Haşim Akın

Yaz mevsimi yaklaşıp havalar ısınmaya başlayınca, boyacılarda da bir hareketlenme olur. Evler temizlenecek, boya cila işleri tamamlanacak. Çünkü bizde kaportanın bakımı önem arz eder. Bunca rengin ve boya markasının arasında şimdi ne yapsam diyenler için, “iyi bir marka önermek” geçti içimden. Reklam yaptığımı sanmayın. Benimkisi kendinden doğma.

Her şeyin en güzelini bilen ve var edene sordum. O da: “Allah’ın boyasından daha güzeli kimde var ki?” dedi. “Bizim eve uyar mı?” Diye soruşturunca, “Bunun her yere uyduğu; ama kullanma talimatına dikkat etmek gerektiği” söylendi.

Mevsim yaz olunca, göz boyasının özel önem taşıdığı yazıyor talimatında. “Biz de en çok bilineni futbolda kaleciler gözlerinin altını siyaha boyuyorlar. Öylemi olsun?” dedim. “Hayır, bu iş göz kapaklarıyla alakalıdır. Onları mevsimsel görüş alanlarından korumaya yönelik.” dediler.

Dil için kullanılanı, her mevsim gerekli imiş. Zira insanın ağzından çıkan her kelime, çok özel bir öneme sahip olduğu için, “Anan seni kaybetsin Muaz! İnsanı yüzüstü cehenneme sürükleyen, diliyle kazandıklarından başka nedir ki?” hadisi burada kullanma talimatı arasında zikredilenlerden.

İnsanın kıyafet seçimine ait uyarılarda, bildiğimiz genel kurallar var. Ama bilip de es geçtiğimiz bir uyarı cümlesi dikkatimi çekti. O’nun boyası olabilmesi için sadece kıyafetin görüntüsüne aldanmamak gerektiği, içeriğinin de önem arz ettiği ifade ediliyor. Mesela; “Giyinik çıplak” tabiri dikkate almaya değer kavramlar arasında. Yine bu konuda “Onların Mü’min bir kimse olarak bilinmeleri için bu uygundur” kaydı, meğer bazılarının da durmadan söylediği gibi bir “alâmetifarika” imiş. Bu nişanı takmanın bedeli; bundan sonra yapacaklarınız sadece sizin şahsınıza değil, renginize ve sizi bu boya ile boyayan değerlere mal edileceğinin bilinmesi imiş.

Ama insan sadece kendini boyamaz ki; evler de boyanmalı O’nun boyasına. Ailecek gittiğimiz tatiller, katıldığımız veya organize ettiğimiz düğünler, bir defacık olarak bulunuverdiğimiz eğlenceler de bu şartlara tabi olmalı. Gerçi “evini ve ailesini bir çoban hassasiyeti ile Allah’ın boyasına boyayamamış bir kimse, kendisini boyanın içinde öldürse de, sorumluluk açısından yakasını kurtaramayacaktır” bilgisi titretiyor insanı.

“Ailene namazı emret, kendin de bu konuda sabırla devam et” ayet-i kerimesi nazil olduktan sonra, evlenmiş ve kendine ayrı bir aile kurmuş kızı Fatıma’yı aylarca sabah namazına çağıran bir baba- peygamberin sözlerinden daha çok, bu hareketi yön tayinine vesile oluyor. Yoksa “Her koyun kendi bacağından asılır” mantığı, bu boyacının isteğine uymuyor.

“Ekranları hangi renge boyamalı?” diye soranlar olur gibime geliyor. Her şeye boya varsa ona neden olmasın? Veda Haccı dönüşü Allah Resûlü, devesinin terkisinde amcaoğlu Akîl ile beraberdir. Kucağında çocuğu ile yaklaşan bir kadın, özel bir sıkıntısını sorar. Allah’ın Peygamberi, kadına cevap vermeden önce henüz küçük yaşlarda olan Akîl’in kafasını diğer tarafa çevirir ve sonra da kadına “Evet, babanın yerine hac yapabilirsin.” Cevabını verir. Hadi kafalarımızı ve boyunlarımızı kontrol edelim. Allah Resûlü`nün diğer tarafa çeviren elini hissedecek miyiz? Hissedememişseniz, boyanızda sorun olmalı, bir daha deneyin. Göreceksiniz ki, çevrilen Akîl’in değil bizim başımız ve bakışımızdır.

Yapay yiyeceklerin çoğaldığı, kimyasal boyaların her şeye katıldığı bilinen ve rahatsız eden bir gerçektir. “Bu konuda neler var?” diye inceleyince, burada haram- helal kavramının önem arz ettiğini gördüm. Rahatlamamıştım. Zira Müslüman olmam, bana başkasının cebinden bir para aşırma ve bunu yememe izin vermiyordu. Ben de bu konuda duyarlıydım. Ama uyarının devamında, gözümden kaçan birçok olay olduğunun gördüm. Komşusunun tarlasından bir tutam ot yiyen ineğinin sütünü içmeyen kimseleri, tarihin naklettiğini okuyunca; haram süzgecinin deliklerinin zannettiğim gibi geniş olmadığını gördüm. Gece yağan yağmur ile ıslanan buğdayın üst tarafı kurumuştur. Tabanı ise ıslak kalmıştır. İçinde hiçbir kastın bulunmadığı bu durum bile, “Bizi aldatan bizden değildir.” Uyarısına sebep olmuştu.

Hac gibi uzun ve yorucu yolculuk için hazırlık yapmayı emreden Kur’an-ı Kerim, en güzel azığın takva olduğunu söyleyiverir. Yani bu zorlu yolculuk için yapılan hazırlık, takva boyutlu olmalıdır. “Yenir mi, içilir mi?” diye sormayın. Hac dönüşü kapıyı boyamaktan daha etkilidir, takva boyası…


GENÇ'ın Yazısı.