Yerin Yoksa Göğün Var
Bilal Yavuz
Az tefekkür ediyoruz, dünya bu yüzden çok düşüncesiz…
Biz, aynadan teraziler gibi akmadıkça, kâfi diyenler gerçeğiyle yüzleşemeyecektir!
Sesini Rasulullah’ın (s.a.v.) sesinin üzerine çıkaranlar, şu gök kubbe altında kof bir sâdâ bırakmaya devam edecektir.
İns nasıl âlemin özüyse, insanın özü de âlemdeki nizamdır.
Nizam sayfasında bildirim al butonuna tıklamanın zamanı gelmedi mi?
Tefekkürsüz tecessüs paslanıştır. Tefekkürle cilalanmamışsa vicdanımız, ona nasıl güveneceğiz? Helak olmuş beldelerden geçen bir seyyah gibi ortak vicdanı felç milletlerden ibret almayacak mıyız?
Şahsi perspektifime göre, geçen asrın en büyük hatası köyden kente göç idi.
İbn-ül vakt olarak şükretmemiz için o kadar çok neden var ki!
Bir şerden sonunda hayır çıkıyor. Doğru vakıflar sayesinde toplandık, toparlanıyoruz.
Köyde yaşasaydık daha nezih kalabilirdik belki. Ancak saflar bugünkü kadar sıkılaşmayabilirdi. Lakin bir husus var ki üstümüzde ters tepti.
Şehir, kalabalık bizi bazen sanki yerimiz yokmuş gibi göklere iteceğine, sanal bir serap ortamı kurarak, zihnimizi daha bir miskinleştirdi.
Yakında her işini internette görüp evlerine gömülecek türlere şahit olacağız.
Evet, dünyayı kurtaramayız ama dünyaları kurtarabiliriz.
Evet, kenetlendik ve vakıflar bünyemizi bir yere kadar cilalıyor.
Ardından bilinçli ya da bilinçsiz şüpheli alışkanlıklara geri dönüyoruz.
Böylece sürekli sil baştan, günü kurtarmaya dayanan bir çark meydana geliyor.
Sadece evlâdımızı düşüneceksek, `evlat` ile imtihan olgusunu bir kez daha irdelemeliyiz.
Bir türlü istikrara kavuşamama sebebimiz zannımca bu. İttihad-ı İslam bu gidişle gelemez.
Bize konfordan uzak çilehanelerde yepyeni bir metot lazım!
Gezilerimiz dahi Kafkas dağlarındaki mücahitler gibi çetin geçmeli...
Kamplarda evlerde toplandığımız gibi toplanmalıyız.
Fütursuz fikirler, strateji ve ilhamlar; alıcıları zirvelerde beklemektedir.
GENÇ'ın Yazısı.