Kendini Ne Zaman Güncelleyeceksin?
Hayatımızın vazgeçilmezlerinden biri hâline gelen akıllı telefonlar “güncelleme” konusunda sürekli uyarıyorlar bizi. Kâh yazılım/sistem güncellemesi icap ediyor kâh telefonumuzdaki yüklü uygulamaları güncellemek gerekebiliyor. Çünkü çeşitli yenilikler, değişiklikler, iyileştirmeler, geliştirmeler ya da hata düzeltmeleri ve onarımlar ancak “güncelleme” vesilesiyle yapılabiliyor.
Teknik anlamda bizi daha iyi sürümlere doğru götüreceğine ve rahatlatacağına inandığımız, işimizi kolaylaştıracağını düşündüğümüz tüm “güncelleme” tekliflerine karşı kayıtsız kalmadığımız, istenilen güncellemeleri bir şekilde gerçekleştirdiğimiz herkesin mâlumu. Çünkü yeniliklerden geri kalmak insana cazip gelmiyor, değişikliklerin ne gibi neticeler doğuracağı merak uyandırıyor, kolayca elde edilebilecek olan daha iyi imkanları reddetmek “akıllıca” bulunmuyor...
Hâl böyleyken sormak istediğimiz, daha doğrusu hatırlatmak istediğimiz bir mevzu var: Her şeyden daha çok üzerine eğilmemiz gereken, “kendimizle ilgili” önemli güncellemeleri yapabiliyor muyuz? Mesela şahsiyetimizi güçlendirme, ahlakımızı güzelleştirme, faydalı ilmimizi artırma noktasında ne aşamadayız? Zamanın ve zeminin dilini doğru kavrama, içinde bulunduğumuz çağı bütünlüklü bir şekilde değerlendirme hususunda yeterli anlayışa, kültür zenginliğine ve fikrî derinliğe sahip miyiz? Geçmişin penceresinden geleceğe yol bulabilecek tahlil ve tespit gücüne ulaşabildik mi? Akıllı telefonlardan çok daha değerli olan “aklımız”, karmaşa, keşmekeş ve çıkmaz sokaklar içinde mi bocalıyor, yoksa “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır.” hadis-i şerifinden hissesini alabildi mi?
Ya kalbimiz? Hangi sevdaların peşinde, neyin derdinde? Allah’ın ölçülerinin dışında kaldığı sürece ebediyen mutsuz olacağını öğrettik mi ona? Zulüm, hırs, adaletsizlik, merhametsizlik, gıybet, cimrilik, hased ve hevesleri ilah edinme gibi ölümcül hastalıklara karşı bakım görüyor mu düzenli olarak?
Diğer yandan, tarih, siyaset, edebiyat, sanat, kültür vs. gibi alanlarda müktesebatımız ne durumda? Dünyaya söylenecek güçlü sözlerimiz var mı? Bu konularda sahici “iyileştirmeler ve geliştirmeler” düşünüyor muyuz kendimiz için?
Hâsılı, hayatımızın her alanında güncellemeler bizi bekliyor; yenilenmek, gelişmek, tazelenmek ve ebedî gençlik ufkunda aşkla koşturmak için... Çünkü kendini her an güncellemeyen, Rabbinin her an bir tecellide/oluşta olduğunu unutan ve iki günü birbirine denk olan kişi, eninde sonunda kokmaya, pörsümeye, bulanmaya, yorulmaya ve geri kalmaya mahkumdur... Her dem yeniden doğma ufkunda yaşayan, dünyanın da ahiretin de hakkını veren irade kahramanlarına selam olsun...
***
Şeyh Sadi Gülistan isimli eserinde şöyle der: «Kendini büyük görüyorsun. Doğru söylemişler: Şaşı, biri iki görür. Sen ki koçla toslaşıyorsun, ansızın kafanı kırılmış göreceksin.» Bu sayımız, kendimizi «büyük», büyüklerimizi «küçük» görme noktasındaki şaşılığımıza şifa niyetine hazırlandı. Kendilerinden her daim beslendiğimiz, hürmete layık büyüklerimize karşı «edepsizlik» etmeme ve kıymetlerini bilme adına bir dua mahiyetindedir. Aynı zamanda “büyük görmeden büyünemeyeceğinin” de ilanıdır...
***
GENÇ ailesi olarak buluşmalara, şölenlere, konferanslara devam ediyoruz. Gelen davetleri geri çevirmeme noktasında azami gayret gösteriyoruz. Şubat ayında gerçekleşecek olan tüm faaliyetlerin şimdiden hayırlara vesile olmasını diler, emeği geçenlere teşekkürü bir borç biliriz...
Yeni bir sayıda görüşmek üzere, hayırla kalınız, Allah’a emanet olunuz...
Süleyman Ragıp Yazıcılar'ın Yazısı.