Kadir Bekâr

“Kıyama Kamet” albümüyle başlayan müzik serüveninin son kıymetlisi “Kolla Kendini” albümünü dinleyicileri ve sevenleri ile buluşturan, Üsküdar doğumlu sanatçı Ammar Acarlıoğlu’nu ziyaret ettik. Sanatçı ile yeni albümü ve müzik sektörü hakkında konuştuk.

Müzik sizin için ne ifade ediyor?

Müzik elle tutulur, gözle görülür bir şey değil. Müzik içinizden dökülüyor. Bu bazen ağlatıyor, bazen güldürüyor, bazen hüzünlendiriyor, bazen düşündürüyor… 7 tane notası vardır. Bölünerek, parçalanarak o merkezden hareketle birçok şey üretebiliyorsunuz ve bununla kitlelere ulaşıyorsunuz. İçerisinde şirk ve isyan olmadıktan sonra ben tınısı güzel olan her şeyi dinliyorum.

Günümüzde yazılan şarkı sözlerini ve yapılan şarkıları nasıl buluyorsunuz?

Her şeyden önce biz kuluz. Bir tek Allah için konuşturan, heyecanlandıran, ağlatan vb. duygulara âşık olmalıyız. “Bu müzik beni neye âşık ediyor?” sorusunun cevabı Allah olmalıdır.

Bir eserin kulakta ve gönülde kalıcı olması sizce neye bağlıdır?

Hayatta her şey gibi müzik de Kuran-ı Kerim merkezli olursa kalıcı olur. Rabbinin buyruklarına uymak ve bunu anlatmanın derdinde olmak. Bunu bir sporcu da yapabilir. Görüyoruz mesela Demba Ba golden sonra secdeye yatıyor. Bu adam bunu futbolu ile anlatıyor. Tam gol attıktan sonra, milletin “oley” diyeceği yerde Rabbine secde ediyor. Gol attığın an maçın patlama anıdır. Orada; “Ben atmadım, Allah attırdı” diyeceksin. Kalıcı iş yapmamız kalıcı malzemeleri kullanmamız ile olur.

Taptaze ve yepyeni bir albümle, “Kolla Kendini” albümünüzle sevenleriniz ile buluştunuz. Albümün hazırlanış sürecinden ve bu süreçte yaşadığınız tatlı hatıralardan bizlere bahsedebilir misiniz?

Ben stüdyo ortamında, sürekli bir çalışma içerisinde olmak isterim. Her albümüm çıktığında kolileri bizzat kendim taşırım. Onu ilk kez ben alayım ve ilk ben dinleyeyim isterim. “Kolla Kendini” albümünde çok yoğundum. Konsere yetişecektim. Sabahtan çıktım, öğleye kadar fabrikanın önünde bekledim. Tıpkı bir babanın, evladının doğumunu beklemesi gibi bir şey. Bir diğer anım da ise şöyle; Haliyle uzun vakitler stüdyoda kalıyoruz. Namaz vakti geldiğinde stüdyonun yanındaki odada namaz kılarken arkadan müzik geliyordu. Müzik eşliğinde namaz. (Gülüyor.) Namazın her anında “Allah’ım bereketli eyle. Biz şu an burada olmuyor, bu işleri yapamıyor ve başka işlerle uğraşıyor olabilirdik. Her şey için sana hamdolsun. Her şeyi senin rızan için yapıyoruz” diyerek içimden geçirdim.

Gençlere iyi şarkı sözü yazmak ve bestelemek hususunda neler söylemek istersiniz?

Şemsiyeyi sadece yağmurda satarsınız, montu bütün kış satarsınız, giysiyi bütün yıl satarsınız. Dört mevsimlik müzikler yapmalıyız. İnsanoğlu hayatta her şeyin en karlısını istiyor. Peki müzikte neden olmasın? Neden bu duygu müziğe yansımasın? Genç arkadaşlardan bütün günlere, bütün aylara, bütün yıllara ve bütün bir ömre, hatta bizi hayat ötesine taşıyacak gerçek eserler üretmelerini isterim.

Yoğunluğunuz arasında vaktinizi ayırıp, sözünüzü ve gönlünüzü bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. Son olarak GENÇ Dergisi okurlarına özel olarak neler söylemek istersiniz?

GENÇ Dergisi’nin benim için her zaman özel bir yeri vardır. GENÇ Dergisi okurları, o ebedi gençliği yakalamak noktasında tertemiz arkadaşlar. Hangisi ile karşılaşsak yukarıdan aşağıya doğru, bu güzel duygular hepsine sirayet ediyor. Çoğu zaman gittiğimizde çaylarını içtiğimizde biliyoruz ki bu çay bize şifa, muhabbet bize şifa. Ayrıca bu sayıda yer almak da bizim için ayrı bir onur ve gururdur. Elit ve kaliteli bir okuyucu kitlesi var. Biz de onlara bunu sunmak istedik. Ben de çok teşekkür ederim.


GENÇ'ın Yazısı.