Kendi adına konuşmaya hevesli gençlerdik. Bir gün bir rüya gördük. “Sırrını, diye fısıldadı birisi, kendini unuttuğunda hatırlayacaksın.” Unutkanlıkla hatır nasıl olur diye şaşırdık önce. Hem gözlerimiz açık ve uyanık da değil miydik? Bu nasıl rüyaydı, anlamadık. Birbirimize bakıp “nedir bizden murad” diye sorgularken, birimizin ağzından o ilk kelime çıkıverdi işte: GENÇ. Evet, biz GENÇ’tik ve gençler içindik. İşte o an, kim olduğumuzu hatırladığımız o an, kendimizi unuttuk ve yola düştük. Yol uz ve uzundu. Ama ne gam. Değil mi ki yolda birbirimizi görmüştük, değil mi ki el ele, gönül gönüle tutuşmuştuk, biz kendimiz yol olmuştuk. Birbirimizin gözlerinde ışıdık. Yolumuz, birbirimizden akseden pırıltılarla belirginleşti. Hem yol, hem yolcuyduk. Yürüdükçe içimize yürüdüğümüzü gördük. Aslında başka yere değil, kalbimizin karasına doğru yürüdük. Biz kendimizi unuttukça birbirimizle ısındığımız, ışıdığımız o uz yol açıldı, belirginleşti, genişledi ve biz yine yürüdük. Elimizde dergimiz, içimizde derdimiz, yanımızda dengimiz, hep sesimize, sözümüze ve özümüze aşinalar aradık. Kendimizi unuttuk, böylece sırrımızla birlikte faş olduk. Bizi 100. sayımıza kadar bu duyguyla getiren Rabbimize hamd ediyoruz. Şükür ki hep dert dert diyerek öne düştük, ön olduk, önde olduk, öncü olduk. Şükür ki ÖNCÜYÜZ.

Altınoluk Dergisi’nin ücretsiz eki olan Söz Ola Dergisi, Mayıs-Haziran-Temmuz 2006 tarihli son sayısında, kapağındaki şu müjdeyle okuyucularına veda etmişti: “Bir Gençlik Dergisi Doğuyor: Özü Genç, Sözü Genç ve Adı... GENÇ”

Bu müjdenin ardından hummalı bir çalışma yapılmış, GENÇ’in ilk sayısı bereketli istişareler, üstün gayretler ve gönülden dualar eşliğinde hazırlanmaya başlanmıştı. Anketler düzenlenmiş, test yayınları yapılmıştı. Nihayet, Ekim 2006’da GENÇ’in ilk sayısı büyük bir ilgi ve merak eşliğinde, dergiciliğe “taze bir bahar” havası katarak okuyucularla buluşmuştu...

Sonrası mâlumunuz...

Binlerce yazı, yüzlerce röportaj, özel dosyalar, büyük emeklerle hazırlanan köşeler... Posterler, birbirinden güzel ekler, hediye kitaplar... GENÇ’le kalemi ve kelamı kuşanan yazarlar... Aylık nabzı tutan Yayın Kurulu ekibi... Yazı İşleri’nin şen şatır havası... Okur yazar buluşmaları, Anadolu seyahatleri, Genç Gönüllüler’in doğuşu, dört bir yandaki şölenler... Dert dolu, aşk dolu, fikir ve sevda dolu 99 sayı, 99 ay...

Neyin derdi, neyin aşkı, neyin sevdası peki? Hemen söyleyeyim: Editörümüz Mehmet Lütfi Arslan’ın ilk sayımızda yer alan “Yola Koyulduk” başlıklı unutulmaz yazısı, GENÇ’in 100 sayısına da ışık tutmuş, yol göstermiş, “niyet önderliği” yapmış eşsiz satırlar barındırıyor içinde. GENÇ’in nereye gittiğini, nasıl bir yayın anlayışına sahip olduğunu, hangi niyetler ve amaçlarla yayın hayatına başladığını gösteren şaşmaz bir pusula niteliğindedir bu satırlar. Aynı zamanda “derdimizin ne olduğunun” en güzel bestesidir... GENÇ’i önce yüreğinde doğuran fikir “babasının”, gelecek tüm sayılar adına derginin kulağına okuduğu ilk ezandır adeta...

