Her devrin bir modası var. Daha doğrusu bize dayatılan, arkasında ekonomisi olan bir gerçeklik bu… Dev bir sektör doymak bilmez iştihasını tatmin için, tüketmekten başka kıymet ve itibar bırakmaksızın insanları kendi sahte dünyasına çağırıyor. O bunu yapadursun biz de teşrifi ile sevinç duyduğumuz Ramazan ayının modasını ilan ettik. Madem her devrin bir modası var, bu mübarek ayın da bir modası olmalı, değil mi? İşte size tarzıyla, havasıyla, farkıyla Ramazan modası. Bu modayı takip edin, herkesin gözü üzerinizde olacak, sizi sevenleri sevince gark edecek, sevmeyenlerinizi çatır çatır çatlatacak.

Moda sektörü dev bir sektör. Milyonlarca insanın geçimini sağlayan, milyarlarca insanı da geçim derdine sürükleyen bu sektörün kendine ait kuralları, sezonları, üstatları, çırakları, olmazsa olmazları var. Kumaşlar, renkler, tarzlar her dönem işin ekonomisini ayarlamak için değişip duruyor. En üstte tasarımcı denen ve hangi saikle hareket ettiği bilinmeyen bir sınıfın, sermayedarlarla kol kola yönettiği devasa bu mekanizmada insanlar belirli aralıklarla belli moda kalıplarına uygun tüketmeye yönlendiriliyorlar. Farklı zamanlarda ortaya çıkan farklı modalar, hep aynı şeye talipler aslında: İnsanlar durmadan, usanmadan tüketsinler ve ihtiyaçlarına hiç son vermesinler. Bu yolla yapılan yönlendirmeler öyle ilginç bir hal aldı ki modanın bizatihi kendisini takip etmek bir ihtiyaç haline geldi. Artık farklı dönemlerde ihtiyaç değişimi sonucu ortaya çıkan modalar yok; kendisini, hangi sebeple ortaya çıktığını bilemediğimiz modaları takip etmek zorunda hisseden yığınlar var.

Aslında konumuz moda değil bizim. Biz içinde bulunduğumuz mübarek zamanların derdine düşmüşüz. Düşünsenize bu ayı ihya edemeyen hakkında “burnu üstü sürtülsün” şeklinde bir ihtar-ı Nebevi var ki hepimizi müteyakkız kılıyor. Biz ne yaparız ederiz de Ramazan’da kurtulanlardan oluruz, bunun gayretindeyiz. Yapılacak hiç de zor değil: Ramazan’ı ihya edeceğiz. Bu da şeytanların zincire bağlandığı bir zamanda topluca yaşanan sevinçlerle; sahur, oruç, hatim, infak, iftar, teravih gayreti ve tefekkürü ile ne kadar da kolay aslında. Hatta dahası bile söylenebilir: Bu sevinçler o kadar belirgin ve muhtemelen de topluca yaşanmalarından ötürü o kadar da cazibedar ki bir tür “Ramazan modası” oluşturduğu bile söylenebilir. “Ramazan modası” mı dedik? Evet öyle dedik, yanlış duymadınız. Ramazan’ın modası mı olurmuş diye hemen dudak bükmeyin. Bakın bakalım nasıl oluyormuş! Bakalım bizim kreasyonlarımızı beğenen, tarzımızı deneyen çıkacak mı? İşte bizim Ramazan modamız:

1. Eller:

Şeytanların bağlandığı, hayır kapılarının sonuna kadar açıldığı bu ayda ellerinize çok iş düşecek. Hayra anahtar şerre kilit olacağını umduğumuz elleriniz birçok fakirin, garibin ve yetimin yüzünü güldürecek. Dahası rahmetin ve feyzin sağnak sağnak yağdığı bir zamanda sahurdan iftara kadar birçok iyilik yarışında elleriniz eminiz hep kapıyı açan, işi başlatan, vesile olan konumunda olacak. Hakkın divanında duruşu, Kur’an sayfalarını nazikane çevirişi, göğe açılışı, uzun secdelerde vücudunuzu dengeleyici işlevleri ile görene “işte eller bunun için yaratılmıştır” dedirtecek.

2. Ayaklar:

Ayaklarınız, gidip geldiği mekânlar, huzurunda durduğu makamlar ve niyetine/gayretine girdiği hayırlarla bu Ramazan’ın kendine özgü modasının en belirgin yerleri olacak. Her adımında binlerce getiri elde edecek bir hayır yarışında sadece gidişi ya da gelişi ile değil, duruşu ve yürümeyişi ile de kazanacak ayaklarınız tıpkı elleriniz gibi yaratılış gayesine uygun bir performans sergileyecek. Görene “benim de böyle ayaklarım olmalı” dedirtecek.

