Gençlik heyecan demek, enerji demek, ideal demek iddia demek. Bu yüzden gençler yerlerinde duramıyor, yapılanları beğenmiyor, dünyayı kurtarma derdine düşüyorlar. Dert güzel de dermanı var mı? Dünya kurtulacak mı? Kim kurtaracak, nasıl kurtaracak? Her şeyin ötesinde dünyanın kurtarılması gerekiyor mu? Benim düşüncem dünya nasıl geldiyse öyle gidecek, biz kendimizi kurtaralım. Dünyanın her döneminde kötüler de oldu, kötülükler de. Savaşlar da oldu, göçler de. Açlıklar da oldu hastalıklar da. Bundan sonra da olacak. Çünkü bütün bunlar dünyayı dünya yapan değişmez gerçekler. Değişmezler bu imkansız ama azaltılabilirler bu mümkün. Dolayısıyla gençlik döneminin yüksek enerjisi ile dünyayı kurtarmaya kalkmak ve bu büyük yükün altında ezilip, hayal kırıklıklarıyla yaşlanmak da bir seçim, yaşamın her döneminde dünyadaki olumsuzlukları gücümüz yettiğince azaltmak da bir seçim. Bu konuyu hakikaten dert eden biri olarak gözlemim ikinci seçimi yapanların daha kalıcı izler bıraktıkları yolunda. Peki ne yapıyorlar ikinci seçimi yapanlar, nasıl azaltıyorlar dünyanın kötülük ağırlığını? Birçok şey yapıyorlardır ama ortak olarak yaptıklarını 5 maddede özetleyebiliriz diye düşünüyorum:

1- Herkes işini yapsın: Herkesin kendi işini iyi bildiği ve en güzel şekilde yaptığı bir dünya ne kadar güzel olurdu değil mi? Bu yüzden hiçbir şeye bakmadan, kimsenin işini yapmadığından şikayetlenmeden kendi işimize odaklanalım. İşimizi çok iyi öğrenelim ve severek, sevindirerek icra edelim.

2- Yenilik güzeldir: İşimizi en güzel şekilde bilip, yaparken işimizle ilgili küçük de olsa yeni bir fikir veya uygulama geliştirelim. Hem bizim hem başkalarının işini kolaylaştırsın bu fikir veya uygulama. Sonrasında bunu insanlara anlatalım, yayılmasına çalışalım. Mümkünse yazı veya video ile ilgili yerlerde yayınlayıp daha çok insanın istifade etmesine gayret edelim.

3- İltifat iyidir, eleştiri daha iyidir: Bulduğumuz fikir veya uygulama ile ilgili gelen her türlü eleştiriyi dinleyelim. Yıkıcı ve yararsız olanları kulak ardı edip işimize heyecanımızı hiç kaybetmeden devam edelim. Yapıcı ve yararlı olanlar için ise müteşekkir olup fikir veya uygulamamızı söz konusu eleştiri doğrultusunda geliştirelim.

4- Disiplin şart: Yeni fikir her zaman gelmez. Bir iş üzerine hem beden hem zihin olarak yoğunlaşmayı gerektirir. Dolayısıyla düzenli ve devamlı olarak hem bedenen hem zihnen fikir veya uygulama geliştirmek istediğimiz konuya odaklanalım.

5- Sabırsız otobüse binilmez: Sabır her yerde olduğu gibi burada da lazım hatta burada daha da fazla lazım. Bu nedenle dünyayı güzelleştirmek için işimize yoğunlaşıp yeni bir fikir ve uygulama bulmamız, bu fikir veya uygulamanın üzerinde disiplinle hem zihnen hem bedenen çalışıp mümkün olduğu kadar çok insanın istifade etmesi için insanlara yayınlar vasıtasıyla ulaştırmamız, bu fikir veya uygulama ile ilgili bize dönen yapıcı ve yararlı eleştirileri göz önünde bulundurarak onu geliştirmemiz nereden baksanız en iyi ihtimalle yirmi sene sürebilir. Daha kısa sürerse oldukça kısa zamanda istediğiniz noktaya ulaşmışsınız demektir. Dolayısıyla sabır olmadan olmaz. Sonucu hemen bekleyip çabuk ümitsizliğe, hayal kırıklığına kapılmak yok. Sabırla, adım adım gidip ilmek ilmek dokumamız lazım hayallerimizin örgüsünü.

Bu sürecin sonunda dünyayı kurtaramayacağız ama kalıcı bir iz bırakarak kendimizi kurtarabiliriz.


Mehmet Dinç'ın Yazısı.