Bkz: Sendrom
Sendrom Nedir?
Türk Dil Kurumu’nun Büyük Türkçe Sözlüğünde sendrom kelimesi iki farklı dilden alınmış bir kelime olarak geçiyor. Fransızca’dan gelen sendrom kelimesi belirti, alamet anlamı taşıyor. İngilizce’den gelen sendrom kelimesi ise fiziksel olarak ya da psikolojik olarak bir hastalığın tüm belirtilerinin ortaya çıkarak hastalığın teşhisinin konulduğunu ifade etmek için kullanılıyor. Ancak dilimizdeki sendrom kelimesi mecazi anlamda kullanılıyor ve çoğu zaman sıkıntı kelimesinin yerini alıyor.
Pazartesi Sendromu
Tatil günü olarak Cumartesi - Pazar günlerini kullanan ülkelerde pazartesi iş, okul ve benzeri şeylerin başlangıcı olduğu için pazartesi gününe has isteksizlikleri ifade eder Pazartesi Sendromu. Erken kalk, gün ağarmadan kahvaltı yap, traş ol, kanunların belirlediği elbiseyi (üniformayı) giy, masada birikmiş evraklarla, işlerle yüzleş, hafta sonu ödevlerini yapmadıysan öğretmene yüzünü kızart, patronun, müdürün, şefin asabi suratını gör, seni sömüren, vaktini çalan, rutin hayatın içine dal, işte bütün bunları simgelediği için Pazartesi Sendromu yaşıyor insanlar. Dünyada da bu mevzu “Manic Monday“ diye geçiyor.
Down Sendromu
Kromozom sayılarının farklı olmasından dolayı ortaya çıkan bu sendrom, genelde anne karnındayken tespit edilebilmektedir. Down Sendromu, ismini 1866 yılında İngiliz hekim John Langdon Down tarafından teşhis edildiği için hekimden almaktadır. Down Sendromu’nun öğrenme güçlüğü ve fiziksel gelişimin tipik yüz görünümü oluşumu gibi sonuçları vardır. Dünyada Down Sendromlu insanların toplumdan dışlanmaması için birçok çalışma yapılmaktadır. Bunların en güzeli ise televizyonda yayınlanan Down Sendromlu çizgi karakter Punky’nin maceralarının anlatıldığı çizgi filmdir. Çizgi film Türkiye’de de Yumurcak TV kanalında gösteriliyor.
Stockholm Sendromu
İsveç’in başkenti Stokholm’de 1973 yılında yaşanan banka soygununda gerçekleşen olaylardan ötürü bu isim verilmiş. Söz konusu olayda rehine kadın banka soyguncusuna aşık olmuştur. Bu durum psikolojik olarak diğer duygusal bağlanmalardan farklılık içermektedir. Kişinin kendisine zulmedene, zalimine olan hayranlığını akılla izah etmek pek kolay değildir. Stockholm sendromu ifadesini yaygınlaştıran olaylar ise özellikle İngiliz, Fransız sömürgesinde yaşayan ülke halklarının İngilizlere Fransızlara hayranlık duymalarıdır. Ülkemizde ise özellikle milli şeflik dönemindeki Dersim ve benzeri olayların muhataplarının o dönemdeki zihniyeti devam ettiren unsurlara olan tutkunlukları bu şekilde değerlendirilebilir.
İrtica Sendromu
Ülkemizde özellikle darbe dönemlerinde ortaya çıkan, başta Beyaz Türklerin ruh çağırır gibi irtica diye yorumlayabileceğimiz bir şeyler çıksa da darbe çığırtkanlığı yapsak diye içine düştükleri sendrom. Hasan Celal Güzel’in deyimiyle “ey irtica geldinse üç defa vur” dillendirdiği söz konusu sendromu aktif halde bahane edip parti kapatmalar, siyasetçilere yasaklar getirmeler gibi alışkanlığı ise yargı eliyle gördük görüyoruz. Bir zamanlar Milli Güvenlik Kurulu kararlarında, yüksek askeri şura kararlarında yer alan irtica ile mücadele eylem planları çok şükür bitirildi de millet rahat etti. Oğlu şehit olduğunda eli öpülen başörtülü analar, oğullarının yemin törenlerine bile bu illet yüzünden alınmamıştı.