Şimdi sizlerle yaklaşık sekiz buçuk sene önce kaleme alınan o satırları paylaşacağım ve geride kalan 99 sayımızı bir de o satırların penceresinden değerlendirmenizi rica edeceğim. Dikkatle okuyun ve yaşananların en az yazılanlar kadar güzel olup olmadığına dair kendinizce bir hükme varın. Buyrun:


“İlk sayımızı takdim etmenin sevinci içerisinde hepinize candan bir merhaba... Adımız GENÇ. Aylık olarak çıkacağız. Genç olan herkese ulaşmak istiyoruz. Ama bizim gençten anladığımız biyolojik tasnifin biraz ötesinde. Biz genç dendiğinde, yüreğindeki gücün farkında olan, yüreği genç olanı anlıyoruz. Ümidini kaybetmemiş, gözlerindeki ışıltıyı hep korumuş, biraz muzip, biraz öfkeli, biraz muhalif, biraz ele avuca sığmaz, ama hep heyecanlı, hep dertli, yüreği kocaman, göğsünün orta yerinde atom reaktöründen daha muazzam bir güç taşıdığının farkında ve dahası bunun derdine düşmüş olan herkes genç ve bizden... Bizden ve bizim de kendisinden olduğumuz...

Biz kimiz? Kendi adına konuşmaya hevesli gençleriz. İnsanların konuştukça birbirlerinden uzaklaştıkları bir zamanda söz söylemenin de, sözün sorumluluğunu yüklenmenin de zor olduğunun farkındayız. Ama serde gençlik var ya, bu işe bir kere girmişiz. Girip de “Gençlik, gençlerin problemleri ve hedefleri, boşluktaki gençlik, vah gençliğim” gibi gerçekten hepimizi sıkacak, dile pelesenk, gönle sıklet veren konular işleyecek değiliz. Ama tam da bu sözlerle işaret edilmek istenen sıkıntıları da atlamayacağız. Yapmak istediğimiz, gündeme, konuşulana ve hayata dair bir genç duruş ortaya koyabilmek. Gençler adına deyip de onların uzağından yapılan konuşmalara iltifat etmeyeceğiz. Herkes kendi adına konuşmalı. Biz de kendi adımıza konuşacağız. Ne konuşacağız peki? Bizim, gönlümüzü sürekli genç tutmak, daha da önemlisi ebedi gençliğe ulaşmak gibi bir derdimiz var. Varsa farkımız bu. Bir de şu olabilir: Biz bu derdi seviyoruz. Derdimize “dertdaşlar” arıyor, bir “dert kardeşliği” oluşturmak istiyoruz.

Sınırların genişlediği ama gönüllerin daraldığı bir zamanda yaşıyoruz. Bu zamanda derde talip olanı bulmak kolay değil şüphesiz. Herkesin kısa yoldan rahatlığı ve konforu istediği bir devirde adımızın gündüz vakti elinde fener, “adam arıyorum” diye dolaşan Sinoplu Diyojen`le birlikte anılması işten bile değil. Ama “herkes” olmaya değil, “kendisi” olmaya talip olanlar için ne gam! Yaratılışındaki muradı arayan, bu muradın izini gece gündüz, dere tepe demeden sürebilecek; gönlünü, onun sahibine takdim için sefere çıkarken “Nereye” diye sormayı bile yakışıksız görenler için bu da bir dert mi sanki?

Dert ne biliyor musunuz?

Ebedî gençliği bulabilmek.

Sürekli genç kalabilmek.

İçimizden sürekli köpürüp gelecek bir fedakârlık ve hasbiliğe sahip olabilmek...

Diğerleri için yaşayabilme ufkunda hiç batmadan sürekli ışıyabilmek...

GENÇ, bu derdin izini sürecek.

Var mısınız beraber yürümeye.

Hadi öyleyse, çünkü biz yola koyulduk bile...

Allah`a emanet olun.”


GENÇ ailesi, ilk günkü “derdiyle” yürümeye, “ebedî gençlik” hedefiyle yol almaya devam ediyor... Geride bıraktığımız dert dolu, yol içinde yol bulan ve “öncü” olan 100 sayımız, şu gökkubbe altında hayrın, iyinin, güzelin cazibesini artırmak için mücadele etti. Allah nasip ederse, bundan sonra da derdimiz katlanarak büyüyecek, gayretimiz hiç dinmeyecek...

"GENÇ Dergi"miz...

Osman Nûri Topbaş Hocaefendi

Bir millette gençler güçlerini hayır, mâneviyat ve fazilet yolunda sarf ediyorlarsa, o millette istikbal vardır. Aksine gençler, güç ve kuvvetlerini nefsaniyete yani kaba kuvvete esir ve râm ediyorlarsa, âkıbet hezimettir.

Nitekim tarihteki savaşlara baktığımız zaman da şu gerçeği görüyoruz ki; bir harpte, îman heyecanı varsa ve hakîkî şehîdler veriliyorsa zafer müyesser oluyor. Yok eğer korkaklar ve âdeta moloz yığınları ölüyorsa, o harp yerinde insan enkâzından başka bir şey kalmıyor.

Bu şuur ve idrâk ile yola çıkan “Genç Dergi”miz, îman heyecanıyla dolu, fazilette merhale kat etmiş bir gençliğin inşâsı için gayret sarf ediyor. Bu gayretlerinin, vatanımız, milletimiz ve bütün İslâm dünyası için rahmet ve bereket vesilesi olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ediyoruz.


