Cami Polemiği
Başkent kulisleri üç gündür önemli bir haberle adeta çalkalanıyor: Saraya yakın kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre Padişah III. Murat, kendisinden camii yapımı için izin isteyen Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’ya, İstanbul’da karada camii yapım izni vermeyerek denizde cami yapılmasını istedi…
Haber merkezimize ulaşan bilgilere göre Kaptan-ı Derya Kılıç Ali Paşa’nın, tüm Osmanlı Kaptân-ı Deryalarının yaptığı gibi deniz kenarına bir cami yaptırmak istediği öğrenildi. Ancak Kılıç Ali Paşa’nın, bu arzusunu Sultan III. Murat Hân’a arz ederek, kendisine yer göstermesini istediğinde; Murat’ın ise latîfe edip: “Sen ki deryâlar serdârısın. Bir de benden kara toprak mı istersin. Camini dahi denize yapman münâsiptir...” demesiyle şaşkınlığa uğradığı gözlemlendi.
Bununla beraber Kılıç Ali Paşa’nın Padişah’ın bu latifesini gerçeğe dönüştürerek Tophâne’deki sâhilde, denizi doldurarak küçük bir yarımada oluşturmak suretiyle câmisini bu yarımadaya kondurması ise takdirle karşılandı. Caminin yapımının tamamlanmasıyla birlikte halk arasında:
“Fâsılasız kırk gün sabah namazını Kılıç Ali Paşa Câmii’nde cemaatle kılanın, muhakkak Hızır Aleyhisselâm’ı göreceği” şeklinde söylentilerin yayılması, endişeye neden olurken camiyle ilgili elimize ulaşan diğer bilgiler ise şunlar: Mimar Sinan’ın ustalık devri eseri olan câmi, Ayasofya’nın küçültülmüş bir modeli olarak inşâ edilmiş.
Ancak Mimar Sinan, bu camiyi Ayasofya’nın basit bir kopyası şeklinde değil de, onun eksik yönlerinin tamamlanıp, mimari yönden daha geliştirilmiş hali olarak bina etmiş. Bu nedenle; cami, basit bir taklit değil, Ayasofya mîmârîsinin bir ileri aşaması sayılıyor.
GENÇ'ın Yazısı.