Mavi gezegenimizin içinde bir zerreden bile küçük olduğu kâinatın oluşum süreci oldukça karışık ve sancılı. Ne zaman oluştuğu  sorusuna ise “13,7 milyar yıl” diyebiliyoruz.

Kâinat Kaç Yaşında?

Kâinat… Sonsuzluğun en büyük timsali. Peki bu ucu bucağı olmayan içinde yaşadığımız kâinat ne vakit oluştu?

Mavi gezegenimizin için de bir zerreden bile küçük olduğu kâinatın oluşum süreci oldukça karışık ve sancılı. Ne zaman oluştuğu  sorusuna ise “13,7 milyar yıl” diyebiliyoruz.

Yapılan araştırmalar bu yaşlı sonucu elde etmemizi sağladı.

Kâinat Nasıl Oluştu?

13,7 milyar yaşındaki kâinatın oluşumu hakkında çeşitli fikirler ortaya atılmış farklı kâinat modelleri oluşturulmuş. Fakat bunlardan en çok kabul göreni Big Bang (Büyük Patlama) teorisidir. Bu teorinin fikir babası Alexander Friedmann adında bir Rus bilim adamıdır.

Big Bang isminin verilmesinin sebebi bir patlamanın varlığından haberdar etmekten çok genişleme hızının çok yüksek olduğuna vurgu yapılmak istenmesidir. Henüz hiçbir madde yokken bir tek nokta vardı.(bkz. tekillik) Bu nokta çok yüksek enerjiliydi ve bazı  atomaltı olaylar etkisiyle birden bire genişlemeye başlamıştır. Bu olay oluşumdan saniyenin trilyonda biri kadar küçük bir zaman sonra meydana gelmiştir ve müthiş bir hızla yayılma başlamıştır. İlk saniyelerde quarklar oluşmuş ve bunlardan da protonlar ve nötronlar meydana gelmeye başlamıştır. Hemen ardından anti-proton ve anti-elektron madde çift leri proton ve elektronların karşılıklı  yok olması sonucu kâinat ışıma ile doldu. Ancak kâinat o kadar yoğundu ki ışınlar yol alamadı ve bu tam 380.000 yıl devam ett i.  Daha sonra yıldızlar, gökadalar, gezegenler oluşmaya başladı. Kâinatın oluşumunun ilk safh aları saniyelerle hatt a nanosaniyelerle  ifade edilmektedir.

Kâinat Genişliyor mu?

20. yüzyıla kadar insanlar kâinatın sadece Samanyolu Gökadası’ndan meydana geldiğine inanıyorlardı. Fakat bu görüşü 1923’te  Edwin Powell Hubble Andromeda Gökadası’nı keşfederek çürütt ü. Daha sonraları incelediği gökadalarda garip bir şey farkett i.  Bizden uzak gökadalarda kızıla kaymalar artış gösteriyordu. Astronomide kızıla kaymanın olabilmesi için cisimlerin bizden uzaklaşması gerekir. Bu da kâinatın genişlediği anlamına gelmektedir ve bunu ilk keşfeden Hubble olmuştur.

Önceleri durağan olarak kabul edilen kâinatın artan bir hızla genişlediği anlaşılmıştır. Bazı ölçümler yapılarak genişleme hızının değeri bulunmaya çalışılmıştır. Bulunan değer bizden 1 milyon ışık yılı uzaklıktaki bir gökadanın bizden saniyede 22 km uzaklaşmasına eşdeğerdir.

“Ve sema; Biz onu büyük bir kudret ile bina ett ik. Ve muhakkak ki (onu) genişletici olan Biziz!” (Zâriyât,47)

Kâinatın Sonu Nasıl Olacak?

Tıpkı kâinatın başlangıcının nasıl olduğu gibi sonunun da nasıl olacağına dair bir çok fikir ortaya atılmıştır. Bunlardan da en çok  kabul göreni Big Crunch yani “Büyük Çöküş” teorisidir. Bu teorinin fikir babası Big Bang teorisini de ortaya atan Alexander Friedmann’dır. Yani evrenin nasıl oluştuğunu düşünen adam bununla yetinmeyip sonunu da düşünmekten geri durmamıştır.

Büyük Çöküş’e göre evrenin genişlemesi kütleçekim etkisiyle gitgide yavaşlayacak ve en sonunda duracak. Daha sonra içine çökerek ilk haline yani tek bir noktaya(astronomide tekillik) dönecektir. Big Crunch’ın, Rabb’imizin Enbiya Sûresi’nin 104. ayetinde  buyurduğu olayla da birebir örtüşmesi bizi bir kez daha tefekküre davet ediyor.

"Yazılı kağıt tomarlarının dürülmesi gibi göğü düreceğimiz günü düşün. Başlangıçta ilk yaratmayı nasıl yaptıysak, -üzerimize aldığımız bir vaad olarak- onu yine yapacağız. Biz bunu muhakkak yapacağız."


Muaz Erdem'ın Yazısı.