Kendisi için ve bu dünya için değil, ilkeleri için, ilkelerinin ülkü’lere dönüşmesi için, ülkü’lerinin ülke’sini bulması, dünyasını kurması için yaşayan bir gençlik. İnsanlığın sorunlarıyla hemderd olan, Müslümanların sorunlarıyla hemdost olan, ülkesinin sorunlarıyla hemhâl olan bir gençlik.

İlâhî Şiarlarla yoğrulan, Nebevî Şuurla donanan, Hakikat Ağacı’nı Beşerî Şiire durdurmak için Yola koyulan bir gençlik...

Rahmet Elçisi’nin yolunu yolu bilecek, başka bütün yolları elinin tersiyle iterek hakikatin izini sürecek bir gençlik...

***

Hz. Ebûbekir olacak, bütün varlığa, insanlığa kol kanat gerecek, “cehennemi öyle daralt ki Yarab, başka kimseyi almasın” diyecek yüce gönüllü bir gençlik...

Hz. Ömer olacak, zifirî karanlıkta kapkaranlık bir kayada haksızlığa uğrayan kara bir karıncanın hakkını arayacak bir gençlik...

Hz. Osman olacak, iki yanından nûr akacak, hayası insanlara insanlığını hatırlatacak numûne-i imtisal olacak bir gençlik...

Hz. Ali olacak, müşriklerin öldürmek için karar verdikleri Efendimiz’in yatağına girecek kadar Peygamber sevgisi sınır tanımayan bir gençlik...

***

Nâr’ın da, nûr’un da ateş olduğunu bilen, nûr’un aydınlığının bütün nâr’ları söndüreceği idrakiyle Hakk ateşinde yanan, pişen ve olgunlaşan bir gençlik..

Dünyanın ayartıcı nimetlerini elinin tersiyle iten, hayatını, hakikate gebe insanlığın “susuzluğu”nu giderecek “ırmakları” akıtmaya vakfeden bir gençlik...

***

Bu dünyaya var olmaya, konmaya değil, Hakk ateşinde yanmaya, kor olmaya geldiğinin şuuruyla nefes alıp veren bir gençlik...

***

Bir eline güneşi, bir eline dünyayı verseler, davasından, iddiasından ve hakikatten aslâ vazgeçmeyecek şuurda bir gençlik!

***

Varoluş alanını bu daracık dünyayla sınırlamayacak, gemisinde bütün insanlığa yer açacak, kucak açacak, ötelerin ötesine kanat çırpacak bir gençlik.

***

İnsanlığın sorunlarını mesele edinen, hakikatten süt emen, fikir, oluş ve varoluş çilesi çeken bir gençlik!

Kendisi için ve bu dünya için değil, ilkeleri için, ilkelerinin ülkü’lere dönüşmesi için, ülkü’lerinin ülke’sini bulması, dünyasını kurması için yaşayan bir gençlik.

İnsanlığın sorunlarıyla hemderd olan, Müslümanların sorunlarıyla hemdost olan, ülkesinin sorunlarıyla hemhâl olan bir gençlik.

***

Çağrı’sının Çağ’ını kurmasını, Hakikat Ağacı’nın gölgesinde herkesin serinlemesini, sükûn bulmasını sağlayacak, çağlaya çağlaya, Çağlayan olacak bir gençlik.

Çağ’ın ağ’larını ve bağ’larını aşarak, insanın önündeki bütün putları kırarak ümmîleşecek / arıncak, insanca, hakça, kardeşçe dünya kuracak bir gençlik...

EY GENÇ!

Ey Genç!

Ya hakikate teslim olacaksın! Ya da egonun, saplantılarının, hızın ve hazın seni teslim almasından u/yutmasından kurtulamayacaksın!

Yoz ve yozlaştırıcı medya’yla zihnini, sömürgeci eğitim sistemi’yle beynini, tüketim kültürüyle Ruhunu uyuşturuyorlar!

Ey Genç!

Zihnine, beynine ve ruhuna sahip çık!

Ey Genç!

Rahmet Peygamberinin ümmetisin sen! Ebû Zer ol! Hakikatten süt emen adaletinin hakikatli sesinden zâlimlerin nefesi kesilsin!

Ey Genç!

Ben’ini yen Kendi’ne gel! Kendine gelince Kendinden geçebilir, Rabbine yönelebilir, Putları yenebilir, Hakikatin izini sürebilirsin!

Ey Genç!

Sığ, ayartıcı, günübirlik yaşayan insan müsveddelerinin değil, çığır açan kişilerin izini sür! Çapı gör! Açını genişlet! Yayını ger!

Ey Genç!

Her dem diri, her dem diriltici çağ açan hakikat çınarısın sen! Hakikatten süt em ki, gölgen herkesi serinletsin, insanlığın susuzluğunu gidersin!

Ey Genç!

Peygamber çiçeğisin sen! Çıban otlarına yer verme bahçende! Gül bahçesine dönsün bahçen. Bülbüller şakısın, Hakikat şarkıları söylesin vecdle!

Ey Genç!

Hz. Nuh ol! Kurtarıcı gemin, Hakikatin bayrağını fırtınalı denizlerde dalgalandırsın! İnsanlığı Selâm Yurdunun limanına taşısın!

Ey Genç!

Hz. İbrahim ol! Teslimiyetin, putları yere sersin! Hakikat düşmanı şer güçlerin ateşini söndürsün! Yeryüzünü, sekînet yurduna dönüştürsün!

Ey Genç!

Büyük düşünmeyi çok gördüler sana!

Unutma: Büyük düşünemeyenler, her zaman küçülürler ve küçük düşürülürler!

Ey Genç!

Şunu hiçbir zaman unutma:

Hayallerin kadarsın. Hayallerin ne kadarsa, o kadarsın.

Hayallerin ne kadar darsa, ufkun da, dünyan da o kadar dardır.

Hayallerin, dünyan, ufkun ne kadar genişse, ne kadar çaplıysa o kadar varsın.


Yusuf Kaplan'ın Yazısı.