Peygamber Derdiyle…

Abdullah Sert

Altınoluk Dergisi’nin içinde yetişen genç bir kuşak kendilerine ‘gençleri dert’ ederek yola çıktılar ve her biri gençliğin önüne yeni ufuklar koyan kapak konularıyla 100. sayıya ulaştılar. Ele aldıkları kapak konuları ve bunu besleyen sosyal faaliyetleriyle yeni bir gençlik hareketine öncülük ettiler. Heyecanlarını hiç kaybetmeden çaresiz gönüllere ışık oldular, yol gösterdiler, derya gönüllerle buluşturdular. Öncelikle kendilerini tebrik ediyorum...

Bütün Peygamberlerin hayatlarına baktığımızda hepsinin, ‘genç insan’ derdiyle dertlendiklerini görürüz. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) de hayatına baktığımızda, dizinin dibinde, namazın ilk safında, en şiddetli savaş meydanında, en zorlu tebliğ seferinde hemen gençleri görürüz. Bu mânâda Genç Dergimiz çok doğru bir noktadan hareket ederek gelecek nesillerin hayatında izler bırakacak tohumları münbit gönüllere serpti, suladı ve farklı coğrafyalarda yeşermesini sevinçle seyrediyor. Ancak daha milyonlarca hasta, garip ve kimsesiz gönül de onları bekliyor…

Son alarak bir cümleyle Genç Dergimizi şöyle tarif etmem yanlış olmaz herhalde:

Gençlerin ve ebedî gençlik derdi olanların kaleminden, gençlerin dilini yakalayan, her insana ‘hizmet gençliği’ aşılayan, ufku her iki alemi de kuşatan, susamış gönüller için tatlı ve şifalı bir pınar...


Duruşları Sağlam GENÇleri Selamlıyorum

Saadettin Acar

Yıllar önce -henüz genç sayıldığım dönemlerde- okuduğum bir kitapta şöyle bir tespitle karşılaşmıştım: Genç hassas bir göstergedir. İçinde yaşadığı toplumun sıkıntılarını üzerinde aksettirir. Eğer gençlerde bir sorun varsa bunun temeline yani içinde bulunduğu ortama bakmalı. Bunun gibi bir şeyler yazıyordu kitapta. Sonra da bir araba örneği veriliyordu: Araba ne kadar sağlam ve bakımlı olursa olsun, üzerinde yol aldığı zemin bozuksa sallanır, garip sesler çıkarır, hızlanamaz. Bu durumda arabaya değil yola bakım yapmak, onu tesviye etmek gerekir. Evet, mealen aktardığım bu cümleleri yıllar önce okumuştum ama vermek istediği mesajı hiç unutmadım desem yeridir. Bundan dolayı da gençliğin sorunlarının tartışıldığı her platformda aklıma gelir bu tespitler. Toplum yozlaşmış ve bozulmuşsa, yoldan çıkmışsa bunun vebalini gençlerin sırtına yüklemek hep kolaycılık gibi gelir bana. Toplumların yaşadığı buhrandan tüm gruplar kendince pay alır. Yalnızca gençler, diğer gruplara göre bundan daha fazla etkilenir. Hepsi bu. Meselenin özeti: Sorun gençlerde değil. Onlar sorunu kolayca aksettirir sadece. Bu cümleleri, Genç dergimizin 100. sayısına ulaşması vesilesiyle kaleme alınan bir metinde neden yazdım? İlk günden beri takip ettiğim Genç dergisinin bu temel meselenin farkında olduğunu biliyorum çünkü. Adı GENÇ olsa da, mesajlarını toplumun tüm birey ve gruplarına verdiğini, gençliği içinde bulunduğu toplumla birlikte değerlendirdiğini ve çözümü de daha derinlerde aradığını görüyorum. GENÇ dergimize, bu istikamet ve hassasiyetle daha nice 100. sayılar diliyorum. GENÇ dergisini yayına hazırlayan, duruşları sağlam, zihinleri berrak, alınları secdeli ve dilleri zikirli genç kardeşlerime muvaffakiyet diliyorum. Bu çabalarının ruz-i mahşerde karşılarına amel-i salih olarak çıkmasını Mevlamızdan niyaz ediyorum.


İzleniyoruz!

Nureddin Yıldız

Rabbimiz buyurdu ki: ‘Çalışın. Çalıştığınızı Allah görecektir. Resulü görecektir. Müminler de görecektir.’ (Tevbe, 105)

Dergimiz, çalışmalarımız, himmetimiz böyle bir görücüye çıkmış işlerimizdir. İzleniyoruz. Özlenmeliyiz de.

Rabbim kabul buyursun yaptıklarımızı.


