Facebook Durumum: Garip Hissediyor
Mine Taşdemir
Garibiz… Hem de çok garibiz…
Facebook denilen internet sitesinde yer almayan tuhaflık kaldı mı, merak ediyorum. İnsanların arkadaşlarıyla, tanıdıklarıyla iletişime geçebilmesi gibi basit bir amaçla kurulan bu sitenin dili olsa da konuşsa keşke…
Ayşe teyzenin geçen haftaki, pazar sebze-meyve fiyatlarıyla bu haftaki sebze meyve fiyatlarının mukayesesini yaptığı cümle, Facebook’ta yer alan en mantıklı paylaşımlardan desem, demek istediğim anlaşılır galiba.
Gezdiği gördüğü neresi varsa canlı haber muhabiri edasıyla fotoğraflarla an be an paylaşımda bulunanlar yakında, oturma odasından salona, salondan mutfağa geçtim ahan da size fotoğrafı deyip kanepe resmi paylaşıp, üzerine de “@evim’de” yazarsa şaşırmayız!
Facebook’un “Ne düşünüyorsun?” sorusunu büyük bir ciddiyetle cevaplayanlara da ne desek, nasıl desek? Yeğeniyle oyun oynuyor, kitap okuyor, alışveriş yapıyor, yüzüyor… derken korkarım, yakında “tırnak kesiyor”, “ayakkabısını giyiyor”, “paltosunu ilikliyor”, “gözüne kirpik kaçtı, onu çıkarmaya çalışıyor” gibi durumlar da okuyacağız…
Yediği içtiği ne varsa paylaşanlar… Onlara ne desek kâr etmeyeceği için fazla söze gerek yok! Alan var alamayan var, canı çekip yiyemeyen var, göz hakkıdır vs onlar için gereksiz endişeler. Günümüzde en şık restoranlarda yemek yiyemeyecek kimse yok! Herkesin maddi durumu, falan yerde kapuçino içmeye, falan yerde de bilmem ne yemeğe müsait!
Bir arkadaşın dediği gibi, dışarıda şu mekânda, bu mekânda yiyip içenlerin, yedikleri içtiklerinin fotoğraflarını paylaşmasını anladık da, evinde menemen yiyen Ali Amca neden menemen tavasının resmini paylaşır ki? Moda diye mi? Yoksa refah seviyesi yüksek olduğu halde menemen yemeyi tercih ettiği için mi? Bu sorunun cevabı herkesçe mâlum…
Ah duygular… Ah duygular…
Facebook’taki garipliklerin en zirvesi ve bana göre en komiği duygu bildirimleri…
X kişisi mutlu hissediyor, yorgun hissediyor, hasta hissediyor, çılgın hissediyor, hayal kırıklığına uğramış hissediyor, acıkmış hissediyor… Kadının çocuğu hastanede, zavallı çocuğun ayağı alçıda, eli yüzü sargı içinde… Kadın, oğluyla beraber öz çekim yapıp resim paylaşıyor, üzerine de yazmış “üzgün hissediyor”… Zavallı anne, üzüntüsünden kendini öz çekime vermiş olmalı ki hastanede bile en az 20 fotoğraf paylaşmış!
Başka bir paylaşım örneği, kızın annesi yoğun bakımda. Kızın Facebook’ta yaptığı paylaşım; annesinin sedyede kolunda serum vs. bir fotoğrafı… Üzerinde şu yazıyor, “moralsiz hissediyor”… Ve tabi altında bir sürü yorum ve beğeni!
Annesi yoğun bakımda olan kız, eline bir Kur’an alıp okumak yerine, Facebook’ta moralsiz hissettiğini yazıp gelen bildirimlere cevap yetiştiriyor… Garip, çok garip…
Hasta, trafik kazası, yangın gibi görüntülerin altındaki beğeni ne anlama geliyor onu hiç anlamış değilim. Anlayan beri gelsin.
İnsanlar herhalde “Bu acı manzarayı beğendim ama bu beğenim Allah şifa versin -yahut da- Rabbim daha beterinden korusun manalarına geliyor” diyor tek butona basarak…
Telefon edip “geçmiş olsun” demek çok zor olmasa gerek. Hem karşı taraf, böylece kendini daha özel hisseder. Tabi, amaç karşı tarafın gönlünü okşamak değil de başka bir şeyse onlar hastaların, yaralıların fotoğraflarını beğenmeye devam etsinler!
Bir de öz çekim var… Önceden birçoğumuzun –biz kızların başörtümüz düzgün mü diye ayna niyetiyle kullandığımız- telefonların ön kamerasıyla çektiği tuhaf görüntülerin yeni adı: Öz çekim…
Bu az önceki garipliklere nazaran daha normal karşılanabilir ama ne olur öz çekim işini abartmayalım. Mesela vefat eden yakınlarımızın tabutlarının önünde geçip “Dedemle, ninemle son selfiem” vs. deyip fotoğraf çekinmeyelim, hadi çekindik sosyal medyada yaymayalım. Bari bu kadarını yapmayalım!
Buna benzer daha ne gariplikler, ne gariplikler…
Günün birinde kendi ecdadımızın yolundan gider de kendi geleneğimizi, kendi kültürümüzü devam ettirmeye başlarsak, acaba Batı, Facebook duvarına “İslâm medeniyeti ve kültürü şahlandı” yazıp, üzerine de “Hüsrana uğramış” yüz ifadesi koyar mı merak ediyorum…
GENÇ'ın Yazısı.