Afrika`nın Kâbusu
Darwin’in Kabusu isimli belgesel/film, tüm GENÇ okuyucularına tavsiye edilebilecek nitelikte. 2004 yapımı ve bol ödüllü bu filmi başından sonuna kadar gözünüzü kırpmadan ve yaşadığınız sistemi sorgulayarak izleyeceksiniz. Tanzanya’da Victoria Gölü etrafında yaşananları, beyaz adamın göle deney(!) için bıraktığı bir levrek türünün göldeki diğer tüm canlıları yiyerek göle yayılmasını ve bu balığın Avrupa’ya ihraç edilerek sistemin bir kısır döngü haline dönüştürülmesini baz alıyor film. Balık almaya gelen uçakların gelirken silah getirdiklerini, iç savaş yüzünden enerjisini tüketen Afrika ülkelerinin kıtlıkla nasıl baş başa bırakıldığını gözler önüne seriyor. Büyük balıkların küçük balıkları yutması hem gerçek hem metafor. Filmin yönetmeni Hubert Sauper bir röportajında şöyle diyor: “Aynı filmi Sierra Leone’de de yapabilirdim. O filmde balığın yerini elmas alırdı. Honduras’ta muz, Irak, Nijerya ya da Angola’da ise ham petrol...”
Nedir Ubuntu?
Güney Afrika denilince sıklıkla duyduğumuz bir kelime “ubuntu”. Özellikle Nelson Mandela tarafından da gündeme getirilmiş ve pek çok insan bu kelimenin anlamı etrafında kendini yenileme ihtiyacı duymuştur. Ubuntu felsefesine göre insanlar bir bütünün parçasıdır ve birbirlerinden sonsuza kadar etkilenmek zorundadır. Genel olarak tanımlandığında ise ubuntu; “ben, ben olduğum için sen, sensin” anlamındadır. Artık üzerinde düşünülecek bir cümleniz daha oldu. :)
Taarab Müziği ve Zanzibar
Zanzibar, Şiraz’dan gelen İranlı göçmenler tarafından kurulmuş ve Zengibar olarak telaffuz edilmiştir. Tanzanya’ya bağlı özerk bir adadır. Baharatları ile ünlüdür. Özellikle dünya karanfil açığının büyük bir bölümünü kapatır. İslam’ın Afrika’ya girdiği kapı olarak tanımlandığı gibi, batılı sömürgecilerin Afrika’ya “sıçrama tahtası” olarak da adlandırılır. Bu yüzden bu adadan baharat kokuları kadar ölen kölelerin bastırılamayan kokuları da yayılmıştır dünyaya. Tanzanya’nın üçte biri Müslüman iken Zengibar adasının yüzde doksan beşi Müslüman’dır. Ada bereket ve bolluğu simgelerken yaşayan sakinlerinin aç ve işsiz olması üzerinde düşünülmesi gereken bir mevzudur yine. Hindistan, Mısır tınıları taşıyan ama Afrika ritimleri ile tamamlanan bir müzik türü olan “taarab” ise Zengibar’da karşınıza çıkan, Tanzanya ve Kenya’da da popüler olan bir müzik türü. Bu müzik türünü en güzel “küçük ninemiz” dedikleri Bi Kidude icra ediyor. Bence dinlemelisiniz.
Bu Sergi Altı Ay Açık
Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’daki İslam Sanatları Müzesi 6 ay boyunca farklı ülkelerden sanatçıların ürettikleri hat ve kaligrafileri sergileyecek. Serginin hazırlığı 8 yıl sürmüş. Serginin temel ilham kaynağı Kur’an-ı Kerim. Sanatçılar modern ve geleneksel formları birleştirerek ve kendi kültürel algılarından yola çıkarak eserler üretmişler.
