Çizgiden Sapan Putpereste Nasihat!
Önce peygamberini çizdin! Yanlış yaptın! Peygamber hiç çizgine gelir mi senin?! Sen O’nun çizgisine gelecektin, bilemedin, karıştırdın, şaşırdın…
Ey putperest, sürekli yeni putlar bulucusu! Sana söylenmişti suretin haram olduğu, dinlemedin! Sembol dedin bunlar, öyle açıkladın. Elbette taşa tapmıyoruz, bu taşın başka bir anlamı var dedin.
Dinlemedin!
Önce putlaştırdın peygamberini bile. Putperestliği de geçtin. Daha ötesine. Zıvanadan çıktın. İsa Nebi’ye ilah dedin. Her yere resmini yaptın. Mozaiklerle resmini yaptın duvarlara, kubbelere.
Yanlış yapıyorsun, böyle yapma denildikçe dinlemedin. Bir de kutsalına saldırıldığını düşünerek savaş açtın Hakikatin erlerine. Hakikatin suretini hakikatin kendisine karşı savaşçı olarak konuşlandırdın! Fotokopiyi asılla değiştirmeye çalıştın.
Önce peygamberini çizdin! Yanlış yaptın! Peygamber hiç çizgine gelir mi senin?! Sen O’nun çizgisine gelecektin, bilemedin, karıştırdın, şaşırdın…
Saygıyı abartmanın faturası ağır oldu sana. Peygamber peygamberdir, peygamberden tanrı olur mu hiç, bunu karıştırdın! Peygambere Tanrı demek; perdeden gelen ışığa bakıp perdeyi ışık sanmak gibidir. Bunu göremedin.
Sonra… doymadı ruhun. Peygamberi dondurmakla, taşlaştırmakla imanını dondurdun; taşlaştırdın! Taşlaşınca koruyacağını zannettin imanını. Oysa kuruttun! Peygamber çizmekte duramadın. Korumacı, muhafazakarca bir kaygıyla O’nu çizince O’nu İlah sandın. Peygamberi çizince bir İlahı çizdiğini sanınca bu sefer hızını alamayıp Baba olarak isimlendirdiğin Tanrı’nın “elini” çizmeye kalkıştın! Ey Batılı şaşkın! Allah’ın nimetleri eline dizine dursun senin!
“Allah’ın eli”nin, “Yedullah”ın bir sınırı olur mu ki resme gelsin, o elin resmini çizebilesin.
Büyülenmiş gibiydiniz. Bir büyüye kaptırmıştınız kendinizi. Sonra olacak olan oldu; büyü bozuldu!
Bu sefer değer, din, peygamber, Allah, Tanrı, klise, Baba, papa hepsini çöpe atmaya kalkıştın! Kalkıştın ve infilak ettin! İnsanlarını dinsizleştirdin. Dini dondurmaya kalkışmanın bedelini dinini dondurma yapıp yemeye girişmek gibi bir absürtlükle ödemek durumunda kaldın.
Değerleri putlaştırmanın, resmederek donuklaştırmanın bedeli insanlık için acı oldu. Oysa inancı insanın donma bilmez, kuruma bilmez bir tazeliktir!
Önce Peygamberi çizdin, sonra sadece kendi peygamberinin değil bütün peygamberlerin üzerini çizmeye kalkıştın. Peygamber inkarcısı oldun, yetmedi Tanrı inkarcısı oldun! Dinlerin insanı kısıtladığı herzesini yumurtlamaya başladın. Dinleri insanın yarattığını iddia etmeye başladın. Önce dini saçma görmeye başladın, ardından her şeyi saçma görmeye başladın. Hayatın anlamını kaybettin Putperest Bey! Hayata tapmaya başlayınca hayatın anlamını da kaybettin. Her ne yapsan sonu bir berekete değil bir tükenişe çıkıyordu. Öyle bir tükenişe mahkum olmuşsun ki kültürünün adı bile “Tüketim Kültürü”
Mübarek ve müteal olan ne varsa tükettikten sonra şimdi de en son kutsallaştırdığın varlığı tüketmeye başladın!
Şimdi otur, kendine gel, bir tefekkür et! İstersen tam da Dünyada Peygamber karikatürü çizmenin insanın özgürlüğüne bir getirisi mi yoksa götürüsü mü olacağını düşünebileceğin bir vakitte önce şuradan başla:
“İslam’da Peygamberlerin resmi neden çizilmiyor?” Bunu bir düşün! İyice bir düşün! İslamda da putçuluğun egemen olduğu bir dünyayı tahayyül etmeye çalış bir! Sonra da kalk şükret İslamın insanlığa nasıl bir rahmet olduğunu fark etmeye başlamak ile.
Şükret, şükür bir başlangıçtır! Nihayetsiz bir başlangıç!
Artık Peygamber çizmeyi bırak; Peygamberlerin özgürleştirici çizgisine gel!
Tamam, sana karikatürü bırak demiyorum; hobi olarak sen gene çiz ama Sırat-ı Müstakim üzere çiz!
Asım Gültekin'ın Yazısı.