Rabbim Emeklerinizi Bereketlendirsin

Tülay Gökçimen / Yönetmen

Bireyselleşme ve dünyevileşmenin yaygınlaştığı bir dünyada gençlere, dünyaya ve insanlığa karşı olan sorumluluklarını hatırlatan, onları İslami değerlerle kuşatan ve Kur’an’ın aydınlığında bir neslin inşası için önemli bir misyonu yüklenen derginizin 100. sayısını kutluyorum.

Rabbimden emeklerinizi bereketlendirmesini ve bu kıymetli derginizin daha nice sayılara ulaşmasını diliyorum.

Sevgi, dua ve muhabbetle.


Mus’ab Ol, Muaz ol, Ali Ol, Hasan, Hüseyin Ol…

Ahmet Taşgetiren

Hep genç kalasın inşallah. Yaşın kaç olursa olsun yüreğin genç kalsın. Çağın beklediği İslam çağrısı adına önemli, çok önemli bir boşluğu doldurdun. Bir okul oldun.

Nice 100’lere doğru yürü; ülkemizde ve dünyada genç ellerle, genç gönüllerle buluşa buluşa yürü. Resulullah Efendimiz’e (sav) ilk gönül veren gençlerle kalbi bileşimler sağlaya sağlaya yürü. Mus’ab ol, Muaz ol, Ali ol, Hasan, Hüseyin ol…

Sen ol ki zaman olsun, çağ olsun! GENÇ’i selamlıyorum…


GENÇ’in Dinamizmi Var

Prof. Dr. Bedri Gencer

Mâlum, dergiler Cemil Meriç’in deyimiyle hür tefekkürün kaleleri. Âcizane bizim gibi ilim ve fikir adamlarının düşünme ve düşüncelerini ifade ve neşr etme kabiliyeti dergilerle gelişir. Özellikle gençliğin sanal medyanın esiri olduğu günümüzde dergilerin bu yetiştirici işlevi daha da hayatiyet kazanmış durumda. Böyle olumsuz bir ortamda Genç dergisinin 100. sayısına ulaşmasını çok önemli ve anlamlı buluyorum.

Genç dergisini, gençliğin magazinsellik ve bayalığa düşmeden dinamizmini gösteren bir dergi olarak görüyor ve başarılar diliyorum.


Bir Dergiden Fazlası

Cemile Bayraktar

GENÇ yalnızca bir dergi değil, içeriğinin reel hayatta pratiği olan bir yayın. GENÇ’i okuyup sonra bu hareket etrafında toplanan insanları tanıyınca bunu anlıyorsunuz.

Teoriği kadar pratiği de olan bu sahici yayın ve harekette emeği olan herkes tebriği hak ediyor.

Saygılarımla.


Modern Malkoçoğlu Heyecanı

Mehmet Emin Okur

Genç Dergimizin 100. sayısı için birkaç satır yaz denince 10 seneye yaklaşan bir gençlik dergisinin ortaya çıkış serüveni gözümün önünde aktı. Niyetler, istişareler, adının kulağına okunması, yetmez diye yirmi bin basılan ilk sayı, yenilikçi gelenekçi tartışmalarıyla geçen yayın kurulları, esas işin yükünü ve kahrını çeken fedakârlık abidesi sahibul dert Lütfi kardeşimizin; gayreti, istikrarlı dik duruşu, hiç inmeyen enerjisi ve maharetli parmağı, isimsiz kahramanlardan oluşmuş mutfak ekibi, defalarca arşınlanan Anadolu yolları, ilk hatırıma gelenler. Başta mevcut metotlarla zor ulaşılan yerlere, bize en uzak ortamlara, muhtaç olduğu; sesi, nefesi ve rengi taşıma niyetiyle yola çıkan dergimiz; her ne kadar çoğunlukla mahalle mescidimizde kamet getirme vazifesini ifa etse de (ki bu da çok önemlidir) beklenen modern Malkoçoğlu olma heyecanını da içinde taşımaktadır. Görelim Mevla neyler. Dünden bugüne tüm emeği geçenlere müteşekkiriz.


GENÇ Dergisi Değişen Dili Yakalamasını Bildi

Said Yavuz Çağ

değişti. Anlayışlar, bakışlar... Bu büyük değişimden en çok gençler nasibini aldı. Köklerle bağlar oldukça zayıfladı. Gençlere atalarının anlayamayacağı yeni kelimeler verildi. Bu hengamede GENÇ Dergisi o değişen dili yakalamasını bildi. O dilin gönle giden yollarını keşfetti. Eskiyle yeni arasında köprü olmasını bildi. Bu sene GENÇ ekibinden sekiz arkadaşla birlikte Gana’daydım. Usame vardı, Ahmet, Ömer... Onlardan biriyle köylerden birinde bir mescitte Cuma namazı kılmıştık. Her şeyi fotoğraflıyordu. Namaz çıkışı yanıma geldi. “Abi” dedi “öyle bir manzara yakaladım ki... Mescidin kapısının dışında evinden getirdiği seccadeye oturmuş bir Afrikalı çocuk gördüm. Öyle masum, öyle samimi oturuyordu. Bana baktı. O bakışta müthiş bir içtenlik vardı. Uzaklık ve yakınlık. O güzel anı fotoğraflamak istemedim. Deklanşöre basamadım. Sonsuza dek o masumiyet sürsün istedim.” GENÇ Ekibi edeple bakan, edeple gören gencin elinden tutuyor, çağa çıkarıyor. Aşkolsun.


