Karlar Kraliçesi
Merve Kurtoğlu
Şeytan yapacağını yapmıştı ve kalpler yansımalarını onun aynasında görmeye başlamıştı. Bir bir lügatlerden hoşgörü silinmişti. Onun yerine insanlar birbirlerine tahammül ediyor ve tolerans gösteriyordu. İnsan, kendi hiçliğini ve yokluğunu unutup varlığın peşine düşmüştü çünkü var olabileceğini düşünmüştü. Böyle bir dünyada yaşamak ne kadar ıstırap verici. İnsan masalın içine dalmak ve avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor: Hak ile kaim olur insan!
Andersen, “Karlar Kraliçesi”nde kar tanelerinin yere düşüşü gibi yavaş yavaş anlatmaya başlıyor masalı. Bir şeytan, güzeli çirkin, çirkini güzel gösteren bir ayna yapar. Fakat bir gün onu elinden düşürür ve ayna binlerce parçaya bölünerek her biri insanların arasına düşer. Kimin kalbine isabet etse o kalp buz keser. Kimin gözüne düşse etrafındaki her şeyi çirkin ve kötü görür. Bütün dünyaya yayılır parçalar. Komşu çocukları olan Kay ve Gerda yazları gül çalısının altında her zamanki oyunlarını oynarken aynanın parçalarından biri Kay’ın kalbine saplanır ve kalbini buza çevirir…
Sonu sonsuzluk olsa da ne üzücü bir masaldır Karlar Kraliçesi. Güzeli çirkin, çirkini güzel gösteren öyle bir dünyada yaşamak ne ıstırap verici. İnsan masalın içine dalmak ve avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor: Kalbinize ve gözlerinize dikkat! Şeytanın binlerce parçaya bölünen aynasına bakmayın. Her biriniz aynasınız diğerine, yansımalarınızı manasız bırakmayın!
Bir muammadır varlık ve mana meselesi. Hiçbir şey yokken Allah vardı hatta yok bile yoktu. Ve Allah kendi güzelliğinin, varlığının bilinmesi için insanı yarattı kul niyetine. Kulluk, varlığı ispat etmek değil, Allah’ın varlığını ispat etmek için yokluğa iman etmekti ki bu yokluğu kabul ettiği an insan, Rabbine secde etti. İşte güzel ve çirkinin sınırı orada belirlendi. Kalbi ruhuna yönelenler güzel gördü, kalbi nefsine yönelenler çirkin.
Şeytan yapacağını yapmıştı ve kalpler yansımalarını onun aynasında görmeye başlamıştı. Bir bir lügatlerden hoşgörü silinmişti. Onun yerine insanlar birbirlerine tahammül ediyor ve tolerans gösteriyordu. İnsan, kendi hiçliğini ve yokluğunu unutup varlığın peşine düşmüştü çünkü var olabileceğini düşünmüştü. Böyle bir dünyada yaşamak ne kadar ıstırap verici. İnsan masalın içine dalmak ve avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor: Hak ile kaim olur insan!
GENÇ'ın Yazısı.