Malazgirt`te Bir Cuma Sabahı
Bilal Yavaş
Selçuk Bey’in önderliğinde toplanan Türk boyları bir araya gelince demirden bir yumruk olmuştu. Bu yumruğu Doğu Roma üzerine savurmak ise Sultan Alparslan’a nasip olmuştu. Bir cuma sabahı göklerde çift başlı kartal dalgalanıyordu, bellerde yalın kılıçlar, gönüllerde iman ve cesaret…
Bir tarafta Selçuklu Hükümdarı Muhammed Alparslan Han, diğer tarafta Doğu Roma İmparatoru Romen Diyojen
Türklerin Anadolu’ya yapmış oldukları akınlar, Anadolu’nun Türk milletine uygun bir saha olduğunu göstermekte idi. Oğuzların Kınık boyuna mensup Selçukluların liderliğinde irili ufaklı boyların artık yavaş yavaş Anadolu topraklarına yerleşmesi başlamıştı.
Türk yurdunda hazırlıklar başlayıp göç sürmekte idi. Doğu Roma İmparatorluğunda ise kaos hakimdi.
Ülkenin yönetimi dul kalan Bizans İmparatoriçesi Eudoxie’nin elindeydi. Kendisi ülkenin yönetimi için yeterli değildi. Bu yüzden bir evlilik yapıp Doğu Roma İmparatoru olacak kişiyi seçmeliydi.
Teklif edilen hanedan asilleri ve Aristokratların hiçbirini seçmemiş, Doğu Roma Kumandanı Romen Diyojen’i seçmişti.
Tecrübeli ve temkinli biri oturmuştu artık Doğu Roma tahtına ve yaklaşan tehlikeyi görmekteydi. Türk akıncılarının sayısı git gide artıyordu Doğu Romanın topraklarında. Bunlar yetmezmiş gibi bir de yurt edinmeye başlamışlardı Anadolu’yu. Türklerin Anadolu’ya yönelmesinin başlıca sebepleri: artan Türk nüfusu, otlakların yetersizliği, hastalıkların artmış olması, İslam’daki Cihad anlayışı.
Yapılan ufak çarpışmalarda bir netice alınamaması hem Roma ordularının gücünü kırıyor hem de Diyojen’in sabrını tüketiyordu. Diyojen diyara haber salmıştı. Anadolu topraklarına gelen Türk halkını tamamen silmek için güçlü bir haçlı ordusu kuracaktı. Geldikleri yere dönemeden oracıkta bitirecekti işlerini...
26 Ağustos 1071 Cuma günü iki ordu Malazgirt Meydanına geldi.
Bir tarafta Avrupa’nın en seçkin şövalyelerine sahip 200.000 kişilik Haçlı ordusu diğer tarafta ise ellerinde yalın kılıçları ve cesaretleri olan 50.000 kişilik Türk-İslam Ordusu. Gün gaza vakti idi ya yok olacaklardı ya da Anadolu’nun kapıları açılacaktı ardına kadar
Alparslan bey askerlerine dönerek şu duayı ve konuşmayı yaptı:
"Ya Rabbi! Seni kendime vekil yapıyor, âzâmetin karşısında yüzümü yere sürüyor, uğrunda cihâd ediyorum. Ey Allahım! Niyetim halistir; bana yardım et."
"Ey Askerler! Eğer şehid olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. Ben nefsimi Allah`a adadım. Benim için şehadet de, muzaffer olmak da bir saadettir. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir. Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olurlarsa olsunlar, bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettikleri şu saatte kendimi düşman üzerine atmak istiyorum.
Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya da şehit olarak Cennet`e giderim. Burada emreden sultan ve emredilen asker yoktur. Zira bugün ben de ancak sizlerden biriyim, sizlerle birlikte savaşan bir gaziyim. Ölürsem kefenim, üzerimdeki elbisemdir."
Cenk, öğlen vaktinin kavurucu sıcağında başlar. Kılıç da vurulur, kalkan parçalanır. Selçuklu yiğitleri komaz sancaklarını yere. Düşmanın fazlalığı korkutmamıştır onları. Sultanlarının arkasında cenk meydanında yiğitçe savaşıp hilal taktiğiyle kazanırlar bu cengi. Dalgalanır çift başlı kartal zafer edasıyla göklerde. Anadolu’nun kapıları ardına kadar açılmıştır Türklere. Ebediyen Türk yurdu olmaya hazırdır artık Anadolu. Tarihte zaferleriyle ünlü Roma İmparatorluğu Haçlı desteğini de arkasına almasına rağmen inanmış yüreklere mağlup olmuştur. Mağlup ve esirdir artık Doğu Roma İmparatoru Romen Diyojen, kazanan Oğuzların Kınık boyuna mensup Alparslan Han`dır
Malazgirt`tir bu meydanın adı, galibi ise Alparslan ve cengâver yiğitleridir…
GENÇ'ın Yazısı.