‘Tren sörfü’ hareket eden bir trenin, tramvay veya başka bir demiryolu aracının dışına çıkıp gerçekleştirilen bir yolculuk şekli... Eskiden daha çok imkansızlıklar, parasızlık ve ulaşım araçlarının azlığı yüzünden gerçekleştirilen bu eylemler günümüzde tehlikeli bir eğlenceye dönüşmüş durumda.

Bir hobi olarak tren sörfü ilk olarak Güney Afrika’da 1980’lerde yoksul ailelerin gençleri arasında ortaya çıkmış ve daha sonra diğer ülkelere yayılmış. Bugün, dünyanın birçok yerinde yasak ve polis tren sörfü yapanları tutuklama yetkisine sahip. Buna rağmen Bangladeş, Hindistan gibi kalabalık ülkelerde bir mecburiyet olarak, Güney Afrika, Almanya, Rusya gibi ülkelerde eğlence ve ekstrem spor olarak yapılmaya devam ediyor.

Bu tehlikeli maceranın Güney Afrika’da çıkışını ve yaygınlaşma sebebini anlamak adına Sara Blecher’in çektiği ve üç genç üzerinden aktardığı 2010 yapımı “Surfing Soweto” isimli belgesel izlenebilir... Belgesel Bir Güney Afrika banliyösü olan Soweto’da çekilmiş. Konu tren sörfü olsa da ana tema yine aynı. İşsizlik, yoksulluk gibi sorunları; içki, eroin ve eğlence üçgeninde çözmeye(!) çalışan insanların çelişki dolu hayatı…

Bu Nasıl Afiş?

Mısır’da, 2014’de yapılması beklenen anayasa referandumu ile ilgili hükümet tarafından bir afiş hazırlandı. Hazırlanan afişte Mısırlılar yerine yabancıların fotoğraflarının kullanılması tepkiye yol açtı. Kahire’de “Tüm Mısırlıların Anayasası” adı altında düzenlenen basın toplantısında asılan dev afişte Mısırlılar değil İrlandalı ve ABD’liler var. Afişteki gülen kız bir İrlandalı, down sendromlu çocuk ve doktor ise ABD’li.

Mısır’ın Duvarlarından Okunan Gündem

Bugünkü (sanat değeri içeren) Graffiti, Berlin duvarı üzerine yapılan çizimlerle ortaya çıksa da 1970’lerde ABD’de yaygınlaşan hip hop kültürü ile hız kazanmış ve gelişmiştir. Bu sokak sanatının son zamanlarda en fazla yaygın olduğu ülke ise Mısır... Kahire sokaklarında özellikle devrim öncesi Mübarek aleyhine, devrimden sonra ise Mursi aleyhine yapılan sokak resimleri halkın ruh halini dış dünyaya aktarması açısından çok önemli. Sisi’nin darbesinden sonra duvarların hâlâ aynı canlılık ve öfke ile dolu olması ise bazı çevreleri rahatsız ediyor... Yeni hükümet, hazırladığı anayasa taslağında graffiti yapanlara hapis ve para cezası getirerek duvarları susturmaya çalışıyor.

Su Gibi Aziz Olun!

Biz küçükken anneannem hastanede su dağıtan bir adamdan bahsederdi. Adamcağız son arzusu “bir yudum su” olan eşini, her gün hastalara su dağıtarak yad ediyormuş. UNICEF verilerine göre; dünyadaki her beş kişiden biri temiz sudan mahrum, 1.2 milyar insan içecek su bulamamakta ve kirli suların yol açtığı hastalıklardan dolayı her yıl 2.2 milyon insan ölmektedir. Avrupa´da kişi başına 160 litre su tüketilirken, bu oran bir Afrika ülkesinde 5-10 litredir. Hüdayi Vakfı Afrika’ya yüzlerce su kuyusu açtırmış bir vakıf. Ölenlerin hatırası yaşayanların selameti için hastanedeki o adam gibi elinde su ile kara kıtada gezinmekte. Siz de onun eliyle bu hayra katılabilirsiniz. Ülkelerdeki ortalama su kuyusu maliyetleri şöyle:

1) Tanzanya: 7000$

2) Kamerun: 10.000$

3) Sudan: 6000$

4) Gana: 6.000$

5) Burkina Faso: 6.000$

6) Mali: 8.000$

7) Senegal: 4.000$

Çöp ve Irkçılık Arasındaki Garip Bağ?

Geçenlerde garip bir araştırma haberi okudum. Hollanda’da bir tren istasyonunda yerlere çöp dökülmüş. Daha sonra araştırma grubundan siyahi bir adam istasyonun bekleme koltuklarına, araştırmaya katılan biri gibi oturarak anket doldurmaya başlamış... Yolculardan, ırkçı önyargılar hakkında bir anket doldurmaları istenmiş. Yolcular, anketi çözerken siyahi adamdan uzakta oturmuş ve sorulara daha ırkçı yanıtlar vermişler. Daha sonra istasyonu temizleyen araştırmacılar, yeniden istasyona gelenlerden ankete katılmalarını talep etmişler. Bu kez katılımcılar siyahi adama daha yakın oturmuş ve önyargılardan daha arınmış yanıtlar vermişler. Uzmanlar bunun nedeninin, insanların ‘dağınıklık’ karşısında zihinlerinde basit gruplamalar yaparak düzen sağlamaya çalışmaları olduğunu söylemişler. Bence açıklamaları zorlama olmuş. Yıllarca halkın bilinçaltına ırkçılığı kazıdık en ufak olumsuzlukta bu nefretin gün yüzüne çıkabildiğini görüyoruz deselerdi daha açıklayıcı olurdu.

Mutsuz Ülkenin Mutsuz Müslümanları

Forbes Dergisi’nin 2011 yılında yaptığı ankete göre dünyanın en mutsuz ülkesi Orta Afrika Cumhuriyeti. Yaşadığı karışıklıklar darbeler ve çatışmalar yüzünden halk sürekli tedirgin halde. Özellikle son günlerde ülkenin %10’unu oluşturan Müslümanlar büyük tehdit altınlar ve ülkeden kaçıyorlar. Komşu ülke Çad’ın hükümeti deviren grubu desteklediği ileri sürülerek Çad kökenli Müslümanlara zulüm yapılıyor. Olay bir Hristiyan-Müslüman çatışmasına dönmüş durumda. Hristiyan gruplar, ülkedeki camilere saldırıp Müslümanları katlediyorlar. 27 Aralıkta Nur’ul İslam camisine sığınan 23 Müslüman katledilmişti.

Postkolonyalizm Nedir?

Sömürgecilik sonrası, koloniler ve ana ülke arasındaki bağları ve bunların çöküşünü irdeleyen sinema/edebiyat/sanat akımıdır. Sömürülen toprakların çocukları batılı sömürgecilerin ülkesinde yüksek eğitim görmüş ve edindikleri yeni bilgiler ile kolonyal düzene karşı sinema sanat ve edebiyat alanında eserler vermişlerdir. Özellikle ırkçılık ve ayrımcılık ile ilgilidir bu eserler… Postkolonyal teori 1970’lerde eleştiri alanının bir parçası haline gelmiştir. Postkolonyalizmle ilgilenen birçok düşünür, Edward Said’in Oryantalizm isimli kitabını bu teorinin baş eseri olarak kabul eder.


Ayşegül Genç'ın Yazısı.