Sol`dan Hiç Müslüman Okutan Gördük mü?
Sanat eseri müstehcen ise onu beğenmek zorunda mıyız? Buna mecbur olduğumuzu zanneden Müslümanın sayısı az değil. Müstehcen diye ayırmadan beğenmeliyiz sanat eserini diyebiliyor kimimiz. Müstehcen diye ayırmadan da ne demek, orada bir dur; bir ayır!
Tek taraflı olmayalım derken yönsüz kalma!
Ortada yazar okulları fink atıyor. Geçen yıl Kayseri’de bir okur okulu açılmıştı. Okur okulu açmak güzel bir “öze dönüş” faaliyeti. Lakin gerek bu etkinliği yaparken gerek yazar okullarında, atölyelerinde “tek taraflı okumayacağız, solu da okuyacağız” tarzı yaklaşımların dillendirildiğini görüyoruz. Bu yaklaşımlarda kimi sıkıntılar olduğunu görmekte yarar var. Bizler, bizimkilere solu bu kadar okutmaya çalışırken soldan acaba “bizim” önemli yazarlarımızı, alimlerimizi, kültür adamlarımızı görmeye, göstermeye çalışan, okutmaya çalışan hiç duyuyor muyuz? Mesela Niyazi Mısrî, Abdulkadir Geylani, Cahit Zarifoğlu ve Şahin Uçar okumuş birine yok illa sol da oku, gavur da oku, sığ kalma demek edebe ters düşmez mi?!!
Modernistlik neyin nesi iyi kavramak için!
Modernistlik meselesini sadece magazin ilahiyatçılarına hasretmeden algılamak ve meseleyi ciddiyetle kavramak için bu meselelerde yazılmış en kapsamlı, zengin eser olan Rasim Özdenören Bey’in Düşünsel Duruş isimli başucu eserinin dikkatle okunmasını tavsiye ederiz.
Merak ediyorum
Muhammediye okumaları yapan birileri var mıdır, bir topluluk, bir halka, bir grup?! Bir iki arkadaş çıksa da Üsküdar’da bir camide başlayabilsek Muhammediye okumaya. Muhammediye bu memlekette yüzlerce yıldır okunan güzel ve temel bir eser ama şimdi…
Ayyaşa yardımcı olur muyuz?
İsmet Özel büyüğümüzün Kalın Türk isimli ince ama değerli kitabında ilginç bir mesele vardır. “Radikal bir Müslümanın ölmekte olan bir sarhoşu görmeyeceği”ni söyler İsmet Özel. Bu kanaati reel hayatta pek de karşılığı olmayan bir kanaat İsmet Bey’in. Radikal Müslümanların çoğunluğu orada ölmekte olan bir insanın yardımına koşacaktır. Hatta bu toplumda zor durumda olan bir sarhoşa yardıma ilk koşacaklar belki de Radikal Müslümanlar olmuştur, olacaktır. Meyhaneleri kapatmak diye bir vazifemiz var mı? Kapanmasını arzu ederiz, doğrudur ama kapatmak hakkını nasıl bulalım kendimizde?! Kapanmasına vesile olabiliriz ancak ama önce şu alkol komasındaki insana yardım edelim, dur bir İsmet Ağabey!
Sanata bilime tapan dindarlık çok yanlış
Sanatı veya bilimi çok merkeze, dinden de daha merkeze koyan bir yaklaşıma sıkça günümüz Müslümanları da düşebilmektedir. Mesela sanat eseri müstehcen ise onu beğenmek zorunda mıyız? Buna mecbur olduğumuzu zanneden Müslümanın sayısı az değil. Müstehcen diye ayırmadan beğenmeliyiz sanat eserini diyebiliyor kimimiz. Müstehcen diye ayırmadan da ne demek, orada bir dur; bir ayır! Biz sanatçının dokunulmazlığına fena halde karşıyız. Sanatın kutsanması anlamına gelir bu. Biz orada yokuz! Vallahi yokuz, Allah saklasın!
Üniversitelerde görünür ol!
Üniversitede yok gibiyiz! Üniversitede kendimizi göstermekten, üniversitedeki aktivitelerimizde Müslüman, İslamcı, dindar gibi sıfatlarla kendimizi isimlendirmekten çok çekiniyoruz arkadaşlar, çok! Hele on beş yıldır o kadar arttı ki bu çekinme, bu eziklik, bu kendini liberal, uyduruk, Avrupa İnsan Hakları sahtekarlığı kokan sıfatlarla, isimlerle isimlendirmek... Ne Müslümanlık kaldı ne haram helal! İzzetlice, Müslümanca selamlaşmayı özler oldu üniversitelerdeki “Müslüman” kardeşlerimiz! Selam olsun üniversitelerde alınlarında secde izi ile selamlaşabilenlere...
İslam ideoloji değil ki!
İslam başka bir şeydir, ideoloji başka bir şey. Fakat günümüzde İslamdan kaçanların bunu “bizim bir ideolojimiz yok” diyerek yaptıklarını da görüyor bu millet. Biz elbette hüsnüzan ile memuruz. Öte yandan Müslüman olduğumuzu da saklamaya çalışmamalıyız.
Şairin masal yorganı
Sevilen şair Ahmet Murat’ın çocuklarımıza, kardeşlerimize yazdığı Masal Yorganı adında bir kitabı da vardır, keşke devamı gelse o yorganın.
Asım Gültekin'ın Yazısı.