Bir Yürek Fatihi Erdem Beyazıt
Yunus Emre Tozal
“Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm!”
Erdem Beyazıt ile ilk tanışmam, ortaokul yıllarında babamın Sebep Ey şiir kitabını evde babamın mutat yaptığı akşam sohbetlerinde gerçekleşti. Şiiri okuyup yorumlayarak bize anlatan babamın o dersinden aklımda kalan, Erdem Beyazıt’ın bir yürek fatihi oluşuydu. Yunus’un “Dostun evi gönüllerdir, Gönüller yapmağa geldim” beytinin vücuda gelmiş hâli Erdem Beyazıt’tır demişti babam. Yaşayışı boyunca gönüller yapmaya çalışan, yürekler fethetmeye çabalayan bir şairdi; o yüzden Sebep Ey şiirinde öte âlemlere geçişi anlatmıştı Erdem Beyazıt.
Yürek fatihleri için bir yaşam biçimidir Erdem Beyazıt’ın ‘Sebep Ey’ şiiri… Schopenhauer’un şiirden beklediği şu sözleri, Erdem Beyazıt’ın şiirleri ve takındığı tavrı hakkında bizlere ipuçları verir: “Şair, düş gücünün önüne hayatın, insan karakterlerinin ve durumlarının tablolarını getirir, hepsini canlandırır ve ardından herkesi düşünsel melekeleri elverdiğince bu tablolar üzerine düşünmesi için bırakır.” Kendi öz değerine yabancılaştırılan bir neslin kavgasını ve mücadelesini veren Erdem Beyazıt, Jdanov’un deyimiyle olayların peşinde sürüklenip gitmez, halkın en ön safında yürüyerek gidilecek/varılacak yolu aydınlatır. Özellikle kimlik arayışında her daim diridir Sebep Ey; medeniyet toprağında filizlenecek tohumlara yağmur olur yağar, susuzluğunu giderir ümmetin, toprak olur kökünden besler yürekleri… Kaşgar Dergisi’nde yayımlanan bir söyleşide şiirini ümmetin dirilişine oturttuğunu şu sözlerle dile getirmiştir: “İlle bir şiir felsefesi söz konusu olursa bu Sezai Karakoç’un tanımladığı ‘‘Diriliş’’ kavramı çerçevesinde aranabilir. Medeniyetler arası muhasebe konusunda Büyük Doğu ve Diriliş mekteplerinin mütevazı bir işçisi olmaya çalıştım.”
Salt Batı eksenli fikirlerin, özenti akımların, kendi tarihinden ve kültüründen utanılacak bir durummuş gibi söz eden tavırların arasında bir ışık huzmesiydi Üstat Erdem Beyazıt. Nuri Pakdil’in Biat kitabında söylediği şu sözler, Erdem Beyazıt’ın düşünce dünyamızdaki yerini belirtiyordu: “1969’da M. Akif, Rasim Özdenören, Erdem Beyazıt’la birlikte Edebiyat Dergisi’ni çıkarmaya karar verdiğimizde, bizi bu girişime zorlayan etken aslında tekti: Ülkü olarak Batıcılığı seçmediğimizi, yalnızca yerli düşünceye ve bunun tüm değer yargılarına bağlı olduğumuzu söylemek.” Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Akif İnan, Alâeddin Özdenören gibi medeniyet inşasına katkıda bulunan, yazılarıyla, şiirleriyle aşkı, sevgiyi, muhabbeti, gerektiğinde ise kavgayı yazmış olan üstadlardan biridir Erdem Beyazıt.