Kalemle Çalınan Maya Tutmuştur

Ali Ayçil

Dergicilik yapanlar bir derginin 100. sayıya ulaşmasının önemini bilirler. Bu her şeyden önce kalemle çaldığı mayanın muhatapları nezdinde tuttuğunu gösterir; okuyanının, yazanının, imkanlarını seferber edenin ümitlerini koruduğunu gösterir; uzun bir yola çıktığının ve yolculuğun meşakkatlerinden yılmadığını gösterir; ‘Genç Dergisi’ bağlamında söyleyecek olursam, adındaki hevesi devam ettirdiğini de gösterir.

Nice sayılara diyelim. Emeği geçenleri tebrik ediyorum.


Derman Arardım Derdime, Dergim Bana Derman İmiş

Mahmut Bıyıklı / Şehir ve Kültür Dergisi Editörü

Genç Dergisi her ay heyecanla beklediğim dergilerden biri. Her sayısında ayrı bir coşkuya ayrı bir neşeye şahitlik ettik. Her yaştan okuyucularını ismi gibi genç tutmasını bildi. Sayfaları arasında dolaşırken yarınlara dair ümit tazeledik. Röportaj yapılan isimlerin seçimi, hazırlanan dosyaların niteliği, kapağa çekilen cümlenin çarpıcılığına kadar Genç Dergisi hep özgün oldu hep özel oldu. Gençlerle ilgili katıldığım bütün söyleşilerde büyük bir gururla gençlere bu dergiyi tavsiye ettim. Sanki her ay yazı mutfağında çalışıyormuşçasına sahiplendim sahip çıktım. Çünkü bizim olana bizden olana eğilmesi medeniyet ve kültür değerlerimize olan bağlılığı Genç Dergisi’nin daha nice 100. sayılara ulaşması, sesini sözünü yükseltmesi gereğini daima hissettirdi.

Genç Dergisi İslami camiada yayınlanan dergilerin temel hastalıklarından hep uzak durdu. Yıllara yenilmeden kendini her dem yenilemeyi bildi. Tek kişinin koşturmasına değil ekip çalışmasına önem verdi. Bir merkeze hitap etme darlığına sıkışmayıp derdi okumak olan herkese hitap etmeyi seçti, okur kitlesini daraltmadı bunaltmadı. Bu vesileyle dergi emektarlarını ayrıca tebrik etmek gerekiyor.

Şunu da söylemek gerekiyor ki Genç Dergisi muhatap kitlesinin algı seviyesini koruyarak inandığı değerlerden, ruhumuzun önünde yürüyen diriliş elçilerinin çağa yenik gönülleri onaran öz hitabelerinden taviz vermeden, bizi sözün efendileriyle buluşturmaya, kaynaştırmaya devam etti. Bu vasfıyla ülke genelinde doldurulmaz bir yeri olduğunu teslim etmek bir vefa borcu oluyor.

Genç Dergisi’ni 100. sayıya büyük bir özveriyle taşıyan ‘derman arardım derdime, dergim bana derman imiş’ diyen bütün dostları tebrik ediyor nice yüzlere ulaşmalarını diliyorum.


İnsan İnsanın Aynasıdır

İbrahim Tenekeci

Genç dergisi, benim için, yerli ve millî olanı temsil ediyor. Hemen ilave edeyim: Millî kelimesinin bir diğer anlamı da dinî demek.

Muhitlerin yıkıldığı, maddiyatın maneviyatı zorladığı bir devirdeyiz. Yer pek, gök yüksek, ne yapılabilir?

Genç dergisi, bu sorunun en güzel cevaplarından biridir. Hep güzel işlerin, faydalı uğraşların içindeler. Şahısların ikbalini değil, milletin istikbalini önceleyen bir duruşa sahipler. Bunun birinci şartı da, incelikli ve derinlikli, tertemiz gençler yetiştirmektir.

İşte bu gençlerden tanıdığım çok oldu. Her biri beni mutlu ve memnun etmiştir. Sevindirmiştir. O gençler, bana, ‘insan insanın aynasıdır’ sözünün neye karşılık geldiğini de göstermiştir. Maşallah.

