Kudüs’ten bir misafirimiz var. Türkiye’den Kudüs’e yolunuz düşmüşse Aksa’da Kudüs hakkında bir şeyler anlatırken göreceğiniz, Kudüs deyince akla gelen belki de ilk insanlardan biri Musa Hijazi ile Kudüs hakkında konuştuk.

Öncelikle kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

1961 Kudüs doğumluyum. İTÜ’de Çevre Mühendisliği bölümü okudum. Şimdi Kudüs’te Mescid-i Aksa’yı çeviren Filistinlilerin evlerinin restorasyonu üzerine çalışıyorum.

Siz Kudüs dendiğinde aklımıza ilk gelen isimlerden birisiniz Musa ağabey. Kudüs biz Müslümanlar için neden önemli?

İlk olarak burası Müslümanların ilk kıblesidir. Müslümanların üçüncü kutsal mescidinin bulunduğu şehirdir Kudüs. Hz. Peygamber’in İsra ve Miraç’a çıktığı şehirdir. Müslümanlara namaz emri burada verilmiştir. Tarih boyunca kim Kudüs’ü yönettiyse dünyayı yönetmiştir. İsra Sûresi’nde Kudüs’ün bereketli topraklar olduğu yazmaktadır. Kısacası Kudüs Hz. Peygamber’in vasiyeti, Hz. Ömer’in fethettiği, Selahaddin Eyyubi’nin haçlılardan kurtardığı, Sultan Abdulhamid’in canını verdiği şehirdir. İşte bütün bunlardan ötürü biz Müslümanlar için çok önemlidir.

İsrail tarafından işgal altında bulunan Mescid-i Aksa ve Kudüs şehrinin muhafazası için biz Müslümanlar neler yapabiliriz?

Öncelikle kendi elimizle yapacağımız bütün çalışmalar, siyasi, askeri, maddi, iktisadi eylemler Kudüs’ün muhafazası için çok önemlidir. Hatta dünya çapında düzenlenen eylemler, yürüyüşler, mitingler bile dünya kamuoyunun dikkatini çekmesi açısından çok önemlidir.

Kudüs’e gelen Müslümanlar İsrail için tehdit olarak görülüyor. Tel Aviv Havalimanı’na indiğimiz andan itibaren bunu net olarak hissedebiliyoruz. Müslümanların İsrail açısından nasıl bir etkisi var sizce?

Kudüs için yapılacak en güzel işlerden birisi, belki de en önemlisi Müslümanların Kudüs’ü ziyarete gelmesi… Fakat geldikten sonra ödevimi yaptım denmemeli hiçbir zaman. Ziyaretin hedefi turistik bir gezi olmamalı. Buraya Filistin’deki zulmü görmek ve bu zulmü kaldırmak için, bu yolda çalışmak için gelmek gerekir. Bu ziyaretler vesilesiyle İsrail işgalcilerine “Biz Aksa’nın sahibiyiz” mesajını vermek lazım.

Peki Türkiye’de okumuş biri olarak Türkiye’nin Kudüs’teki yeri konusunda ne düşünüyorsunuz?

Biz Kudüslüler Türkiye’yi Müslümanların son kalesi, son sancağı olarak görüyoruz. Türkiye’ye büyük ağabey gözüyle bakıyoruz. Mescid-i Aksa’da, Kudüs’teki diğer mescidlerde, okullarda, evlerde, tekkelerde kısacası her yerde Osmanlı’nın kokusu var hâlâ, dedelerinizin izleri var. Kudüs sancağı sizin elinizdeydi ve sizin elinizle Kudüs’e geri dönecektir bundan şüphe duymuyoruz. Biz Türkiye’nin bu ümmete hayır ellerini uzattığını görüyoruz hep. Suriye’de, Irak’ta, Somali’de, Bosna’da ve bütün İslâm aleminde samimiyetle çalışıyorsunuz. Osmanlı gazilerinin torunları gibi çalışıyorsunuz. İslâm dünyasında mazlumları en çok destekleyen sizsiniz. Kudüs’te okullar kuran, hastaneler yaptıran, tüccarlara yardım eden yine sizsiniz.

Bu söylediklerinizden sonra omuzlamak istediğimiz Kudüs’ümüzün yükü daha da ağır basıyor bizde artık Musa ağabey. Türkiye olarak Kudüs için ne yapabiliriz?

Müminlerin annelerinden Hz. Meymune Peygamberimiz’e “Ya Rasûlallah bize Beyt’ül Makdis hakkında bilgi ver” der. Hz. Peygamber buyurur ki “Mescid-i Aksa’ya gidin, namaz kılın. Çünkü orada bir rekat, beş yüz rekata eşittir.” “Eğer gidemezsek ne yapalım?” diye soranlara cevap olarak “Eğer gidemezseniz kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı gönderin” buyurdu. Hz. Peygamber’in bu hitabı Aksa’nın aydınlatılmasını sağlamak için buyrulmuş. Aydınlığın olduğu yerde insan vardır. İnsanın olduğu yerde bereket vardır, hareket vardır, koruma vardır. Bizim yaşadığımız bu asırda zeytinyağı demek, Mescid-i Aksa’yı korumak için elimizden geldiğince yardımda bulunmak demektir.

Allah bütün İslâm ümmetine Kudüs’ün özgürlüğüne kavuştuğunu göstersin ve bizi de buna vesile kılsın Musa ağabey. Sizlerden de razı olsun.

Amin, Allah sizden de razı olsun.


Hatice Sarı Tan'ın Yazısı.