Gezgin Dergisi 85. sayısı için “Afrika’da Çocuk Olmak” dosyasını hazırladı. İlginç anekdotlar ve harika görseller sunuyor dergi. İşte dergi yazarlarından Hayrettin Oğuz’un kaleminden dökülenler:

“Çocuk babanın sırrıdır” der İbni Arabi. Kenya-Somali seyahatimde gördüğüm her Afrikalı çocuk bana bu cümleyi hatırlattı. Her gözü kanlı, dudakları yaralı, boyunları bükük, hüzünlü, mahcup, çorak elleri ve siyah yüzleri gördüğümde bu cümleyi hatırladım; ama biraz değiştirerek: Çocuk Afrika’nın sırrıdır. Nairobi’den Somali sınırındaki Garissa’ya giderken, yolda namaz kılmak için mola verdiğimiz bir küçük köy mescidinde, burada çocuk olmakla, yaşlı olmak arasında bir fark olmadığını bir kez daha anlıyorum. Ben çocukluğumdan bu tarafa ilk kez sadece çocuklardan oluşan bir cemaatle namaz kılmayı burada gördüm. Önlerinde kendi yaşlarında bir imam, arkalarında tek saf olmuş çocuklar namaz kılıyorlardı. Saf olmayı ve saflığı burada bir kez daha anladım. Çocuk ve yaşlı olmanın matematiksel bir şey olmadığını, hayatın bizatihi idrakiyle ilgili olduğunu burada gördüm. Çocukluk fıtratta.. Ama hayat fıtrata maalesef galip gelmiş…”

Baobab Ağacı

Baobab ağacının adını bir filmi ararken öğrendim aslında. Filmin adı “Tall as the Baobab Tree” idi. Senegalli küçük bir kız çocuğunun evlendirilmek istenmesini ve onu kurtarmak için plan yapan ablasının hikâyesini anlatıyordu. Filmi henüz izlemedim ama Afrika’nın özellikle Senegal’in sembollerinden biri olan baobab ağacı ile tanışmış oldum.

Görüntüsü ağacın ters çevrilmiş haline benziyor. Pek çok insan onun baş aşağı büyüdüğüne inanıyormuş. Sanki bütün dallar toprağın altındaymış da kökler gökyüzüne yükseliyormuş gibi… Sanırım filmde benzerlik kurulan nokta da burası. Ayrıca baobab ağacı uzun yıllar yaşayabiliyor ve kabuğundan ağrı kesici bir madde elde ediliyor.

10 Gramlık Şişelerde Zeytinyağı

2000 yılında Afrika’ya ihracatımız 285 milyon dolarmış; şimdi 4.1 milyar dolar. Yoksul Kara Afrika ülkeleri için firmalar özel ürünler tasarlıyor. Satın alma gücü çok düşük, evlerinde buzdolabı bile olmayan Afrikalılar için teneke kutularda, raf ömrü 5 yıl olan salam ve sosis üretiliyor. Zeytinyağını ise 10 gramlık şişelerde ihraç ediyormuşuz. İnsanlar zeytinyağını yemeklerinde şifa niyetine gıdım gıdım kullanıyor ya da satın alır almaz açıp içiyorlarmış

Orta Afrika Cumhuriyeti’nde değişen bir şey yok…

Müslümanlar öldürülüyor, göç yollarında katlediliyor. BM bunca katliam olduktan sonra ülkeye 12 bin asker gönderme kararı aldı. Sözler kifayetsiz. İnsanlar ellerini açmış OAC, Ruanda gibi olmasın diye dua ediyor. Hatırlarsanız Ruanda’da 1994 yılında 800 bin insan iç savaş esnasında palalarla katledilmişti.

Onun Oğlunun Adı Afrika!

Konya’da yaşayan bir abimin çocuğunun adı “Afrika”. Evet, ben de ilk duyduğumda sizin gibi şaşırmıştım. “Nasıl yani Afrika” demiştim. Bana şöyle cevap verdi “Evet, oğlumun adı AFRİKA. Benim için Afrika demek ABDULLAH HARUN demek. O Kap Malay Müslümanlarına öncülük yaptı ve 1969 yılında ağır işkenceler altında can verdi. Oğlumun iki adı var. Biri Afrika, diğeri Abdullah Harun.’’ Geçmişe vâkıf, geleceğe mâtuf bir baba böyle olsa gerektir.

