Tansiyon / Babaannemin Hastalıkları - 2
Kan basıncının artması damarlarda hasara sebep oluyor, kalbin yükünü arttırıyor. Tedavi edilmediği takdirde kalp ve damar hastalıklarına sebebiyet veriyor ve mevcut hastalıkların kötü sonuçlarına zemin hazırlıyor.
"Tension” kelimesi İngilizce’de “gerginlik” anlamına geliyor. Tıpta ise kan basıncını ifade etmek için kullanılıyor. Bu basınç dolaşan kanın miktarı, damarların genişliği ve kalbin kasılması tarafından sağlanır. Gözünüzde canlandırmak için bir çocuk balonunun içine su doldurmakta olduğunuzu düşünebilirsiniz.
Kanın basıncı belirli damarlardaki özel sensörler ile takip edilir. Yapmakta olduğumuz işe, vücudumuzun ihtiyacına, harcadığımız güce, heyecan durumumuza göre artırılıp azaltılır.
Tansiyon yukarı tansiyon aşağı
Kan basıncının iki değeri vardır, biri kalp atımı ile birlikte yükseldiği seviye ki buna sistolik tansiyon denir. Diğeri de diyastolik, yani iki nabız arasındaki düşük seviyesi. Bunlara halk arasında büyük tansiyon, küçük tansiyon deniyor. Bu iki değer 120/80 mmHg (milimetre civa) şeklinde yazılır ama aradaki işaret “bölü” manasına gelmiyor, sadece iki sayıyı ayırmak için kullanılan bir çizgi. Birim farkından yahut daha kolay olduğundan genellikle “on ikiye sekiz” şeklinde söylendiğini duysak da bilimsel kullanımı “yüz yirmiye seksen”dir.
Büyük tansiyon 120-130 mmHg aralığında küçük tansiyon 80-85 mmHg aralığında normaldir. 130-140 / 85-90 aralığına da yüksek-normal denebilir. Ama 140/90’ın üzerinde olursa artık hipertansiyon (yüksek tansiyon) olarak adlandırılıyor ve risk başlıyor.
Hipertansiyon neden önemli?
Hipertansiyonu genelde hep diğer hastalıkların yanında görürüz, bazen sebebi bazen sonucu olabiliyor. Kan basıncının artması damarlarda hasara sebep oluyor, kalbin yükünü arttırıyor. Tedavi edilmediği takdirde kalp ve damar hastalıklarına sebebiyet veriyor ve mevcut hastalıkların kötü sonuçlarına zemin hazırlıyor. Öyle ki 10 mmHg’lık artış koroner kalp hastalığı riskini %30 artırıyor.
Birçok organ uzun süre yüksek basınca dayanmaya çalışıyor fakat bu sırada zarar da görüyor. Haliyle ani sonuçlar, boyun ve bacak damarlarında tıkanmalar, beyin kanaması ve felçler ortaya çıkabiliyor. Böbrek yetmezliği ve görme kaybına sebep olabiliyor.
Nerden anlarız?
Hipertansiyonun baş ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, burun kanaması, çok sık idrara çıkma, gece uyurken uykudan kalkıp idrar yapma, bacaklarda şişlik... gibi belirtileri olabilir. Fakat bazen hiçbir belirti göstermeyip sessiz ilerleyebilir. Bu sebeple belirli aralıklarla tansiyonu kontrol etmekte fayda var. Babaanneler zaten her fırsatta ölçtürürler, bunu çocukları ve torunları için söylüyorum.
Yavrım, bi tansiyonuma bak
Tansiyon aleti, pazının etrafına sarılan ve bir pompa yardımı ile şişirilen “manşon”un basıncının kan basıncına eşitlenmesi prensibi ile çalışır. Basıncın eşit olduğu iki noktada kulağa takılan stetoskop ile bir ses duyulur. Ses duyulduğu sırada okunan basınç değerleri büyük ve küçük tansiyon değerleri oluyor. Artık dijital tansiyon aletleri yaygın olarak kullanıldığı için detayına girmeye gerek yok düğmeye basmanız yeterli.
Ölçümlerinizi bir süre dinlenmiş olarak, kolunuza uygun boyutta bir aletle ve oturur pozisyonda yapmanız daha doğru sonuç almanızı sağlar. Bir de kısa süre önce sigara ve kahve tüketmiş olmamalısınız.