Kuzey Afrika’dan yayılan bir tarikat; Şazeliyye
Mürşidi Abdüsselam b. Meşiş’in emriyle 1224-1226 yıllarında İfrîkıye’ye gidip Şâzile beldesindeki Zağvân dağında bir mağarada inzivaya çekilen Ebû’l-Hasan eş-Şâzelî’nin 34-35 yaşlarında iken o dönemde İfrîkiye bölgesinin başşehri olan Tunus’a geçip irşad faaliyetine başlamasıyla tarikatın temelleri atılmıştır. Şâzelî’nin 642’de (1244) Tunus’tan İskenderiye’ye gelmesiyle birlikte tarikat çok daha geniş kesimlere ulaşma imkanı bulmuştur. Onun makamına geçen Ebü’l-Abbas el-Mürsî, Mürsî’nin halifelerinden Yâkût el-Arşî, Şâzelî’nin gözde müridlerinden Mekînüddin el-Esmer, yine Şâzeliyye silsilesinde yer alan Dâvûd b. Ömer Bâhilî gibi önemli simaların kabirlerini barındıran İskenderiye, Şâzeliyye’nin bütün dünyaya yayıldığı merkez konumuna gelmiştir. Şâzelî tarikatına dair bütün kaynaklarda tarikat Ebü’l-Hasan eş-Şâzelî’nin söz, menkıbe ve âdâbı üzerine temellendirilmekte ve onun tarikatın kurucusu olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. (Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. İstanbul 2010)
Kahve ve Şazeliyye
Kahvenin kökeni tartışma konusudur malum. Afrika’dan Yemen’e, zihni uyanık tuttuğu için bir Şazeli şeyhi tarafından getirildiği, geceleri zikir meclislerinde ve yapılan ibadetlerde müridleri zinde tutma ve uyutmama gayesini hedeflediği nakledilir. Ancak Şazeli tarikatının piri Ebü’l-Hasan Ali eş-Şâzelî, kahvenin kökenine ilişkin bir takım rivayetlerden dolayı, İstanbul kahvecilerinin de pîri olarak kabul edilmiştir. Eski İstanbul’da birçok kahvede, şu levha asılı bulunurdu: Her sabah besmeleyle açılır dükkânımız Hazret-i Şâzelî’dir pîrimiz üstâdımız
Afrika’dan Avrupa’ya Şazeliyye
20. yüzyılda Batı’da en çok ilgi gören tarikatlardan biridir. Rene Guenon (Abdülvâhid Yahya), Michel Valsan, Frithjof Schuon (İsa Nureddin), Martin Lings (Ebubekir Siraceddin), Titus Burckhardt, Ian Dallas (Abdülkadir es-Sufi), Gai Eaton gibi ihtida etmiş önemli aydınların Şazeliyye tarikatına intisap etmesi tarikatı Batılı çevrelerde bir ilgi odağı haline getirmiştir. Özellikle Martin Lings’in yazdığı kitaplar ülkemizde de ilgi görmüştür.
Boko Haram Örgütü ve Zengin Nijerya
Zengin Nijerya evet. Nijerya’nın altı petrol kaynıyor ve nitelikli olması bakımından iştah kabartıyor. Lakin ülkedeki zenginlikleri işletecek olan Müslüman mühendisler okullarını yıllar önce bıraktılar. Nedeni devlet okullarına haram diyen 1999’da faaliyete geçen “boko haram” örgütü. Örgüt önceleri sivil bir direnişken daha sonra silahlı eylemler gerçekleştirmeye başladı. Önceleri saldırılan insanlar sadece Hristiyanken, daha sonra Müslüman olanlara da saldırmaya başladı. Pek çok kız öğrenci kaçırıldı. Kendilerini uyaran din adamlarını da öldürdüler. Nijerya’nın iç savaş üretmeye müsait yapısı göz önüne alındığında bu örgütü kullanan birilerinin ortalığı karıştırarak hem islamofobi’yi tetiklemek, hem de para ve kaynak akışını hızlandırmak istediği ortada. Sosyal medya üzerinden oluşturulan islamofobi algısı sayesinde ülkeye pek çok ülkeden ekip ulaştı, bunların arasında İsrail de var.
Ayşegül Genç'ın Yazısı.