Hasan Aycın Bu Çizgileri Onun İçin Çizdi….

İnternet sitelerinde sıkça dolaşan bir karikatür vardır. Belki siz de rastlamışsınızdır. O karikatürü Hasan Aycın, merhum İmam anısına “Bocurgat” kitabında yayınlamış ve hissiyatını şu cümlelerle anlatmıştır: “Abdullah Harun’un biyografisini Türkçe’de ilk yayınladığında okumuştum. Beni çok etkilemişti. Hatta ilk oğluma Harun ismini vermiştim. Bir gün bir Afrikalıyla konuşuyorduk. Abdullah Harun’u sorduk, tanımadığını söyledi. Biyografisini anlatmaya kalktığımda boynuma sarılarak: “Sen İmam Harun’dan söz ediyorsun. Onu nerden tanıyorsun? O bir efsanedir. Afrikalı anneler çocukların onun destansı hayatını anlatarak büyütürler...” dedi ve bir süre ağladı. O an, hâlâ gözümün önündedir... İmam Harun’u bir çizgiyle yâd etmek istiyordum. Fakat eksik bir şeyler vardı, olmadı... Yıllar sonra bir gece TV’nin düğmesine bastığımda ekranı Güney Afrikalı insanlar doldurmuştu. Mandela’nın serbest bırakıldığının haberi veriliyordu. Mandela ellerini kaldırmış, gülücükler dağıtıyordu. Bir zamanlar Abdullah Harun’un genç cesedinin çıktığı Güney Afrika hapishanelerinden, Mandela ihtiyar bir delikanlı olarak çıkıyordu. Artık gülümseyebilir, kalabalıklara el sallayabilirdi... Eksikliğin tamamlandığını hissettim. Ve “İmam Harun’un Anısına Güney Afrika İçin” çizgimi o gece çizdim.”

İmamın Öldürülüşü

Güney Afrikalı lider Abdullah Harun’un hayatını anlatan bir kitaptır İmamın Öldürülüşü. Ülkemizde de çokça okunmuştur. Kitap Abdullah Harun’un arkadaşları Barney Desai ile Cardiff Marney tarafından kaleme alınmıştır.

Peki kimdir İmam Abdullah Harun?

Güney Afrika’da 1923 yılında doğmuş, 14 yaşında hafız olmuştur ve Arapça öğrenmiştir. 1955 yılında bir camiye imam olarak atanmış ve halkı bilinçlendirme çabaları burada başlamıştır. Faal bir cemaati vardır ve kendisi de ülkedeki tek Müslüman gazetenin editörüdür. Irkçı rejime karşı ezilenlerin sesi olmuş, gençlere ve hanımlara yönelik eğitim faaliyetlerinde bulunmuş, kısa zamanda büyük bir cemaati oluşmuştur. Günay Afrika’nın Malcolm X’i olarak da anılan Abdullah Harun, 1969 yılında sorgu sırasında işkence edilerek şehit edilmiştir.

Dünyanın En Fakir Lideri Nepal Başbakanı

Aslında bunca yıldır en fakir lider olarak Uruguay’ın Devlet Başkanı Jose Mujica biliniyordu. Sadece 20 yıllık bir arabası vardı hepsi bu. Ama 11 Şubat’ta yemin ederek görevine başlayan Nepal’in yeni başbakanı Sushil Koirala’nın sadece üç cep telefonu var. Bunların ikisi ise bozuk. Varlıklı bir aileden gelmesine rağmen babasından kalan mirası reddederek gösterişten oldukça uzak bir hayat yaşamayı seçen bu lider, başbakan seçilmeden önce de kirada oturuyormuş. BBC’nin haberine göre Koirala, Burma gezisi için kendisine verilen 650 dolarlık devlet ödeneğini iade etmiş.


Ayşegül Genç'ın Yazısı.