En ciddi yanlışlarımızdan biri de, bize gelen gençleri emanet bilmemek. Onları, maalesef, kendimiz için kullanışlı bir şeye dönüştürmek. Bu sıkıntılı ve sakıncalı hali, Genç dergisi çevresinde hiç görmediğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Allah yollarını her daim açık etsin.


Nice Yüzüncü Sayılara!

Üsame ve Sadık Ağırbaşlı

Dalga Dublaj Takımı “Ağaç dikmeden yağmur duasına çıkılmaz!” Yeni fidanların yetişmesine vesile olan derginizin, nice yüzüncü sayılarını okuyabilmek dileğiyle.


GENÇ Hayatta!

Abdullah Kibritçi

Dergi çıkartmak zor iş. İstikrarlı bir şekilde sürdürmek daha zor. Bunlara rağmen yine de çıkmakta ısrar eden dergiler var. Ama bu dergiler gerçekten hayatta mıdır? Okunuyorlar mı? Yayımlanmaya devam etmekteki ısrarın sebebi nedir? Birçok dergi birçok çabayla uzun yıllar “bir şekilde” ayakta kalsa bile bu inat ve ısrar o derginin gerçekten hayatta olduğuna işaret etmez. Bunu hayatımızda karşılık bulup bulmadıklarına bakarak ölçebilirsiniz. Genç Dergisi bu noktada bir şeyi başarmış durumda: Hâlâ okunuyor ve dosyaları kimi zaman gençler arasında gündem oluyor. Dergi çıkartmanın tüm zorluklarından daha önemlisi işte bu. GENÇ “ben hayattayım” diyor. İnşallah daha uzun yıllar yaşar, daima yenilenerek...


Tarih Gastesi’ni Seviyoruz

Fatih Kıvanç

Dergimiz çok güzel.

Özellikle de tarih ekiniz Tarih Gastesi’ni okuyan biri olarak çok istifade ettiğimi söyleyebilirim.

Fazla yorum yapmadan, sessizce duamızı eder başarılarınızın devamını dileriz.


GENÇ İstikrarlı Yayıncılığı Başardı

Cihan Aktaş

Gençlik insanın dünyayı kavrama ve biriktirme çağı. Öğrenme hiç bitmez, ancak gençliğe özgü hayret bakışı o öğrenmeyi özel ve biricik kılıyor. Bu nedenle de gençlik çağının daha yaşlı kuşaklar açısından öğretici olduğunu düşünüyor ve kendi adıma gençlerden öğrenmeyi önemsiyorum. Ne yazık ki gençliğe dönük yayınlar konusunda sadece nicelik değil nitelik açısından da övgüye değer bir durumumuz yok. Bir derginin hitap ettiği kesim ve çağla ilgili en önemli sorumluluklarından biri Allah’ın verdiği yeteneklerini fark etme ve geliştirerek kendi sesini bulma konusunda yüreklendirici bir dil ve içerik sunmasıdır. Genç dergisi bir hayli ihmal edilmiş bir alanda yayın yapıyor, gençliğe kendi sesini bulacağı bir yazı alanı açmaya çalışıyor. Benim kızım Meryem de yazdı ilk sayılarında ve şimdilerde bir roman yazmaya hazırlanıyor. Kitap okuma konusunda engellere takılmaya müsait bir toplumuz, ailece ekran başına geçiyoruz ama ailece okuma saatlerimiz yok. Cevdet Said, taklitçiliğin, atalara tapınmanın belirlediği bir dünyadan kopmak isteyen kimsenin derinlemesine ve karşılaşmalara gidecek ölçüde bir okuma gerçekleştirmeden bunu başaramayacağını yazıyor, “Oku” isimli kitabında. Okuma ve yazma yollarının çeşitlendiği bir zamanda gençlere hitap eden bir derginin istikrarlı bir yayıncılık yapması kolay olmazdı, Genç Dergi bunu başardı. Eleştiriye açık olduğu ve bu nedenle geliştiği izlenimini ediniyorum takip ettiğim kadarıyla. Genç Dergi’nin ilk sayılarını hatırlıyorum… Yıllar nasıl da geçiyor! Nice 100. Sayılar dilerim.


 GENÇ Bir Mektep Oldu!

Selman Tan

Genç Dergisi yayın hayatına başlamadan önce yaptığımız istişarelerde derginin muhtevasının nasıl olması gerektiği konuşulurken en çok arzu ettiğim şeyin Genç Dergisi’nin bizim çevremizdeki gençlerin dışındaki gençliğe ulaşabilmesi olduğunu ifade etmiştim. Çünkü kendi kozamızın içinde kalmak bizim handikabımızdı. Yeni gençleri kervana dâhil etmeden maksat hâsıl olmayacaktı. Yeni nesle ulaşabilmek için dilinizi, yorumlarınızı, mesajınızı onların ilgi alanlarına göre kurgulamanız gerekiyordu. Yeni neslin mantığını kavramalıydık. Cazibe unsuru olmalıydık. Kimseyi dışlamadan, rahatsız etmeden, herkese kucak açabilmeliydik. Hepimizin arayışı olan hikmeti ve irfanı ondan sonra vermeye çalışmalıydık.

