Ay`a (Karanlığa) Yolculuk
Mayıs 2015 Yazı Atölyesine Gelen En İyi Yazı
Yazı Hakkında Metin Karabaşoğlu`nun Yorumu: İnsanın bu dünyaya yolculuğunu ve de bu dünyadaki hayat yolculuğunu, buradan sanki bilinmeyen, karanlık bir dünyaya yolculuk hayali üzerinden anlamaya davet bir yazı kaleme almışsın. Bu ‘tefekkür’den sonra insanın vardığı adres de, bu dünyada bizi bu kadar nimetle yaratan Rabbe ‘teşekkür’ oluyor elbette. Yazıda eksikler yok değil, ama muhayyileyi doğru şekilde kullanman ve ulaştığın sonuç çok çok kıymetli. O yüzden, ‘Ayın Yazısı’ adayları arasına alıyorum. Gayretle, sabırla devam...
İbrahim Ethem Özer
Sessiz ve karanlık bir odaya geçin. Kapatın gözlerinizi bir an ve yaklaşık on dakika açmayın. Farz edin ki uzaya doğru yol alıyorsunuz. Sürekli yukarı doğru çıkıyorsunuz. Her an uzaklaşıyorsunuz dünyadan… Çıktıkça çıkıyorsunuz. Ürpertici değil mi? Karanlık, hem de zifiri karanlık… Kimseler yok, aslında var sandığınız eşiniz, dostunuz, akrabanız, yakınlarınız…
Korku başladı sanki. Hemen “Allahım” dediniz. Etrafa bakamıyorsunuz. Çünkü her yer kop koyu. Başka bir yaşam, tanımadığınız… Kalbim dayanmayabilir der gibisiniz. Ne olacak acaba? Geri dönebilecek misiniz? Yoksa bundan sonraki yaşamınızı burada mı geçireceksiniz? Bu bir başlangıç mı?
Hayal etmesi bile tefekküre olan ihtiyacı gösteriyor insana, bazen muhasebe gerekli sanki. Yoksa yanılıyor muyum?
Böyle insanı sarsan bir yolculuk, düşünerek bile uzun geliyor insana, hemen bitmesini ister insan, zor çünkü… Az kaldı ineceksiniz birazdan. Ve geldiniz işte. Ay’ın üzerindesiniz. Aman Ya Rabbim gerçekten üzerinde miyim? Bir an açıp etrafınıza bakmak istediniz. Baksam mı acaba? Ya kötü bir şey olursa? İsmini bile bilmediğiniz her türlü cisim var her yerde. Burası sanki ayrı bir dünya… Yıldızlar bile korkutuyor insanı, beyaz olarak bildiğimiz o ışıltılı halinde bile… Tekrar gözlerinizi kapattınız biliyorum. Dayanılması güç çünkü…
Kısa sandığınız o on dakika geçmek bilmiyor sanki!
Devam edelim. Sakın açmayın on dakika bitmeden. Keşke hepiniz şu an ne hissettiklerinizi anlatabilseniz veya yazabilseniz. Kim bilir kaç farklı yaşanmış an bulacağız… Bundan sonra hayatınızın böyle geçeceğini farz edin ve nasıl olurdu acaba diye düşünün. Yiyecek yok, su yok, kimse yok, eviniz arabanız yok, aslında var sandığınız… Sadece O var! Her zamanki gibi…
Evet, O var bizi hiç bırakmayan. Anne karnındayken de sadece Rabbimiz yok muydu? Ya da mezarda da yalnızca O olmayacak mı? Aslında her an yanımızda varken çoğu zaman zorluk anlarında aklımıza getirmiştik. Şu an karanlık bize yine onu hatırlattı. Şimdi biraz daha düşünme zamanı…
O ana tekrar dönelim! Aşağıya bakamıyorsunuz, kimseyi bulamıyorsunuz, İhtiyacınız olan bir şeyi kimden isteyeceksiniz? Titremekten doğru düzgün düşünemiyorsunuz bile! Bağırsanız hangi insan duyacak da size yardım edecek? Haykırmaktan da vazgeçtiniz değil mi? Allah’ım nasıl bir yer burası der gibisiniz. Şimdi yeniden Dünya’da olsam diye içinizden geçirdiniz. Bu kadar yeter diyorsanız evinize geri dönelim yeniden, o sıcacık yuvanıza…
Bu kadarı bile yetti anlamaya sanki. Artık geri dönelim mi o zaman? Hemen olmasını istediniz tabi. Aşağıya inerken de hala ürperti devam edecek ve etkisi varasıya kadar sürecek. Daha hızlı dönmek istiyorsunuz biliyorum. Huzura ermek ve rahatlamak iyi gelecek…
Ve geldik işte. Artık açabilirsiniz gözlerinizi. Bir süre bildiğiniz nesneleri algılayamayabilirsiniz. Her uzvunuz gibi gözünüz ve aklınız da alışmaya çalışacak tabi! Acele etmeyin. Çünkü şok üstüne şok yaşadılar, ilk doğuş anı gibi hemen gözleriniz alışamayacak aydınlığa ve dünyaya. Bunu yeniden doğuş gibi düşünün ve şimdi daha dikkatli bakın etrafınıza, sahip olduklarınıza…
Annenizi arayın şu an mesela. Eşinizi dostunuzu en kısa zamanda ziyaret edin. Komşunuzun kapısını hemen çalın şimdi. Hemen mi demeyin evet hemen! Bakın neler olacak… Neleri kaybetmişiz aslında… Vücudunuzu seyredin yani sağlığınızı, Allah’ım çok şükür deyin sağlığım yerinde, yürüyebiliyorum, konuşabiliyorum…
Ve artık şükür üstüne şükür ediyorsunuz. Hayıflandığınız şeyleri küçük görmeye başladınız. Aslında çok da büyütmeye gerek yokmuş…
Yaradan’ımı daha çok hatırlayacağım…
Metin Karabaşoğlu'ın Yazısı.