Huzursuz Bacak Sendromu
Bazen heyecandan bazen stresten bazen de anlam veremediğimiz şekilde ayağımızı hareket ettirme ihtiyacı duyarız. Aslında biz farkında olmasak da huzursuz bacak sendromuna yakalanmışızdır. Huzursuz Bacak Sendromu’nun teşhis nedenleri muhtelif. Ama en çok bilinenleri ayakta karıncalanma, uyuşma, yanma ya da hareket ettirme istekliliğidir. Hareketlerde azalma olduğu zaman bu sendromun görülme yüzdesi oldukça artmaktadır.
Mustafa Kutlu’nun Huzursuz Bacak isimli hikâye kitabı da tam da bu noktadan ilhamla yazılmıştır. Eski mücahidler şimdi müteahhid oldu der ve bunu bir tür inaktif duruma geçiş olarak görür. Hikâyenin ana kahramanı ise bu duruma pek uyum sağlayamamış ve hareketli bir ortam yani mücadele aramaktadır.
Dunning Krugen Sendromu
Bizdeki “cahil cesareti” ya da “aç tavuk kendini darı ambarında zanneder” gibi durumları bireyler üzerinden tanımlayan psikolojik durumdur. Özetle, kişi bilmediği bir konuda hamle yaparken yaptığı hamlelerin doğru ya da yanlış olduğunu algılayabilecek kapasiteye sahip değildir ve yaptığının doğru olduğunu düşünür. Yetkin olmayan insanlar ufacık becerilerine aşırı derecede değer biçme eğilimindedirler. Ve algıda yanlılık (kendinden taraflık) durumudur. Genelde bu kaybedenlerde görülür. Mesela Türkiye’de muhalefet partilerine ya da bir türlü şampiyonluğa ulaşamayan takımlara baktığınızda sürekli kendilerini başarılı görüp kendilerinin dışındaki nedenlerin kaybetmeye sebep olduğunu iddia ederler.
Asperger Sendromu
Avusturyalı çocuk doktoru Hans Asperger, 1944 yılında kendisine tedavi için gelen, sözel olmayan iletişim becerileri eksik, yaşıtlarıyla empati kuramayan, seslerden ani hareketlerden etkilenen, fiziksel olarak sakar olan çocukları bu şekilde tanımlamıştır. Asperger Sendromu denildiğinde bu hastalıktan çok, hastalıkla ilgili bireyin yaşadığı gariplikleri konu alan Rainman ve My Name İs Khan filmleri akla gelir. Özellikle Rainman filmi birçok kişi için hayatın anlamını kavramaları konusunda ilham kaynağı olmuştur. Maalesef Asperger sendromunu gerçek hayatta yaşayan insanlar filmlerdekiler kadar şanslı değiller.
Tükenmişlik Sendromu
Genelde uzun emelleri olan insanlarda hayal kırıklıkları neticesinde görülen bıkkınlık ve enerjisizlik şeklinde ortaya çıkan sendromdur. Bu kavrama çoğu zaman iş yaşantısında rastlarız. Planladığı yere gelemeyen, ya da hep aynı şekilde çalışan insanlarda hayatın güzelliklerinden uzak kalma paniğiyle kendini hırpalama şeklinde görülür. Tükenmişlik Sendromu ülkemizde magazinel konularla ortaya çıksa da dünyada “burn out “ denilen ve bu nedenle çeşitli aralıklarla izin dönemleri konulmuş mesleki kavram haline gelmiştir. Para kazanmak için sağlığını harcayan toplumlarda sıkça görülür.
Sami Yaylalı'ın Yazısı.