Merve Kurtoğlu

Rüya bir inanç meselesi, kendin için görmezsin. Hayal ise ferdi endişelerinin bir bulantısı, herhangi biri için kurmazsın.

Hayal içinde yaşarken rüya görmeyi unutuyoruz çoğu zaman. Hayal, kişisel fantezilerimi oynattığım bir tiyatro sahnesi. Rüya, bir berraklık hali, mevcudiyetime intikal etmiş bir açıklık. Hayat, bir hayalin peşinde koşmak mı yoksa bir rüyanın başrol oyuncusu olmak mı? İsmet Özel Üç Mesele’de şöyle der: “Bir uyanıklık, bir teyakkuz olan rüyayı övüyorum ve bir müphemlik, bir narkoz olan hayale lanet ediyorum.” Hayatı narkozlu yaşamak, ölü gibi. Yaşadığını zannederek öylece yatmak, hayal döşeğinin üzerinde…

Rüya bir inanç meselesi, kendin için görmezsin. Hayal ise ferdi endişelerinin bir bulantısı, herhangi biri için kurmazsın. Malesef insan, yoksul bir çocuk için hayaller kurmaz ya da aç yatan komşusu için. İnsan inandıkları uğruna rüya görür tıpkı Hz. Yusuf gibi. Efendimiz hicret ederken on beş yaşındaki Hz. Ali inanmasaydı nasıl yatabilirdi o yatağa, ölümü göze alarak? Gördüğü rüya, Musab Bin Umeyr’i etkilemeseydi onca malı ardında bırakarak nasıl da kefen diye kabul ederdi bir parça bezi? Ya Hz. Ömer; heybetli, korkusuz, Allah’ın kelamıyla mest olan adam, bir rüya görmüyor muydu, kılıcını her vurduğunda?

En Sevdiğimiz Yemek Dışarıda Yemek

Hayatlarımızı hayaller üzerine inşa ederken, kolay yoldan para kazanıp, lüks evlerde yaşamayı istiyoruz. Mesela en sevdiğimiz yemek, dışarıda yemek olsun istiyoruz. Bir hırsız edasıyla yaşıyoruz hayatı, önce emekten çalıyoruz sonra zamandan ve bir bir eksiliyor değerlerimiz. Başlayacak ve bitirecek bir işimiz kalmıyor. Belki de hayal ile meşgul olurken rüyanın önemini kavrayamıyoruz. Unuttuklarımız arasına rüya görmeyi de ekliyoruz. Toz pembe hayal bulutları üzerinde kısa yolculuklar yapıyoruz.

Bir rüya uğruna zor olanı seçmek, tıpkı onlar gibi. Tüm hakaretlere rağmen dimdik durmak, inanç meselesi. Rüya, inancın kaynaklarına dayanmak suretiyle bir berraklık halidir. Ancak berrak olan temiz ve hilesizdir.


GENÇ'ın Yazısı.