Geçtiğimiz ay, Türkiye’nin birçok ilinde meydana gelen elektrik kesintisi başta İstanbul olmak üzere tüm illerimizde hayatı büyük ölçüde aksattı. Elektrik ihtiyacını İran’dan karşılayan Van dışında, ülkemizin tüm illerinin etkilendiği kesintiler için Başbakan Ahmet Davutoğlu “kriz masası” kurulduğunu söylemiş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da, “İletim hatlarından veya manevra dediğimiz bir hadiseden kaynaklanıyor olabilir” demişti. Kısa sürede giderilen arızalar neticesinde elektriğine kavuşan Türkiye’de, sorunların neden-sonuç ilişkileri tartışıla dursun, elektriksiz hayatın neler doğurduğu ise bir hayli ilginçti. Elektriğini jeneratörler aracılığıyla karşılayabilen yerlerde, telefon şarj etmek isteyenler kuyruk oluştururken, trafik ışıklarının devrede olmaması ve akabinde kurallara uymak istemeyen sürücüler, tatil olan işyerleri ve buna benzer gelişmeler, yeni tartışmaların başlamasına neden oldu. Teknolojiye olan bağımlılığımız üzerine Akif Emre’nin yazısından şu bölüm manidar, “Elektriğin neden kesilmiş olduğu sorusuna cevap ararken asıl olarak; neden elektriğe bağlı yaşamak zorunda olduğumuzu sorgulamaya başlarsak küresel sistemle de hesaplaşmaya başlayabiliriz demektir.”

Salih Yüzgenç'ın Yazısı.