Utanma Fobi Değil
Ruh sağlığı yerinde olan insanların en önemli özelliklerinden bir tanesi yakın ve uzak çevresiyle sağlıklı bir ilişki ve iletişim kurabilmesidir. Burada yakın çevre anne-babası, kardeşleri, arkadaşları gibi her gün veya düzenli olarak görüştüğü insanlar, uzak çevre ise hayatında seyrek belki de bir defa karşılaştığı/karşılaşacağı insanlardır. Ruh sağlığı yerinde olan insan her iki gruptaki çevresiyle de kendini ifade edebileceği, ihtiyaçları, istekleri ve düşüncelerini anlatabileceği ve aynı zamanda karşısındakinin ihtiyaç, istek ve düşüncelerini anlayabileceği sağlıklı bir iletişim kurabilen ve bu iletişim üzerine de insanî bir ilişki yürütebilen insandır. Dolayısıyla şayet bir insan yakın ya da uzak çevresiyle iletişim ve ilişki anlamında süre giden sorunlar yaşıyor, kendini ifade edemiyor ya da devamlı anlaşılamadığından yakınıyorsa bu kişinin ruh sağlığı anlamında ciddi soru işaretleri vardır ya da olması muhtemeldir.
Bu çerçeveden bakıldığında toplum içerisinde yaygın olarak utanma olarak değerlendirilip yenilmesi gerektiğine inanılan davranışlar kişinin çevresindeki insanlarla iletişimini engelleyen ve onun kendisini ifade etmesinin, kendisini anlatmasının, hakkını aramasının /savunmasının ve çevresindekiler tarafından anlaşılmasının önüne geçen bir sorundur ve aslında utanma değil sosyal fobi ya da sosyal fobi yatkınlığıdır. Yani esasında utanma değildir ya da en azından doğru yerde, zamanda, oranda utanma değildir ki teşvik ve takdir edilecek bir yanı yoktur. İnsanın hayatını ciddi anlamda olumsuz etkiler ve psikolojik destek alınması, üzerine gidilmesi gerektiren bir durumdur. Çünkü insan kendini ifade etmek, anlamak ve anlaşılmak ister, anlaşılamadığını düşündüğünde ise ya kendini anlatmaya çalışmaktan vazgeçer (kendine zarar verir) ya da kendini doğru olmayan yollarla anlatmaya çalışır (başkalarına zarar verir).
Öte yandan sosyal fobi olmayan ve doğru yerde, zamanda, oranda olan utanma ise insanın fıtratında var olan, olmazsa olmaz olan, insanı insan yapan en önemli ve kaybedilmemesi gereken vehbi hediyelerden biridir. Dolayısıyla aslında aşılması gereken, insanı geriye götüren bir sorun değil bilakis yapışılması gereken ve insanı ileriye götüren bir meziyettir. Bu yüzden en güzel sözlerin Efendisi “utanmadığın zaman dilediğini yap” buyurmuştur. Utanmadır insanı insan davranışına götüren. Kimi Rabbinden utanır, kimi büyüğünden, kimi küçüğünden utanır, kimi çevresinden, kimi kendisinden utanır ama bir şekilde utandığı için utandığı sürece kötülüğe eli yanlışa ayağı gitmez. Utanmak tutar onu. Çünkü utanmak değer vermektir; kendine ve karşındakine. Utanmak saygı duymaktır; kendine ve karşındakine. Utanmak var saymaktır; kendini ve karşındakini.
Bugün insanlar birbirlerine kötülük veya haksızlık yapıyorlarsa, birbirlerine zarar veriyor, zulmediyorlarsa, birbirlerini madde gibi tüketiyorlarsa utandıkları kimse olmadığı için ya da utanma duyguları onları tutacak kadar kuvvetli olmadığı içindir. Mehmet Akif bunu bilip ne doğru söylemiş; “Göster Allahım bu millet kurtulur tek bir mucize / Bir utanmak hissi ver gaip hazinenden bize” Amin…
Mehmet Dinç'ın Yazısı.