Son yıllarda bitkisel tedavi başta olmak üzere alternatif tedavi yöntemleri, hiç olmadığı kadar revaçta. Hatta bitkilerle tedavi denen şey o kadar abartıldı ki: Bu işin kendisi, başlı başına bir hastalık haline geldi. Bir tür hastalık hastalığı: Bitkisel tedavi hastalığı...

Koş vatandaş koş! Çocuğun mu olmuyor?! Al sana reçete: Yaban tezeği, mercimek ve soğan kabuğunu yak: Tütsüsünde otur. Baktın olmadı; 40 değirmenin çarkından su topla; bu suyla 3 gün yıkan. Olmadı mı: 7 renkli ipi okut, beline bağla. Olmadı: Fil dişini, at sütüne kar; fitil yap. Olmazsa tavşan beyni yersin.

Gözünde arpacık mı çıktı?! Kolayı var: Odunu ısıt gözüne koy. Hamuru yoğur gözüne koy. Çay buharını gözüne tut. Köpek dışkısını da denemeyi unutma. Sonra şeker sür. Sarımsak sar. Nişan yüzüğü sürt. Siğilin mi var: Yak gitsin. Böcek mi ısırdı: Tükür geçsin. İyileşmezse paslı demir sürtersin. Tetanoz siğilden yeğdir!

Yanığın varsa diş macunu sür. Paslı demir; buna da iyi gelir. Başın mı ağrıyor: Saçını çek. Gerekirse yol! Alnını jiletle: Kanat iyice! Dişin mi ağrıyor? İspirto dök, kolonya dök, akü asidi dök… Öksürüğün mü var? Gaz yağını şekere damlat: Ye! Göğsüne gazete sar: Yat! Boynuna anahtar as: Gez. Baktın işe yaramadı; kapıda kalmazsın en azından!...

Keşke Şaka Olsa

Şaka gibi değil mi? Ama değil. Keşke olsaydı. Yukarıda saydığım yöntemlerin hepsi halihazırda yurdumuzda kullanılmakta olan tedavi(!) yöntemlerinden sadece birkaçı. Son yıllarda bitkisel tedavi başta olmak üzere alternatif tedavi yöntemleri, hiç olmadığı kadar revaçta. Hatta bitkilerle tedavi denen şey o kadar abartıldı ki: Bu işin kendisi, başlı başına bir hastalık haline geldi. Bir tür hastalık hastalığı: Bitkisel tedavi hastalığı…

Tıp mı Kocakarı İlacı mı?

Bütün bu envai çeşit tedavi yöntemlerini; kimileri altenatif tıp diye tanımlarken, kimileriyse kocakarı ilacı deyip geçiyor. “Alternatif tıp” etiketi bu işin rantını yiyenler tarafından daha çok tercih ediliyor. Bu etiketin yanına bir de “Tıbb-ı Nebevi” levhası yerleştirilince, kâr o kadar tatlı oluyor ki tadından yenmiyor. Olan; derdine derman arayan çaresizlere oluyor. Böyle olmaması içinse; yapılması gereken tek şey bilinçlenmek aslında.

Alternatif Tıp Nedir

Alternatif tıp, daha çok; geleneksel doğal bitkileri kullanarak (çay veya bitki karışımlarıyla) elde edilen ilaçlarla tedavi etme yöntemidir. Herhangi bir vak’a ile ilgili olarak: Hastalık sebepleri ve tedavisi konusunda elde somut verilerin olmaması, hasta için henüz objektif ve kanıtlanmış bir tedavi yöntemi geliştirilememiş olması gibi durumlarda, modern tıp tedavilerini destekleyici olarak; hastanın rahatlaması, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, psikolojisinin düzelmesi amacıyla uygulanabilen tedavi yöntemlerini kapsar.

