Benlik algımız hakkında en sağlam kaynağımız kendimiz olmalı, bunu hak etmek için de kendimizi tanımak için gayret sarf etmeliyiz.

İnsanın tutarlı bir benlik algısına sahip olması tutarlı bir hayat yaşamasının en önemli sebeplerindendir. Bununla beraber tutarlı bir benlik algısına sahip olmak bir anda elde edilen, bir noktaya gelince varılan, bir sebeple kazanılan bir durum değildir. Bilakis insanın ben nasıl bir insanım sorularının yanıtlarına zaman içerisinde verdiği cevaplardan oluşan, geçmiş deneyimlerden kaynaklanan ve kişinin kendisiyle ilgili inanç ve görüşlerini içeren bir süreçtir.

Tutarlı bir benlik algısı oluştururken hiç şüphesiz kendi yaşantı, düşünce ve inançları önemlidir ancak bütün bunların yanında diğer insanların ona kendisi hakkında söyledikleri ifadeler de çok önemlidir. Yansıyan benlik olarak ifade edilen bu durumda insanlar benlik algılarını oluştururken başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğünden ve bu düşüncelerin nasıl dile geldiğinden etkilenirler. Bu etki iki farklı şekilde kendini gösterebilir.

Birinci durumda kişi kendisi hakkında hiç düşünmemiştir ve bu nedenle benliğini oluştururken kendine dair kendi algısını, düşünce ve inançlarını hep başkalarının ifadelerine göre oluşturmuştur. Bu başkaları da ağırlıklı olarak aile üyeleri ya da yakın arkadaşlardır. Onların atfettiği özellikler sorgulanmadan kabul edilmiş ve o özelliklere uyum sağlanmıştır. Bu konuda özellikle annelerin değerlendirmeleri daha çok etki oluşturmaktadır.

İkinci durumda ise kişi hakkında düşünmüş, bir algı geliştirmiş veya geliştirmektedir. Ancak yine yansıyan benliği üzerinden insanların kendi hakkındaki değerlendirmelerinden etkilenir ve kendinde olduğuna inandığı bazı özelliklerin tam tersi özellikler kendisine yansıdığında kendi inancı zayıflar ya da yok olur. Bunun yerine başkalarından yansıyan değerlendirme kişinin gerçeği haline gelir.

İnsanların özellikle yakın çevremizin bizim hakkımızda ne düşündüğü önemlidir. Ancak bu her düşündüklerinin her zaman doğru olacağı anlamına gelmez. Doğru olmayan düşünceler üzerine kurduğumuz benlik algısı da bizi hayat yolunda tökezletir, kendimizden farklı bir insan olarak hayatı yaşamamıza sebep olur. Oldukça sıkıntılı olan bu durumu yaşamamak için elbette yapılabilecek şeyler var.

Öncelikli olarak kişi kendini kendi değerlendirmeye çalışmalıdır. Kendini tanımaya, kendini anlamaya, kendini değerlendirmeye uğraşmalıdır. Farklı mekanlardaki kendisini, farklı insanlarla beraberkenki kendisini, farklı davranışları yaparkenki kendisini, farklı duyguları hissederkenki kendisini, farklı düşünceleri kovalarkenki kendisini, farklı inançları yaşarkenki kendisini fark edip incelemeli, kendisini önce kendisi değerlendirmelidir. Kendimizi yaşayan biz isek, diğer insanların görüşleri ne kadar önemli olursa olsun, diğer insanlar bize ne kadar yakın, ne kadar tecrübeli ve ne kadar bilgili olurlarsa olsunlar diğer insanlar biz değildirler ve biz kadar gerçek değerlendirmelerde bulunamazlar. Dolayısıyla benlik algımız hakkında en sağlam kaynağımız kendimiz olmalı, bunu hak etmek için de kendimizi tanımak için gayret sarf etmeliyiz.

Bununla beraber diğer insanların özellikle bize yakın insanların, bizi her gün gören, uzun yıllardır tanıyan insanların bizim hakkımızdaki görüşleri ve değerlendirmeleri de önemlidir. Mutlaka onların değerlendirmelerine açık olmalı, söylediklerine kulak vermeli ancak hiç bir zaman düşünmeden, sorgulamadan kabul etmemeliyiz. İnsana hayat enerjisi ve neşesi verecek benlik algısını inşa etmek özellikle gençler için önemli bir gündem maddesi olarak yapılacak işler listesinin başında yer almalıdır. Gençler bu süreçte yakın çevrelerinden yardım isteyebilir ancak sürecin bütününe kendileri emek vermek zorundadırlar.


Mehmet Dinç'ın Yazısı.