Önce Kendini Affet
Talebesi, uzun zamandır gelip gidemediği hocasına özür sadedinde: “Affeder misiniz beni?” demiş. Hocası tebessüm etmiş: “Sen önce kendini affet!” Evet, öyledir; kendini affedemeyeni kimse affedemez. İçimizde öyle şaşmaz, yanılmaz bir hassa vardır ki üzerimizde herkesten daha fazla mürebbidir. Onu tatmin edemezsek, kimseyi tatmin edemeyiz. O rahatsız oldu mu bilmeliyiz ki herkes ve her şey rahatsızdır. O bizim asaletimizdir. Buralara ait olmayan asaletimiz, bize arada sonsuz ve tasasız bir yerlerin kokusunu hissettirir. O bizim şanımız, şerefimizdir ve hayat da işte tam bu içimizdeki şaşmaz, yanılmaz mürebbiyi alıp önümüze rehber etme sürecinden ibarettir. O zaten her an bize rehberlik etmekte aslında, şu karanlık, ıssız dünyada bir deniz feneri gibi önümüzü aydınlatmakta, aydınlık ve mesut bir başka dünyanın yolunu göstermekte. Ama kendisinin farkına varıp da önünü gaflet ve günahlarla kapatmayanlara… Manevi kirlerin kesafeti onu gölgeledikçe, ondan mahrum kalıyor, böylece içimizdeki hazineyi çarçur ediyoruz. O yüzden çok dikkatli olmalıyız. Nasıl yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz bedenimize şifa ya da zehir oluyor, izlediğimiz, işittiğimiz, okuduğumuz ve arkadaş meclislerinde soluduğumuz da içimizdeki mürebbinin ya önünü açıyor yahut karartıyor. Bizi bu dünyada da öte dünyada da kurtaracak derunumuzdaki asaletimizdir.Onun farkına varıp, önünü karartan işlerden vazgeçmeli, bize iki dünyada da rehberlik edeceği bir vasatı ya da muhiti tez elden bulmalı ve oluşturmalıyız.
Kapağımız “Sokağın da Âdâbı Var” diyor. Her şeyin âdâbı varsa sokak bundan fariğ değil ki! Başıboş gönderilmedik; her şeyin nasıl olması gerektiğine dair bir nizam, kaide ve usul var. Mutlu ve huzurlu olmak istiyorsak ne yapıp edip kısaca edep dediğimiz doğru yaşama kurallarını öğrenmemiz ve hayatımızın her seviyesine tatbik etmemiz gerekiyor. Zaten edep bu anlamda bir bütündür. Evde, kendi içinde edebe dikkat eden sokakta da edebine dikkat eder. Sokağın kalitesi ile kendi kalitemiz arasında doğru bir orantı var. Biz ne kadar düzgün, ne kadar doğru ve ne kadar seviyeli bir hayata sahipsek sokağımız da o kadar düzgün, doğru ve kalitelidir. O yüzden nasıl hayatımızın her safhasında edebi gözetmeli, yaşamalı ve yaşatmalıysak, sokağımız da bundan nasibi almalı. Sokak âdâbı dosyamız buna hizmet edebilirse bahtiyar olacağız.
GENÇ Gönüllüler, dolu dolu bir yaz yaşıyorlar. 1000 kişi arasından seçilen 100 Afrika gönüllüsü, Ramazan’da gittikleri dokuz ülkede gönüllere sevinç, yaralara merhem, gözlere ışıltı olmaya çalıştılar. Bu faaliyetleri kendi gönüllerine sevinç, kendi yaralarına merhem, gözlerine ışıltı oldu, biz şahidiz. Yine 30 kardeşimiz, geçtiğimiz bir ay boyunca sıcak, zor demeden İLAM’da ilim rahlelerinin önüne oturdular, temel dini bilgiler aldılar. Ağustos ise kamp ayımız. GENÇ Gönüllü Liseliler Kastamonu, GENÇ Gönüllü Kızlar ise Çanakkale’de hem hoşça vakit geçirecek, hem de dertlenecekler. Hepsine Rabbimizden başarılar diliyoruz.
Gelecek sayıda buluşmak temennisiyle Allah’a emanet olunuz.
Mehmet Lütfi Arslan'ın Yazısı.