Affan Cebeci

“Şiir böyle olmaz. Uyumlu kelimeleri alt alta getirip arasını dolduruyorlar. Anlam, mânâ yönünden tamamen boş.” diye sitem ederek ve üzülerek takvimlerden topladığı kötü şiirleri okuyordu bize, onu son ziyaret ettiğimizde.

Bekir Sıtkı Erdoğan ya da mahlâsı ile Nihaî, 1926’da, Yunus Emre’nin de memleketi olan Karaman’da doğdu. Bunun şairliğine büyük katkısı olduğunu belirtiyor bir röportajında. Şiirdeki üretkenliği, kuralcılığı ve titizliği hayatına da sirayet etmiş, tevekkül ehli güzel bir insan ve Türk şiirinin de önemli isimlerindendi. Akrabalığımız bulunması sebebiyle de kendisini tanıma ve ziyadesiyle olmasa da istifade etme imkanı bulmuştuk. Çocukluğumuzda “Aşık Veysel çok gelip giderdi.” dediği Erenköy’de tren yolunun hemen kenarındaki evinde bizi ağırladıklarında, geçen trenlere bakmak için odasına koşar, odasındaki kendi eliyle yaptığı lambaları, ufak icatları, odasının düzenini kısacası bir ‘şair odası’nı hayranlıkla izlerdik. Çizdiği motiflerle de kendi ince ve naif kişiliğini dizelerine ek olarak çizgilerine de yansıtıyordu. Ayrıca saz ustası idi, Orhan Gencebay’dan ders aldığını söylerdi.

Konuşmayı anlatmayı çok sever, dinleyeni oldu mu sohbetine doyulmazdı. Mehmet Akif ve Yahya Kemal’den çokça dizeler hafızasında yer etmişti ve onları paylaşmaktan haz duyuyordu. Şiirde nazımı savunmuş “Nazım nizamdan gelir. Bir nizam vermezseniz yol olmaz. Karmakarışık yol olmaz” demiş ve o da Mehmet Akif ve Yahya Kemal gibi şiirlerinde serbestlikten sakınarak ağırlıklı olarak aruz ölçüsü kullanmıştır. Fakat farklı olarak aruz veznini günümüz Türkçesi`ne uyarlayarak kullanması onu divan edebiyatı şairlerinden ayıran önemli bir özellik olmuştur.

Kışlada Bahar, Hancı (Binbirinci Gece), 50. Yıl Marşı, Deniz Harp Okulu Marşı gibi birçok bilinen şiiri bulunan şairimize “Şiirleri kendisinden çok tanınan şair” denmesinde, günümüzde Orhan Gencebay, Sezen Aksu gibi sanatçıların eserlerine beste yapmasının, marş olarak okutulmasının yahut ilahi olarak söylenmesinin de payları vardır. Bu sebeple çoğu kişi dizelerini şarkı, marş sözü olarak anımsar. Ayrıca dört kitabı yayımlanmış, bunun yanında birçok rubai ve kaside de yazmıştır.

2011 yaz aylarında hayat arkadaşı Zeliha Hanım’ı kaybetmiş ertesi sene ise oğlunu Hakk’a yolcu etmişti. Geçtiğimiz pazar günü ise kendisi, 88 yaşında vadesini doldurarak ahirete intikal etti.

BİN İKİNCİ GECE

Ben sarhoş değilim, yol sokak sarhoş!

Hancıyı kaybettim, hanı kaybettim.

Sayfa sayfa okuduğum hayat boş...

Sonundaki imtihanı kaybettim!
 

Anladım, her gerçek, bir yalan gizler!

Beni aldatıyor dağlar, denizler...

Meçhul bir zamana karıştı izler;

O bir tebessümlük anı kaybettim!..
 

Nerde o heyecan, o tiz alkışlar,

O sineye sığmaz iniş-kalkışlar?

Kendini kendinden böyle kim dışlar?

Kaybettim şöhreti, şanı kaybettim...
 

Beni böylesine benden kim çalmış?

Gölgem uzadıkça, boyum kısalmış...

Ellerimde bomboş bir roman kalmış,

İçindeki kahramanı kaybettim!
 

Nihai bu esen, bir cinnet yeli...

Onu görmeseydim olmazdım deli.

Onu aynalarda gördüm göreli;

Bekir Sıtkı Erdoğan`ı kaybettim!

Bir Yağmur Başladı / 2005

(Katkılarından ötürü kuzenim Meryem Hatip’e teşekkürler…)


GENÇ'ın Yazısı.