Elhamdülillah Genç Dergisi’nin şu anda geldiği noktaya bakarak bu arzunun bir ölçüde gerçekleştiğini düşünüyorum. Bir muhabbet hâlesi olmak, bir Genç Gönüllülük hareketi oluşturmak kolay değil. Genç Dergisi hem dinamizm hem de tiraj olarak böyle bir mektep olmayı başarmış durumda.

Fakat günümüz gençliğinin dilini yakalama noktasında daha bazı duvarların aşılamadığını düşünüyorum. Mevcut gençlik dergilerinin içinde en başarılı olanı olmasına rağmen daha yapılması gereken şeyler var. Bu düşüncemi temenni ve niyaz kabul edin. Allah muvaffakiyetinizi arttırsın.


Hak ve Hakikat Etrafında Altın Bir Halka

Adem Ergül

“Genç Dergisi” bugün bir dergiden daha öte bir misyon yürütüyor. Genç Gönüllerin Hak ve hakikat etrafında bir altın halka olmasına vesile oluyor. Gencin dilini, duygularını, davranış modüllerini, kültür ve değerlerini, medeniyetimizin kodları etrafında şekillendirmeye çalışıyor. Bunu da gence uygun bir üslupla başarıyor. Üstten ahkam kesmiyor, parmak sallamıyor, dışlamıyor, üstünü çizmiyor; çağdaş bir Mevlanalığa soyunmuş gibi “Gel beraber oturalım, beraber ağlayalım, beraber gülelim, birlikte yol yürüyelim” diyor. 100. sayı bir büyük başarı.

Rabbim GENÇ’imize ömür ve tesir bereketi lütfetsin. Yolu açık olsun. Kadromuzu tebrik ederim. Yüreklerine sağlık.


Vefalıdır GENÇ

Aydın Başar

Efendim, Genç Dergi vefalıdır. Vefa duygusunun faziletler arasındaki müstesna yerinin farkındadır. Allah’a karşı vefalıdır. Efendimiz’e karşı vefalıdır. Âline Eshabına karşı vefalıdır. Enbiya-ı Azam’a, Evliya-yı Kiram’a karşı vefalıdır. Allah dostlarını tanır, bilir, gözetir sever. Onların hatırlarını âli tutar. Genç Dergisi bir kapak hazırlarken ya da bir başlık atarken ya da bir yazı yayımlarken bu vefa duygusuyla bakar meseleye. Her şey Allah’ı razı etmek içindir. Yazılar abdestli namazlı çalışanların elinden geçer, sonra ihlaslı kişilerin çalıştığı bir matbaaya gider. Orada hizmet edenlerin alın teri bulaşır üzerine… Matbaanın çalışanları dualarla uğurlar onu… GENÇ yeryüzüne dağılmaya başlar. Sinelere tohumlar eke eke yoluna devam eder. Hasılı Kelam Genç Dergisi Allah Dostu’nun duasıdır. Onun için onun mana-yı hakikisi bir damla gözyaşından ibarettir.


Onlar Yürümeye Devam Etsin, Biz İse İzlemeye...

Bülent Ata

Genç Dergisi çıktığı ilk günlerde dergiyi çıkartan arkadaşlar adına hem sevinmiş hem de “böyle bir gençlik dergisine ne gerek var?” diyenlere karşı çıkmıştım. Kendi kimliğini, Müslümanca bir bakış ve şuurla sayfalarına taşımayı başaran, merak eden, öğrenen, hayal eden ve hayalleri gerçekleştirmek için yola çıkan gençlerin yetişmesi için açılan her ocak gibi bu ocak da kıymetliydi ve desteklenmeliydi. Genç Dergisi’nin eğlenceli ve şaşırtıcı üslubunu samimi dostane dilini hep sevdim. Genç Dergisi’nde birbirinden ilginç ve güzel dosyaların hazırlanmasında bugüne kadar emek verenlere içtenlikle teşekkür ederim. Allah hepsinden razı olsun. Onlar yürümeye devam etsin, bizler izlemeye devam edelim.


Hep Dipdiri ve Yepyeni Kal!

Halime Demireşik - Eğitimci/Yazar

Genç, Farsça’da hazine demektir. GENÇ dergisi yüklendiği misyonla bize hazinelerimizi fark ettirdi.

