Zehra Neşe Çağır

Daha bundan 6 asır önce Akşemseddin Hz. ile başlayan mikrop macerası bugün de aynı gizemi ile devam etmektedir. Akşemseddin hz. mikrobun buluşuyla ilgili ilk açıklamayı “Hastalıklar, insandan insana bulaşmak suretiyle geçer. Bu bulaşma, gözle görülmeyecek kadar küçük; fakat canlı tohumlar vasıtası ile olur” şeklinde yaparak mikropların hem küçük hem de canlı olduğunu vurgulamıştır. Açıklamayla birlikte akıllara mikroplarla ilgili sorular takılarak bilime önemli adımlar attırmıştır. Mikrobu görmek için mikroskoplar icat olmuş, yeni bir bilim alanı olan mikrobiyoloji kurulmuştur. Böylece yeni minik canlılarla daha haşır neşir olmanın adımlarını attık.

Mikroda yer alan canlılar nelerdir, nasıl hareket ederler, üreme sistemleri nasıldır derken aradan tam 600 sene geçmiş ve bugün onlar hakkında bir yeni soru sorduk . Mikroplar uyur mu` Sorunun cevabı ilk zamanlar mavi-yeşil alg dediğimiz bakteri üzerinden cevap verilir; bu bakteriler kendi besinlerini yapmak ve diğer fizyolojik olayların yapılabileceği en iyi zamanı bulmak için günlük döngüyü takip etmeleri mümkün olmadığını düşünülmüştü. Çünkü bu bakterilerin yaşam süresi çok kısa ve bu canlılar oldukça çok küçüktü, iç saat gerektirecek kadar karmaşık olacaklarını düşünülmemişti.

http://www.popsci.com/sites/popsci.com/files/7h0il.gif

Ama önyargı insanı yanılttı, seksenli yılların yarısında doğru bir yaklaşım ile siyanobakterilerin belirli genlerin ifadesini ve sirkadiyen döngünün hücre bölünmesini ve metabolizmasının kontrol yolunu çözümleyince bu sürece daha yakından bakma fırsatı buldular ve böyle bir döngüye sahip olduğu ortaya çıkarıldı. Araştırmacı moleküler biyolog Susan Golden ve Genetikçi arkadaşı, çözümlenme yolunda ateş böceklerinin lusiferaz enzimi sayesinde çıkan ışıktan yararlanmış ve ışığı bakterilerinin genleriyle birleştirmiştir. Sonuç şöyledir: genlerin açık ve kapalı olduğu zamanlardaki siyanobakterilerin biyolojik saatlerini, hangi genlerin normal bakteriler ve hatalı sirkadiyen saatlere sahip mutant bakterilerin bu biyolojik saat işlevinden sorumlu olduğunu anlamaya yardımcı oldu.

Siyanobakterileri niçin önemsiyoruz` Önemsiyoruz çünkü havadaki %30 oksijeni onlar üretiyor, onların olmadıklarını düşünürsek bizler ve diğer organizmalar ölür idi. Yeni bir sır daha ortaya çıkmış olurken “O geceyi dinlenme zamanı,…yaptı“ ayeti (En-am, 96) ise uykuya değinir. Uyku ise bir dinlenme, psikolojik ve fizyolojik depolamadır. Bakterilerde bu grupta yer aldığına göre üretilen oksijen için yeterli bir dinlenme sistemine sahiptir.

Siyanobaktirilerinden yola çıkarak miniklerde biyolojik saati anlamaya çalıştık. Artık kimler uyur grubuna bakterileri de ekleyerek bilinen 6 asırlık minikler kulvarına bir ilmi halka daha ekledik .

Kaynaklar: • Brooke Borel. Do Microbes Sleep` Popular Science.


Genç Bilim'ın Yazısı.