Ukrayna krizinden bu yana Batı dünyası ile Rusya arasında soğuk savaş derinleşiyor. Batı, Rusya’ya diz çökertebilmek için ekonomik kartlarını devreye sokmuş durumda. Rusya lideri ise enerji kartını kullanıyor.

Batı, ekonomik yaptırımların yanı sıra petrol fiyatlarını aşağıya çekerek büyük oranda enerji gelirleriyle dönüşen Rusya ekonomisine darbe vurmaya çalışıyor. Rusya lideri Putin ise Batı’nın bu ekonomik kuşatmasını Türkiye ile aşma gayretinde. Bir taraftan Türkiye ile olan ticari ilişkilerini geliştirirken diğer taraftan Türkiye’nin önünü açan, enerji transferi noktasında kilit ülke konumuna getiren stratejik adımlar atıyor. Avrupa’ya enerji taşıyan doğalgaz vanalarını Türkiye’ye teslim ediyor. Batı’nın yaptırımlarına Türkiye’yi dahil etmek için baskı yapan Avrupa’ya karşı direnen Cumhurbaşkanı Erdoğan için Rus lider “sağlam adam” ifadesini kullanıyor.

İşte bu tablo Avrupa başta olmak üzere Batı’yı memnun etmiyor. Her iki lider de bu yüzden Batı medyasının ve siyasilerinin hedefindeler. Demokratik olmadıkları, otoriterleştikleri yönünde yoğun bir karalama kampanyası yürütüyorlar.

Demokrasi, insan hakları, özgürlük filan aslında hiç umurlarında değil. Çünkü kendi değerlerine ihanet eden, hiçbir tutarlığı kalmamış iki yüzlülüğünü her fırsatta ortaya koyan bir Batı dünyası var karşımızda. Mısır’daki darbeye darbe diyememiş, bir günde binlerce gösterici katletmiş bir darbecinin arkasında duran, dünyanın dört bir tarafında kurdukları işkence merkezleriyle IŞİD terör örgütünün vahşetini dahi gölgede bırakan caniliklere imza atan istihbarat örgütlerine sahip Batı’nın insan haklarından dem vurması çok komik…

Kendi değerlerine ihanet eden, hiçbir tutarlılığı kalmamış, iki yüzlü Batı’nın, Erdoğan ve Putin’i ötekileştirirken dertleri ne insan hakları, ne basın özgürlüğü ne de içerideki vesayetçi odakların bağırıp çağırmaları, ne de paralel yapının şikayetleri umurlarında. Dertleri tamamen duygusal. Sıkıntıları tamamen stratejik çıkarlarına halel gelmesi…


Beytullah Demircioğlu'ın Yazısı.