30 yaş altı: %12
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bilgilerine göre, 4 kişiden 1’inde hipertansiyon var. 30 yaş altındaki kişilerde hipertansiyon sıklığı % 12 ile hiç de azımsanamayacak bir düzeyde. Yaş ilerledikçe damarlar esnekliğini kaybediyor, hipertansiyon ve kötü sonuçlarına yatkınlık artıyor. Altmış yaşın üzerinde hipertansiyon görülme sıklığı % 60-80’lere kadar yükseliyor. Ki onların da bir zamanlar genç olduğunu hatırlatmakta fayda var. Önemli olan hastalanmadan kendine çekidüzen vermek.
Ülkemizde, hipertansiyon görülme sıklığı yüksek olmasına rağmen, hastaların sadece %40’ı bunun farkındadır. Artık okuduğunuza göre önce kendinizden sonra çevrenizdekilerden sorumlusunuz:
- Ailesinde yüksek tansiyon olanlar
- Şeker hastası veya ailesinde şeker hastası olanlar,
- 40 yaş üstündekiler,
- Kilolu kişiler,
- Sigara içenler, ve gebeler.
Risk grubunda oldukları için tansiyonlarını sık aralıklarla ölçtürmeleri gerekir.
Hipertansiyondan veya sonuçlarından korunmak için yapabileceklerimiz:
- Kilonuza dikkat etmek: Kilo / Boy / Boy 25’ten küçük olmalı.
- Hareketlilik. Düzenli egzersizin, orta dereceli hipertansiyon hastalarında ortalama 10 mmHg azalma sağladığı araştırmalarla gösterilmiştir. Rahatsızlanmadan önce yaparsanız ne güzel. Yok eğer tespit edilmiş hipertansiyonunuz varsa, egzersize başlamadan önce bir risk analizinden geçmek gerek.
- Tuz tüketimini azaltmak, zira tuz hipertansiyon için çok önemli bir etken. 2008’de Türkiye Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin yaptığı “Türk Toplumunda Tuz Tüketimi Çalışması”na göre tuz tüketimimizin günde 18 gram olduğu belirlenmiştir. Halbuki Dünya Sağlık Örgütü’ne göre günde 6 gr olması gerekiyor.
- Damarların doğal yapısını muhafaza için ağır ve yağlı yemekler yememek, bitkisel sıvı yağları tercih etmek.
- Meyve ve sebze tüketimini artırmak.
- Sigaradan ve sigara içen arkadaşlardan uzak durmak.
Ve eğer hipertansiyon tanısı almış ve tedavi görüyor iseniz ilaçlarınızı düzenli almaya dikkat etmek.
Ya hu düzgün insan olmak işte!
Ayy, Tansiyonum Düştü Galiba
Tansiyonun yükselmesi gibi düşmesi de vücudumuz için sorun teşkil eder. Oturduğumuz, uzandığımız yerden ani kalktığımızda gözümüzün kararması da pozisyona bağlı basınç değişikliğinden kaynaklanır.
Bunu binaların su tesisatıyla örnekleyebiliriz. Nasıl ki suyun basıncı azaldığında çok katlı binaların en üst katlarına su ulaşamıyorsa, kan basıncının azalmasından da ilk olarak beynimiz etkilenir. Bunun en önemli sebebi kanın ulaştıracağı oksijen ve besine en çok ihtiyacı olan organın beyin olmasıdır. Tansiyonu düştüğünde kişinin ayakları biraz yukarıda kalacak şekilde yatırılmasının sebebi de budur, beyne ihtiyaç duyduğu basıncı sağlamak. Daha sonra da tuzlu ayran, meyve suyu gibi sıvılarla kan basıncı toplanmaya çalışılır.
Hipotansiyon (düşük tansiyon) ani pozisyon değişikliği, kan kaybı, damar genişliği ve kalp kasılmasındaki değişiklikler gibi sebeplerle oluşan bir durumdur. 90/60’ın altı hipotansiyon olarak adlandırılsa da ağır sporlar yapan bazı kişilerde bu normal bir seviyedir. Dolayısıyla hipotansiyonu bir hastalık olarak değil bir durum olarak tanımlamak daha doğru olur.
Tansiyondaki düşmenin göz kararması, baş dönmesi, mide bulantısı, bayılma, şuur bulanıklığı, soğukluk gibi belirtileri olabilir. Düşük tansiyon genellikle yüksek tansiyon kadar ciddi bir sorun değildir ama sizi rahatsız ediyor, kısa sürede toplamıyor veya sık oluyorsa bir doktora gözükmelisiniz.
Hüseyin Küçükali'ın Yazısı.