Alternatif Tıp Tartışmaları

Halihazırda alternatif tıp hakkında, sağlık çevrelerinde yoğun tartışmalar yürütülmekte. Özetlemek gerekirse; alternatif tıbba yönelik üç temel yaklaşım var: Tümüyle karşı çıkanlar, kısmen kabul edenler ve tümüyle destekleyenler. Her birisi kendi içlerinde tutarlı ve kabul edilebilir görünen tezler sunabilmekle birlikte; işin bir de pratiği, yani; yaşanmakta olan gerçeklik var. Ve bu noktadaki uygulamalar, maalesef felsefi tartışmalardaki kadar zararsız değil.

Üç gün hiçbir şey yedirmeden oruç tutturmalar mı ararsınız, hangi koşullarda yetiştiği belli olmayan mikrop yuvası sülüklerle kan almalar mı, doktorun verdiği bütün ilaçları iptal ettirip, kendi verdiği uyduruk ilaçlarla hastaları komaya sokmalar mı?.. şarlatanlık almış başını yürümüş. Alternatif tıp uzmanı olduğunu iddia eden ve bir kısmına televizyonlardan aşina olduğumuz bazı tipler –birkaç istisna hariç- aslında bir tıp derecesine sahip veya lisanslı doktor bile değiller. Onu geçtik: Sorsanız; uzmanlıklarını gösterecek herhangi bir “kabul edilebilir, geçerli” belge sunacak durumda bile değiller. Haa!.. Bakmayın siz kartvizitlerinde koca koca Prof., Dr., Uzman vs. yazdığına… Verin bana 10.000 dolar: Size, başta; Azerbaycan olmak üzere istediğiniz herhangi bir eski Doğu Bloku ülkesinden, istediğiniz diplomayı alayım. Bu kadar ucuz. Bu kadar kolay. Alternatif tedavi uzmanlarının çoğunun Azeri, Rus, Özbek vs. diplomalı olmalarının sırrı da budur.

Neymiş efendim: “Tıbb-ı Nebevi” imiş! Bu tiplerin o şarlatanlıklarının hiçbirinin “Tıbb-ı Nebevi” ile ilgisi yok. “Tıbb-ı Nebevi” denilen şey: Hz. Peygamber (s.a.v.)`in tıpla ilgili hadislerinde meydana gelen bir ilimdir ve O’nun (s.a.v.); sağlığı koruma ve hastalıklara karşı “zamanının” uygulanabilir tedavi usullerine dair, tavsiye ve uygulamalarını ihtiva eder. Yani O’nun zamanında bu kadar gelişmiş, ilaçlar, tedavi yöntemleri, araç gereçler vardı da O mu (s.a.v.) bunlara itibar etmedi?! Ya da anlattığında anlayacak adam vardı da çevresinde; ilmi kasıtlı olarak kendine mi gizledi (haşa)!? Yoksa çörek otu yemek “Tıbb-ı Nebevi” de kemoterapi tıbb-ı şeytani mi?! Değil elbet. Ama “Tıbb-ı Nebevi”yi, dolayısıyla da Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) istismar edenler bunu böyle söyleyemezler. Söylerseler; kaynak kurur, paralar suyunu çeker. İşte onlar “Allah’ın ayetlerini az bir değere” satanlardır.

Ama kabahat sadece bu şarlatanlarda değil. “Tıbb-ı Nebevi” kisvesi altında hokkabazlık yapanların kapısında kuyruğa girenler! “Emânet ehline verilmediği zaman, işte o zaman kıyâmeti bekle!” (Buhârî, İlim, 2; Ahmed, II, 361) diyen hadisi duymadınız mı hiç?! O Peygamber ki (s.a.v.) kendisine başvuran bazı hastaları mesleklerindeki ehliyetlerine binaen Hristiyan doktora yönlendirmişti. Bundan da mı ibret almadınız?!

Madem öyle; sizdeki bu Allah’ın ayetlerinden birer ayet olan bilimsel tedavileri bir yana bırakıp, ehliyetsiz tiplerin elinde kendinizi heba ettirme hastalığına, ben de bitkisel bir çözüm önereyim. şifalı bir ottur söyleyeceğim: “Havacıva”! İster anla ister; kaynat suyunu iç.


Sinan Özgenç'ın Yazısı.