Dertli Gündem`de Bu Hafta
Asım Fevzi Durmaz
Dertli Sözlük’ün yenilenen sistemi yazarlar tarafından çok beğenildi! Bir süredir yazamamaktan şikayetçi yazarlar ,beklemekten sıkılmış olacak ki sözlük açıldığından beri birçok konu hakkında epey tanım girildi, tartışmalar yaşandı.
Haftanın en dikkat çekici ve en çok beğeni alan tanımı "formulacı"nın "asrı saadetteymişim gibi çek kanka" başlıklı tanımı oldu:
asrı saadetteymişim gibi çek kanka!
bir grup arkadaşla ilah-i bir yatta seyrederken, nuh’un gemisine binmişcesine daldığımız rehavet okyanusunda karaya oturduğumuz yer ilahiyat fakültesi oluyor. öğrenci değişimi programı ile asr-ı saadet’e gidiyor, ashab-ı suffa’da eğitim hakkı kazanıyoruz. sahabe-i kiram sınıf arkadaşlarımız falan...mescide gider gitmez check-in yapıyoruz. ardından tahiyyat’ül-mescid namazımızı eda ediyoruz.modern arapçamızla oldukça çağ dışı kalıyoruz. ingilizcemiz afrika kabile dillerinden hallice.beden dilimiz tek geçer akçe. pek âlâ konuşabiliyoruz. zamanla 30. cüzden ayetler, 40 hadisten sünnetler yakalayabiliyoruz.
Devamını okumak için tıklayınız: http://dertlisozluk.com/entry/446737/
Bu hafta çok konuşulanlardan konulardan birisi de başörtüsü ve ortaöğrenimde başörtüsü serbestliği idi. Genel olarak memnuniyetlerini belirten yazarlar, eleştirilerini de çeşitli makamlara göndermekten sakınmadılar.
"adamın biri"nin konu hakkındaki tanımı Malcolm X `in "Hayatımın erken dönemlerinde öğrendim ki eğer bir şeyi istiyorsan, biraz gürültü yapsan iyi olur." sözünü hatırlatıyordu:
"başörtüsü artık serbest" söylemiyle yayınladıkları bir yönetmelikte nasıl bir zihniyetin ürünü olarak konulduğunu hiç anlamamıştım zaten; kaldırılması isabet olmuş.
yalnız şunu belirtmeliyim, birçok değişiklik gibi bu değişiklik de birkaç dirençli* müslümanın uğraşı sonucunda gerçekleştirilmiştir. okulların açıldığı ilk hafta birçok ortaöğretim ve lise okullarından bu tür mağduriyetlerin yaşandığı haberleri ortaya çıkmıştı. benim bizzat bildiğim * üç vakıa mevcut. veliler geri adım atmadılar; elhamdüllah birileri de konuyu çözüme kavuşturdu.
Link: http://www.dertlisozluk.com/entry/446992/
"bilemedimbenonu" Türkiye`deki birçok bireyin yeni gelen nesil için ürkütücü gördüğü bir gerçeği yeniden gündemimize getirdi:
çocuklar başörtülü girebilir bu güzel, harika, şükürlük bir durumdur da içi boşaltılmış başörtüsü anlayışı ebola salgınından daha hızlı ve kötü bir şekilde aramıza yayılmaktadır ki durum ciddi anlamda üzücü/ürkütücü.
Link: http://www.dertlisozluk.com/entry/447043/
"guher", uzun yıllardır milletimize çektirmediğini bırakmayan bir zihniyete işaret etti:
"ortaöğretimde başörtüsünün serbest bırakılmasının hemen ardından, bazı insan müsveddelerinin düşüncelerini kusmak suretiyle açığa vurdukları, gizleyemedikleri durum.
her yerdeler, bi bitmediler."
Link: http://www.dertlisozluk.com/entry/447110/
Bu haftanın en azimli yazarlarından olan "formulacı"nın tanımı ise konuya farklı bir renk getirdi:
benim için bi şal korkusu kadar korkutucu değildir. başörtüsü dağdaki çobanın hanımı, kızı, anasının da örttüğü şey sanırım. o başörtüsü küçümsemesine giriyor. ama asıl korku bence eşarp korkusudur.fransız italyan stil mendil boyutlarında.
Link: http://www.dertlisozluk.com/entry/447123/
"kazulet" ortaöğrenimde başörtüsü serbestliğinin zamanına dikkat çekti ve önemli bir soru sordu:
serbestliğin ışid operasyonunun gündemde olduğu bir zaman diliminde gelmesinin tesadüf olduğunu düşünmüyorum. okulların açılalı neredeyse iki hafta oluyor.
Devamını okumak için tıklayınız: http://www.dertlisozluk.com/entry/447119/
Dertli Sözlük sinema konusunda yine dolu bir haftayı geride bıraktı. Sözlük müdürü "sır"ın "the fall" filmi hakkındaki yazısı birçoğumuzda filmi izleme isteği uyandırdı:
hint asıllı yönetmen tarsem singh`in yönettiği, senaryosu 81yapımı bir bulgar filminden alınmış, çok uluslu, oryantalist soslu, 2008 yapımı; son tahlilde muhteşem bir film.
çok uluslu film çünkü onlarca farklı ülkede çekilmiş. türkiye`de çekilmiş bir sahnesi dahi var. ayasofya`da çekmişler. filmi seyrederken farketmedim de, daha sonra film hakkında araştırma yaparken öğrendim.
