Fotoğraf Makinasını Silah Sanan Küçük Kız!
Yunus Emre Gürcan
Böyle değildim ben…
İyi bir insandım. Neşeli şen şakrak, insanlarla iletişimi iyi olan, hakkı gözeten, kendimce adil olan, başarılı ama mütevazıydım. Duyarlıydım mesela. Çevreme, topluma ve evrene dikkat ederdim. Değişimleri, dönüşümleri kötü tarafları ama en çok da güzelleri takip ederdim. Zira güzeli görmek önemliydi benim için, toplum için. Örnek insandan biraz azı olmak bunu gerektirirdi çünkü. İyi bir insandım, okuluma gider gereklilikleri yerine getirir, biraz gezer haytalığı ölçüsünde bırakırdım. Yürürdüm mesela, çevreye ve kendime faydam olsun diye. Yürümek çok iyiydi aslında. Hayatın hızına kapılıp göremediklerimizi görmemi sağlardı. Soğuk havanın kirli ayazında, donmuş eller hüznü çağrıştırırdı nazarımda. Dilenciler, mahzunlar ve düşkünler kalbimde yük olur, beni üzerdi. Ama bu kadarı yeterli, hüzünle geçirilmiş dakikalar vazifeyi yerine getirmeye kâfi. Sonra o en güzel duygu mutluluk gelirdi, bana kendimi insan hissettirirdi. Yürürdüm ben, görür ve üzülürdüm, insanlığımı hisseder hep iyi bir insan olduğumu düşünerek büyüdüm…
Böyle değildim ben…
Boğazım yanmazdı mesela. Karnım kavrulmazdı. Ciğerim acıyla küçülmezdi hiçbir zaman. Nefes, yaşadığımı hatırlatmaz, hatırlatanlar mutluluktan aşağı ise sayılmazdı. Azrail dokunmadıkça ürpermezdim. Kederle gizlenmiş vahşetler bile bir acı tebessümden fazlasını alamazdı. Duyarlıydım sınırım ise mutlu olmaktı, ona gelinceye kadar tamam ama fazlası unutulmalıydı. İyi bir insandım.
Pek çok kere farklı kaygılarla kaleme aldım değerliden uzak yazılarımı. Ama bugün ne düşündüğümü bilmeden, kelimeleri dizmeden, edebi olmadan, düşünce anlatmadan yazıyorum. Çünkü gönlümde bir yangın, gözlerimde eskinin kurumuş yaşı, ellerimin hüzne yenik düşmüş durumları ve nefesimin bile hayatı hatırlatışı. Acıyorum, acı çekmemiş halime yanıyorum. Hayıflandığım dünyamın rahatlığa boğulmuş zenginliğinde oturmuş kendime acıyorum. Ruhumun kabullenmeyip boğazımda düğüm ettiği acı lokmalarını hissiyatımın temelinde patlatıyorum. Fotoğraf karesi bir kefede utanamadan soruyorum insanlığım nerede?
Lübnan, Suriye Mültecileri kampı… Bir küçük insan evladı. Elleri havada, korkmuş çok derinden ağlamakta. Fotoğraf makinasını silah sanıyor zira. Hayattan kopmuş yüreği belki böyle yaşarım diye kaldırıyor elleri.
Böyle değildim ben…
Ne diyeceğini bilmediğim durum yoktu. Hep konuşur hep yorum yapardım. Allah’ın adını ağzımdan bırakmaz hep dua ederdim. Allah yardımcıları olsun. Allah herkese selamet versin. Üzülürdüm, sonra gülerdim. İnsan gibi hissettim, nihayetinde ben Üsküdar`da evimin kocaman salonunda bir yiğidim. Söyleyecek söz bulamadığım an geldiğinde hiçbir zaman varlığını sorgulamadığım ruhumun yokluğunu hissettim. Bir aileyi bir ay geçindirecek telefonumda gördüğüm haber, dünyanın durup da bana bir tokat attığı zamana gelince, kederle kavruldum sessizce…
Böyle değildim ben. Hayatıma devam edebilirdim. Dünyanın kötülükleri günümü etkilemezdi. Hep yürürdüm ben. Bozuk paralarım cebimde hiç durmazdı. Çocukları mutlu ederdim hep. Derslerime çalışır, kariyer planlaması yapardım. Peçeteleri hep fazladan para vererek alırdım. Bugün ben düşünmeden acıyla yazdım. Meğer insanlığımı peçetelerle satın alırmışım. Ben iyi bir insandım…
Fotoğraf makinesi gerçekten bir silahmış, küçük kız hayatta; ben o fotoğraf karesini insanlığımdan boşalan yere koydum ama…
GENÇ'ın Yazısı.