Bundan tam dört sene önce bir mayıs ayında şehit oldu Furkan. 19 yaşındaydı. “Ne olmak istiyorsun” diye soranlara “şehit olmak istiyorum” cevabını veren bir şehitlik sevdalısıydı. “Dönmeyeceğim, şehit olacağım” diye çıktığı yolda arzusuna kavuştu. Geride “hiç göndermeseydik demedik” diye, çocuklarının şehadetini onurla, gururla, bir bayrak gibi taşıyan bir aile ve adı gibi bir farkındalık bıraktı. Bir farkındalık: Şehâdet bütün zamanlara armağan edilmiş, her zaman ve zeminde kendine ait formülü kolayca bulunacak, ebedi gençliğin kısa yoludur. Yan çizmenin, kaytarmanın ve mazeret üretmenin imkân ve araçlarının olağanüstü arttığı şu zamanda Furkan’ın tavrı bütün insanlığın suratında patlayan bir şamardır. Öyle bir şamardır ki vicdanı olanın gözü açılmıştır. Kalbi kararmışın yüzü mosmor olmuştur. Artık kimsenin söyleyecek bir lafı yoktur. 19 yaşındaki bir genç, bütün akıl yürütmeleri, tarz ve tavırları elinin tersi ile itmiş ve bizi tekrar hakkımızdaki murad ile buluşturmuştur. 19 yaşında sireti pak, sureti pak bir civan, hepimizi nereden geldiğimiz, buralarda ne aradığımız ve nereye doğru gitmemiz gerektiğine dair o çıplak gerçeklikle yüzleştirmiştir. Artık ahiret daha yakındır. Artık mahşerin uğultusu kulaklara daha aşinadır. Furkan ismiyle müsemma bir çıkış yapmış ve Hak ile batılın arasını vicdanların görmemezlik edemeyeceği kadar net ve açık bir şekilde ifşa etmiştir. Şimdi Furkan’ın açtığı yoldan yürüyecek gençler bu ifşa ile hayatlarını inşa edecekler. Furkan’ın açtığı yolu inkâr edenler ise o ifşa ile kendilerini imha edecekler. Furkan herkes için bir turnusol kâğıdı olmuştur. Kim Allah’ın boyası ile boyanmış, kim sahte ilahların ve tağutların boyası ile boyanmış, o kâğıt ortaya koymuştur. GENÇ, Furkan’ın şehadeti ile hepimize armağan ettiği o farkındalığı boynunun borcu görüyor. Dosya konumuz bu yolda mütevazı bir katkıdır.. Furkan’ımıza Allah’tan rahmet diliyor, kendisi ile ilgili olsun diye arzu ettiğimiz bu sayımızda katkılarını esirgemeyen başta muhterem pederi Ahmet Doğan olmak üzere, muhtereme validesi, kıymetli ablası ve ağabeyine de teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Yüreklerini ferah tutsunlar, çünkü hepimiz Furkan’ız.

***

Mayıs ayı GENÇ Gönüllülerin hızlarının zirveye çıktığı bir ay. Her tarafta o kadar güzel şeyler oluyor ki… GENÇ, mübarek bir mana oldu, temas ettiğini harekete geçiriyor. Şüphesiz her oluş ve olduruş bir lütuftur. Bir zaman “tek sermayemiz samimiyetimiz” demiştik. Şimdi onu da söyleyecek yüzümüz yok, çünkü samimi olmak da bir lütuftur, verilmedikçe alınacak bir şey değildir. Şöyle tashih etsek yeridir: Tek sermayemiz, samimi olmak dileğimiz…

Yaza doğru giderken abone noktasında son bir gayret daha istesek çok şey istemiş olur muyuz? Burada söylenenler ne kadar makes buluyor bilmiyorum ama sözü yüreğinden işitene bir kişiyi GENÇ ile buluşturmanın ne kadar önemli olduğunu söylemek istiyorum. Zamanın hızlandığı, zeminin kayganlaştığı ve zamirin silikleştiği bir vasatta zamanı aşmış, zemini sağlam ve zamiri sözünden ve özünden belli bir dergi şu elinizde tuttuğunuz… Kıymetini bilelim.

Bir sonraki sayıda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.