Devamını okumak için tıklayınız: http://dertlisozluk.com/entry/446359/
Bir başka film tanıtımını ise "formulacı" "a times for drunken horses" filmi hakkında yaptı:
bahman ghobadi\`nin ilk uzun metraj filmi imiş. sıcacık oturduğum evimde iliklerime kadar üşüdüğümü hissettim. anlatamıyorum. .hint sineması ne kadar vur patlasın çal oynasınsa iran sineması da o kadar dram.
Devamını okumak için tıklayınız: http://dertlisozluk.com/entry/447154/
"fikirbabası" da bu hafta film eleştirisi yapan yazarlardan biriydi. Fantastik bir film olan "the maze runner" hakkındaki tanımı şu şekildeydi:
sinema`da izlediğim ilginç film. yönetmeni wes ball oyuncular: thomas brodie-sangster dylan o`brien kaya scodelario
filmin the village filmi gibi bir mantığı var. benim hoşuma giden yönü ise bazı şeylere özel isimler verilmesi yani daha önce karşılaşılmamış şeylere orjinal isimler verilmesi. yarı fantastik bir film. tüm fantastik filmlerde bu tür isimlendirmeler olur elbette ama bundaki biraz daha mantıklı.
Devamını okumak için tıklayınız: http://www.dertlisozluk.com/30216/the-maze-runner/
"düşünen adamın ta kendisi" "varoluşçuluk" akımına ve bu akımın günümüz gencini tehdit etmesine dair bir vurgu yaptı:
varlığın özden önce geldiğini iddia eden bir felsefi akım. nihilizm\`le birlikte adı sıklıkla anılır. hazcı bireyciliğin doruk noktaya ulaşmasını sağlayan felsefi akım. kavramların içinin boşalması, insan kavramının hümanizmle eşleştirilmesi ve en önemlisi de \"kime göre neye göre\" anlayışı toplumda bu yarayı derinleştirmiştir. hayatın hikmetinden uzaklaşmak beraberinde kur\`an ve sünnetin bize verdiği kavramsal tanımların düşünce biçimine yansıyamaması gibi etkenler müslüman gençlerin de bu tuzağa düşmesine neden olmaktadır.
Devamını okumak için tıklayınız: http://www.dertlisozluk.com/entry/447023/
"mostar" "Muhammet Esed’in "Mekke`ye Giden Yol" adındaki hatıra kitabına dair bir tanım yazdı.
gazeteci olarak ortadoğu`ya giden muhammed esed`in yollarda geçen ömrünün ve müslümanları yaşadıkları ülkelerinde, içlerinde tanıyarak bir müslüman gibi yaşayarak geçirdiği günlerin hatırası olarak yazılmış eser.
http://www.dertlisozluk.com/entry/446906/
Tanımından orada olduğunu anladığımız "filozofkarga" Kuzey Irak`ın Duhok şehrine dair sıcak izlenimlerini aktardı. Gerçekten sıcak...
ırak`ın içinde bulunan kürdistan özerk cumhuriyeti`nin bir şehri/eyaleti. türkiye sınırına 1 saat uzaklıkta.
yazları sıcaklık 46 dereceyi buluyor, kışın ise türkiye`nin ilk baharı kadar soğuk diyebiliriz.
Devamını okumak için tıklayınız: http://www.dertlisozluk.com/entry/446945/
Dertli Sözlük’ün yeni yazarlarından "yolu kesen adam"ın "soyulmuş çekirdek" hakkındaki tanımı da gerçekten ilginç idi:
piyasa da son dönemlerde peydah odmuş çekirdek türüddür. yemeğe çekiniyorum, çekincelerim var.
internete baktım makineleri de var, ama nasıl bir mekanizmaya sahip. hiç inandırıcı gelmiyor. değirmen sistemi diye düşünsek, çekirdek en azından ortadan ikiye ayrılır. ideal bir tane olmaz. sanki makinenin içinde insanlar var da onlar çitliyor.
ikincisi her şeyin olduğu gibi bu sektöründe merdiven altı imalathaneleri varsa ne olacak. ya ağızlarıyla çitliyorlarsa.
http://www.dertlisozluk.com/entry/446888/
Ülkemizde henüz piyasaya girmemiş olan "kaşık çay" "fındıkkıran"ın isyan etmesine sebep oldu:
çayı içmenin bi raconu vardır ya. kaynat suyunu, demle çayını, iç.pratiklik falan olmaz çayda. yakında çayı da şırıngayla alırsınız tam olur.
http://www.dertlisozluk.com/entry/446885/
"formulacı"nın sarı bez başlığı altına yazdığı tanımı ise yüzlerimizde tebessüme sebep oldu:
temizliğinden hiç bir zaman emin olmadığım bezlerdir. sarı bezler her yerdedir. mutfak tezgahıyla halıya dökülen çayı, camlarla mutfak dolaplarını aynı sarı bezle silen kadınların var olduğu bir ülke de asla temizlik malzemesi olarak kullanılmamalıdır. renklileri çıktı. ama türk kadını sarıyı mutfağa, yeşili banyoya, pembeyi camlara ayırayım mantığını geliştiremedi. sözlükte de varsa bir sarı bezle her yeri silen türler, uyarıyorum sakın yapmayın. çok ayıp.
http://www.dertlisozluk.com/entry/446816/
GENÇ'ın Yazısı.