak.

Antibiyotikler (verem, zatürre gibi) bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Bakteriye özel bir yapıyı hedef alarak insana zarar vermeden sadece bakteriyi öldürür, çoğalmasını engellerler. Tedavi açısından tıbbın geliştirdiği en başarılı ilaçlardan biridir.

Şükür gerek:

O derece ki tıpta “antibiyotik öncesi çağ” ve “antibiyotik çağı” diye ayrım yapılıyor. Zira antibiyotik öncesi çağda Avrupa nüfusunun üçte birini öldüren veba namı diğer “Kara Ölüm” gibi birçok salgın hastalık kitlesel ölümlere sebep olmuş. Aşılarla birlikte antibiyotiklerin ortalama insan ömrünü 20 yıl kadar uzattıklarını söyleyebiliriz.

#direnbakteri

Ne var ki şu anda global bir alarm durumu ile karşı karşıyayız. Yakın gelecekte bakterilere karşı savaşımızı kaybetmemiz mümkün. Doğru zamanda ve miktarda kullanıldığında bakterileri öldüren antibiyotikler, gereksiz yere ve hatalı kullanıldığında etkisini kaybediyor ve gerçekten ihtiyaç olduğunda işe yaramaz oluyor. Biz bakterilere karşı antibiyotik ürete duralım, bakteriler de boş durmuyor, hızla mevcut antibiyotiklerimize karşı dirençli hale geliyorlar. Öldürmeyen zorluk güçlendiriyor, buna Antibiyotik Direnci diyoruz.

Grip gibi virus kaynaklı bir hastalık için antibiyotik aldığımızda, hiçbir faydası olmadığı gibi zararı oluyor. Elimizdeki silahı bakterilere göstermiş, direnç geliştirmeleri ve kendilerini korumalarını sağlayacak bilgileri hızla birbirlerine öğretmeleri için fırsat vermiş oluyoruz. Aynı zamanda vucüdumuzda yaşayan faydalı bakterileri de öldüreceğimiz için meydan hastalık yapacak bakterilere kalıyor.

Yahut bir bakteriyel enfeksiyonda hekimin belirttiği miktarda ve düzende kullanmadığımız zaman aldığımız doz bakterilerin hepsini öldürmeye yetmiyor. Kalan bakteriler kullanılan antibiyotiğe karşı değişim geçiriyor, DNA’larında kodlanmış anti-antibiyotik bilgilerini birbirleriyle paylaşıyorlar. Bizi hasta ettiği yetmiyormuş gibi bizden başkalarına da bulaşıyor, bu yeni model dirençli bakteriler.

Cephaneler ne durumda?

Son 25 yıldır yeni antibiyotik üretilmiyor. Kaldı ki yeni bir ilacın piyasaya sürülmesi için yaklaşık 15 yıllık bir kontrol süreci gerekiyor. Geçtiğimiz ay yapılan 2. Ulusal Klinik Mikrobiyoloji kongresinde: “Elimizde güçlü antibiyotik denecek kadar az. İlaç endüstrisi antibiyotiğe kaynak ayırmaktan vazgeçti.” denildi. Bununla beraber hastaların kullandığı atibiyotiklerin yarıdan fazlasının gereksiz yere kullanıldığı ortaya konuldu.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkan Yardımcısı Dr. Hakkı Gürsöz: “2012 yılında yazılan her 100 reçetenin 35’inde antibiyotik var. Yaklaşık olarak her 3 reçetenin birinde antibiyotik yazılıyor.” diyor. İlaç kullanım sıklığı ile ilgili bir değerlendirmesinde “Avrupa’da kişi başına günde kullanılan antibiyotik birimi hesaplamasında 40 ülke arasında birinci sıradayız. Yani, en çok Türkiye’de tüketiliyor. Bu, ciddi bir sorun ve hemen tedbir alınması gerekiyor. Çünkü basit bakterilere karşı bile direnç gelişiyor. Gelecek 5-10 yıl içinde, önlem almadığımız takdirde antibiyotikle tedavi edilebilen basit enfeksiyonlarda bile çaresiz kalınacak.

Dünyada uzun yıllardır yeni bir antibiyotik keşfi yok. Mevcut tüm antibiyotiklere dirençli bakteri formları hastalara bulaşmaya ve öldürmeye başladı. Türkiye’de antibiyotik kullanımında ciddi oranlar olduğu için bu riske maruz kalabilecek ülkelerin başında geliyor. Tedbir almazsak, 5-10 yıl gibi yakın gelecekte hiçbir şekilde tedavi edemediğimiz, hastaları kaybettiğimiz ciddi ölümcül enfeksiyonlar baş gösterecek. Yüzyıllık mucize olan ‘antibiyotikte sona gelindi’ diyebiliriz.” sözleriyle durumun vahametine vurgu yapıyor.

Şu anki tıp bilgimizle antibiyotikleri kaybedersek olacaklardan bazıları:

- Organ ve doku nakli imkansız hale gelir, zira nakilli hastaların kullanması gereken ilaçların etkisi ile bağışıklık sistemleri enfeksiyonlara karşı koyamaz hale geliyor.

- Apandisit ameliyatı, eskiden olduğu gibi çok tehlikeli hale gelir. Ameliyattan sonra hasta enfekte olursa “septisemi” dediğimiz bir durum neticesinde hayatını kaybedebilir.

- Zatürre antibiyotik öncesi çağda olduğu gibi kitlesel ölümlere sebep olur.

- 6 aydan daha uzun antibiyotik kullanımı gerektiren verem tedavi edilemez olur. Ki şu an bile zor zaptediliyor. Tıp dilindeki son model veremin adı: XDR-TB (Extensively Drug-Resistant Tuberculosis) (Yaygın İlaç Dirençli Tüberküloz)

Napıcaz şimdi?

Hastaların yapacağı iki temel şey var:

1- Antibiyotikleri sadece bir hekim tarafından bakteriyel bir enfeksiyon için yazıldığında kullanmak.

2- Hekimin belirttiği miktara (genellikle bir kutu) ve düzene (8 saatte bir tane gibi) riayet etmek. Kendimizi daha iyi hissetsek dahi ilacı tamamlamalıyız yani.

Eş dost tavsiyesiyle antibiyotik kullanılmaz. Bakterilerle savaşımızın kumandanı hekimler: onlardan gelecek ikinci bir emre kadar antibiyotik almıyoruz. Hepimiz sorumluyuz, lütfen antibiyotik kullanırken, ya da ilacı yarıda bırakırken bunları düşünelim. Son olarak durumun ciddiyetini ortaya koymak adına, yanda yer alan kronolojiden antibiyotik savaşlarının bugüne kadarki durumunu incelemenizi rica ediyorum.

Antibiyotik bilgisini bizlere ihsan eden Allah’a hamd olsun. İtidalli kullanmak düşer bize.


Hüseyin Küçükali'ın Yazısı.