3. Gözler:

Ramazan’da gözleriniz, dönüp baktığını ibret, hayret ve tefekkürle süsleyecek. Onun bu bakışları kendisine ayrı bir güzellik verecek. Özellikle uzun yaz gündüzlerinde öğleden sonraları açlığın verdiği hafif bir tatlılık gözlerinizin tadına tat katacak. Hafif kısılmış hali ile görenin tefekküre dalacağını garanti edebiliriz. Ne mi düşündürtecek? En başta nimetlerden mahrumiyeti hatırlatacak tabii ki. Sonra yokluğun aslında en büyük varlık olabileceğini hissettirecek. En önemlisi de ne biliyor musunuz? Gören kendi gözleri için de sizin gözleriniz dışında bir alternatif düşünemez olacak.

4. Yüz:

Yüzünüz bu Ramazan’da en dikkat çekici yeriniz olacak. Öyle ki görenin dönüp bir daha bakmaktan kendisini alamayacağını düşünüyoruz. Yüzünüzün, bereketli sahurlar, uzun oruçlar, feyizli namazlar, neşeli iftarlar, Kur’an tilavetleri ve zikirler, yine Kur’an sadası ile tezyin olmuş teravihlerle alacağı şekil hiçbir kreasyonun ya da makyözün başaramayacağı bir endamda olacak ki bu da sizi apayrı bir güzelliğe sevk edecek. Başlarda fark edilmeye başlanan bu güzellik her geçen gün daha da artarak, katlanarak devam edecek ve bayram günü zirveye vuracak. O zaman da ebediyet semasında muhtemelen güzelliğinizle kurtulanlardan olarak işaretleneceksiniz.

5. Dudaklar:

Bu Ramazan dudaklar solgun renkli, hafif kurumuş ve hatta kısmi çatlaklara sahip bir görünümde olacak. Göreni bambaşka duygulara sevk edecek bu kombinezon; yüz, ağız ve bakışlarınızla harika bir dörtlü oluşturacak ve sizi herkes içerisinde hemen fark ettirecek. Dudaklarınızı ıslamaya yönelik ağız hareketleriniz, kurumuş ağzınızla ayrı bir bütünlük oluşturacak ve göreni bu dünyaya ait olmayan duygulara sevk edecek.

6. Ağız:

Bu Ramazan ağızlar büyük oranda kapalı olacak ve ancak hayır için, Kur’an için ya da zikretmek üzere aralanacak. Bu kapalılık ona apayrı bir letafet, zarafet ve gizem katacak. Çıkarttığı her kelime, cümle ya da ses muhakkak bir kıymete sahip olacak. İşitenin, “bu ağız ne güzel şakıyor” diye dönüp bakacağı bir güzellik sizi bekliyor. Sizi temin ederiz ki herkes sizinki gibi bir ağza sahip olmak için ne yaptığınızı, ne kullandığınızı öğrenme yarışına girecek.

7. Karın:

Bu Ramazan karınlar incelecek. Uzun gündüzlerde iyice büzüşecek ki rahatlayıp, gündemi kendisinin dışında zihnin, kalbin, sadrın ve sırrın gündemine kaydıracak. İftar ve sahurda dengeli beslenme ile gündüz elde edilen rahatlama korunursa karnınız bu Ramazan’da sizin en gösterişli yani görenin iç geçirip “benim de böyle ince ve olması gerektiği gibi olan, alması gerektiği kadarını alan bir karnım olsaydı” diye düşündüğü yeriniz olacak.

8. Koku:

Moda olur da koku unutulur mu? Bu Ramazan kokunuz dünyanın en güzel kokularından, fanilerin teneffüs edebileceği en muhteşem rayihalardan daha güzel kokacak. Aslında bunu nasıl ifade edebileceğimizi bilemiyoruz. Cennete layık diyelim de gerisini siz anlayın. Özellikle ikindi sonrası yoğunluğu artacak ve iftara doğru zirveye vuracak bu kokunun ebedi alemde rıza patenti aldığını söyleyelim de merakınız biraz daha artsın.

9. Duruş:

Ramazan modasının en iddialı olduğu yere geldik. Bu moda duruşunuzu sizin ötenizde bir yere getirme konusunda çok iddialı. Sıkı durun: Oruçla beslenmiş, sahur, iftar ve teravihle tatlanmış, hayır ve infaklarla sulanmış, tefekkür ve hayretle donanmış duruşunuz sizi ya da başka bir faniyi değil, sizi, bizi, hepimizi yaratanı hatırlatacak. Evet, yanlış duymadınız: Ramazan’daki duruşunuz Allah’ı hatırlatacak bir duruş olacak. Ama bunun için yukarıdaki ürün gamımızı hiç eksiği olmaksızın, tamamıyla kullanmanız gerekiyor, aksi takdirde müessesemiz yanlış duruşlardan müstağnidir.


Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.