Hazinenin nasıl muhafaza edileceğini, zamanı gelince de parlatılıp gerdanlarda onurla taşınması gerektiğini hatırlattı. GENÇ dergisi, hep dipdiri ve yepyeni kal. Gençlerin peygamberi olan Efendimiz’in rehberliğinde nice hazineleri düştükleri bataklıklardan çıkarıp başlara taç, gönüllere ilaç eyle.

Yolun açık, bahtın açık olsun.


Günceli En İnsani Yerinden Yakaladı

Yıldız Ramazanoğlu

90’lı yıllardan itibaren Müslüman camia hızla kabuk değiştiriyor. Özellikle de baskıların azaldığı, neredeyse sıfırlandığı son on yılda ister istemez savrulmayla, yatağını bulamayan bir nehir gibi hızlı akışla da karşı karşıyayız. İlkeler üzerinden hareket eden fakat zamanın taleplerini, değişimini, gidişatını da kavramış çalışmalara ve yayınlara ihtiyacımız var. Genç Dergi’nin gençlere nüfuz etmenin onlarla hemderd ve hemhal olmanın en zor olduğu bir dönemde yayın hayatına girmesi, güncel meseleleri en insani yerinden yakalaması yürekten takdir ettiğim bir başarı. Bekarlığın edebinden doğanın hakkına, sosyal medyadan sokağa her şeyin masaya yatırıldığı sayıların her birisinin çok önemli bir ihtiyacı yakalaması dergiciliğin yönünün ne olması gerektiğine de işaret ediyor. Zamanla bu sayılar üzerine çalışmalar yapılacağını, yapılması gerektiğini düşünüyorum. Nice yıllara..


GENÇ Çok Değerli Benim İçin...

Metin Karabaşoğlu

Düşünce dergiyle gelişir. İdealler dergiyle yaşar. Kabiliyetler, dergiyle keşfedilir ve büyür. Bu üç özelliği, ‘dergi’ denilen şeyin kıymetini ve önemini ifade etmek, herhalde yeterlidir. Hele bir de, bu dergi, iki dünyayı buluşturan, dünyayı ‘ahiretin tarlası’ olarak yaşamayı mümkün kılan düşüncelerin boy verdiği bir bahçe ise… Kişiyi Allah’ın rızasına kavuşturan bir idealin mekânıysa... Ve doğrudan gençlere hitap ediyor; genç kabiliyetlere hayırlı bir yolda imkân ve ufuk sunuyorsa…

Genç Dergi, ‘dergi’ olarak zaten değerli olmanın ötesinde, işte böyle bir dergi olarak çok ama çok değerli benim için. Yazı kadrosunun ‘yaşlı’ bir üyesi olarak GENÇ’le ve gençlerle beraber olmak, bir bahtiyarlık, sevinç ve şükür sebebi benim için.

Rabbim GENÇ’in yolunu açık etsin, ‘ebedî gençliğe’ giden bir yolda hep ‘Genç’ kalarak nice 100’lü sayılara ulaştırsın…


Yol İçinde Yol Bulduk

Sami Yaylalı

Bizim GENÇ’le yürüyüşümüz 2005’te başladı. O zamanlar Lütfi Abi Söz Ola dergisini çıkarıyordu. Biz de -bugün bakıldığında hiç haddimiz olmayarak – bu dergiye birkaç şiir yolladık. Sağ olsunlar değerlendirdiler. Daha sonra GENÇ Dergi ve Genç Gönüllüler hareketi başladı. Rabbim bize çekirdek Genç grubunun içinde bulunmayı nasip etti. Bugün her biri kendi alanında birer cevher olan güzel insanlarla beraber olduk. GENÇ bizim cılız ürkek çekingen sesimize ses kattı ve en önemlisi bize diğerkâmlık aşıladı. Yol içinde yol bulduk ve o yola koyulduk. Rabbim bizi istikametinden ayırmasın.


Dünyanın Sizlere İhtiyacı Var

Dr. Gülsen Ataseven

Genç Dergisi yazarları, çalışanları ve okuyucularına selam olsun. 100. sayınızı ve başarılarınızı kutlamak büyük mutluluk. Gençler üzerinde yapılan araştırmaların tüm göstergelerinde olumsuz işaretlerin alarm verdiği çağımızda “değerlerinizle” değer kazanma gayretiniz ve samimiyetiniz her türlü takdirin üstünde. Unutmayınız yalnız ülkemizin değil, dünyanın sizlere ihtiyacı var. “Hikmetle ve güzel sözle” farklı kesim gençlerine ulaşın. Hem de birkaç lisan ve program üzerinden. Yazdıklarınız kadar haliniz ve kalinize/sözlerinize de dikkat edin. Yaşanmadan yaşatılmaz. 100. sayınızda yüzyıllar sonrasına bırakacağınız daha nice eserler vermeniz dileğiyle, yollarınız açık olsun diyorum.


Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.