Hepsi için olmasa da bazı insanların genetiklerinde de eşcinsel yatkınlık olabileceği son yapılan araştırmalarla da tartışılır hale gelmiştir.

Özgürlük kavramının günümüzde dokunulmazlık kazandığı düşünülebilir. Ülkemizde de belirli dönemler gündeme gelen ve üzerindeki ‘yasal’ yasakların kalkması gerektiği bazı kesimlerce savunulan bir husus da homoseksüelliktir (eşcinsellik). Toplumumuzda ilk karşılaşıldığında büyük tepki gören bu davranış hakkında bildiklerimiz, yüzyıllar öncesine, Lut Kavmi’nin helak edilmesine kadar dayanmaktadır. Lut toplumunda yaygınlaşan vakıa, Kur’an-ı Kerim’e konu olmuş ve azgınlaşan toplumun ruh hali ayetlere yansımıştır. Hz. Lut’a konuk olan iki misafiri gören birkaç kişi, hemen evin etrafını sarmış ve onları çirkin arzuları için talep etmeye kalkmıştır. Hz. Lut, dilerlerse kızlarıyla evlendirebileceğini söylemesine rağmen; kavmi, içlerinde saklayıp ‘özgürce’ dillerinden dökebildikleri cevap ile helak edilmelerinin işaret fişeğini yakmışlardır: ‘Biz sana kimsenin koruyuculuğunu yapmamanı söylememiş miydik?’ (Hicr, 70) Özellikle Müslüman toplumu içerisinde kesinlikle tasvip edilmeyen bu davranış hakkında irdelememiz gereken ibretlik durum, sadece helak edilmeleri olmamalı... Aslında o toplumu bu sona iten bir sebep de toplumları içerisinde bu çirkin yaklaşımlarını ‘özgürce’ gösterebilmeleri ve kimse tarafından yasaklanamamalarıydı.

Yapılan bilimsel ve genetiksel çalışmalar da ‘özgürce’ arzularını yaşayan bu insanların, aslında vücutlarını da yavaş yavaş bu bağımlılığa sürükleyebildikleri iddiasını güçlendirmektedir. İnsanlar arasındaki sosyal bağları inceleyen araştırmacılar, bilhassa eşcinsel yaklaşımları olan deneklerin yüksek oranda progesteron hormonu salgıladıklarını gösterdiler. Erkek ve kadınlarda belirli dönemlerde artan bu hormon, insanlar arasındaki iletişimlerde de rol oynamaktadır. Eşcinsel bir grup üzerinde kontrollü yapılan deneyler sonucu, eşcinsellerin bu hormonu daha yüksek seviyede ürettiği tespit edilmiştir. Çevresel faktörler ve ruh halimize göre de artabilen bu hormon, aslında dişilik veya erkeklik için zaruridir. Buna karşın eşcinsel insanlar bu dürtülerini her zaman yüksek tuttuklarından ötürü, vücutlarındaki hormonal dengelerini de değiştirerek kendilerini bu yönde her zaman yatkın tuttukları düşünülebilir. Bundan dolayı, ‘sınırsız özgürlük’ ile eşcinsellerin aslında daha çok içlerinde tuttukları bu davranışları çevrelerine kolayca yaymalarına zemin hazırlanabileceği savunulabilir. Böylece hormon dengelerini de bozarak tedavi edilebilmeleri olasılığını da zorlaştırdıkları öngörülebilir.

Diğer yandan, hepsi için olmasa da bazı insanların genetiklerinde de eşcinsel yatkınlık olabileceği son yapılan araştırmalarla da tartışılır hale gelmiştir. Erkek veya bayanlarda bulunan X kromozomu üzerinde yapılan genetik çalışmalar, eşcinsellerin DNA’sında bir miktar genetiksel farklılığın bulunabileceği savını güçlendirmekte ve gelecekte ‘eşcinselliğe yatkınlığı’ sağlayan bir DNA bölgesi bulma olasılığını arttırmaktadır. Eşcinsellerin hepsinde olmasa da içlerinde bir kesiminin fıtratlarında böyle bir bozukluk olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir. Allah tarafından bazı eşcinsel insanların fıtratlarına ‘ömür boyu zaptetmeleri gereken’ bir imtihan olarak yerleştirilebileceğini düşündüğümüz bu yatkınlık, yakın çevremizde de fark ettirmeden bulunabilir. Bu nedenle içimizde saklı ve ‘tedavi görmeye muhtaç’ yaşayan bu insanlara da ulaşılabilmek için çözüm yolları geliştirmeli ve tümden dışlama algımızdan kurtulmalıyız.

En yakınlarına dahi böyle bir dürtülerinin olduğunu açıklayamayan ve aslında dinen günah olmasını bilmesine rağmen içlerinde gizlediklerini sürekli bastırmak için çıkar yol bulamayan bu insanlar için terapi ve tedavi imkanları düşünülmeli. Belki Sağlık Bakanlığı’nca psikolojik ve tıbbi doktor hizmeti getirilebilir. Kişi gizliliği ve mahremiyeti baz alınarak böyle insanların ömürlerini ve ahiretlerini kurtarabilmelerine vesile olunabilir. Çünkü biz ‘iyiliği emrederiz, kötülükten çevremizi beri tutmaya çalışır’, iyilik yollarını ‘zorlaştırmaz aksine kolaylaştırırız.’

Kaynakça:

Testing the Affiliation Hypothesis of Homoerotic Motivation in Humans: The Effects of Progesterone and Priming. Archives of Sexual Behavior. Kasım 2014

New Support for ‘gay gene’. Science. Kasım 2014


Cihan Taştan'ın Yazısı.