Modernleşme sürecinde hem sosyal hem kültürel ilerlemelerin sonucuna bağlı olarak, edebiyatta da gelişmelerin, yeni akımların yaşandığı bir ortamda tavırlı duruşunu bozmayan, dinî duyarlılığı ile hakikat ateşini yakan kibriti arar Erdem Beyazıt şiiri. Şiirlerini okuyan, yolundan giden her okurunun yüreğinde o kibriti tutuşturacak cesareti, özgüveni ve kararlığı aşılayan dik duruşun sembolüdür Erdem Beyazıt. Hakikati temel alıp hayat felsefesini ortaya koymaya çabalayan, düşünsel eylemiyle modernizmin şehir algısını,
“Nereye gitsem hep apartmanlar çıkıyor önüme
Alıp başımı duvarlara çarpıyor bu yollar
Gidip gelmelerim bu dar sokaklarda
İnsanların koşup dolduğu bu dar yapılarda
Bir kısır döngüye girmek için bütün çabalar
Biz bunun için mi geldik” dizeleriyle dile getiren üstat, göstergebilim çözümlemeleriyle, hedonizme karşı duran kimliğiyle bir öncüdür. Lokomotiftir; kalabalıklar içerisinde yaşanılan yalnızlıkları diriliş ateşinde Hira’ya davet eder. Her geçen gün daha çok bağlandığımız dünyaya, kimliğimizi unuttuğumuz şehre, modern olana karşı vagonları hakikatin ışığına, hayat veren gün ışığına götürmedeki sorumluluğu üstlenir Erdem Beyazıt.
Sorumlu kıldığı kişiliğiyle toplumu uyaran, her daim ‘emr-i bil maruf nehyi anil münker’ için kendi kendisini sorgulayan, düşünsel eylemiyle modernizme olması gereken noktadan bakan ve bizlere gösteren bir yapısı vardır üstadın. Zaten yürek fatihi de böyle olmalı değil midir? Bu yüzden heyecanlıdır, aktiftir, duyarlıdır. Hiçbir haksızlığa tahammülü yoktur; ‘aktif iyi’ olup pasif iyilerin yattıkları yerden kalkması için gerektiğinde naralar atar Erdem Beyazıt:
“Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırkikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağı ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım”
Erdem Beyazıt ölümle arkadaşlık kurmuş, ölümden ötesini düşünerek ve düşündürerek yaşamıştır. Rasim Özdenören Erdem Beyazıt için “Erdem Beyazıt, çağlardan beri sürüp gelen Müslümanın yaşam trajedisini anlatmak ister” sözleriyle üstadın diriliş tohumu olduğunu ifade eder. Sezai Karakoç da Erdem Beyazıt’ın ‘diriliş şairi’ olduğunu belirtmiştir: “Edebiyatın direnişine katkıda bulunan bir şairdir, yabancılaşmaya karşı gösterilen direnişin şairidir… Dostoyevski’nin ‘Karamazov Kardeşler’indeki ‘Alyoşa’ya benzer.”
Erdem Bayazıt, kaleme aldığı ‘’Aşk’’, ‘’Tabiat’’ ve ‘’Savaş’’ risalelerinin üzerine bir de son olarak ‘’Üsküdar Risalesi’’ yazarak, Üsküdar’ı anlatmak istediğini belirtmişti. Merhum şair, yazmayı hedeflediği ancak ömrünün vefa etmediği ‘’Üsküdar Risalesi’’ ile ilgili şunları kaydetmişti: ‘’Sağlığım iyi olursa bir de Üsküdar Risalesi yazmak istiyorum. Bizim itikadımıza göre Kudüs, Üsküdar’dan başlar. Osmanlı döneminde seferler Avrupa’ya bile olsa Üsküdar’dan başlardı. Kudüs’e giden yollar mutlaka Üsküdar’dan geçer. Bunları işleyebilirsek orada yaşayan halkı, tekkeleri, ezanları anlatabilirsek işte o zaman Üsküdar Risalesi olacak.’’
Üstat bir dava ve fikir adamı. Mefkûresinin; hakikatin peşinde koşan, ölümüne inanmış bir halde ölüme koşarak karanlıkları aydınlatan bir yapısı vardır. Sabırla yoğrularak, savaşla mücadele ederek zafere ulaşır Erdem Beyazıt:
“Dallar meyveye dursun toprak tohuma dursun İnsan barışa dursun selama dursun zaman Sabır savaş zafer. Adım: MÜSLÜMAN”
Tüm yazan, çizen, okuyan, yayın yapan insanlarımızın üzerinde hakkı vardı Erdem Abinin. Bu vesileyle Allah rahmet etsin, açtığı yoldan yürümeyi; gönüller yaparak yürekler fethetmeyi nasip etsin.
GENÇ'ın Yazısı.