Ahmet Ekrem Kaya

Evet geçmişinle övün, bu hakkın. Ama o şerefi ait olduğu yere ulaştırman isteniyor senden. Geçenler geçti. Tarihin övünüp, avunman için değil, bakıp ibret alman için. Bak bir de senin dilinle söyleyeyim. Eski maçlar oynandı  artık, bu yüzden önümüzdeki maçlara bakalım.

Sen. Evet evet sen. Tarihi özlemeyi bırak artık. Fatih Sultan Mehmet ile tanışmayı, Yavuz ile sefere çıkmayı, Efendimizle çağdaş olmayı özleyip durma artık. Sen bu vaktin çocuğusun. Kaderin sana biçtiği bir rolün var. Medeniyetimizin izzet çağını özlemeni anlıyorum ama senin bu devirde yaratılmanın bir gayesi var. 14 asırdır çağlayan bir derdin var senin. Derdin bu dönemde zor günler yaşıyor, bunu görüyor biliyorsun. O halde vaktin gereklerini yapacak, derdine sarılacaksın.

Özlediğin çağlardaki kişiler vazifelerini şeref duyarak yaptı ve gittiler. Onların taşıdığı değeri taşıma sırası sana verildi bugün. Geçmişi özlemeyi unut da geleceğe derdini nasıl taşıyacaksın bunu düşün. Zira derdinin sancağı sana verildi bu sefer.

Zaman. Belki zihnini çatlatacak kadar çetin bir mesele, seni farklı alemlere götürecek ayrı bir pencere… Lakin bu zamanın senden beklediği var. Öncelikle özlediğin medeniyetin değerlerini tanıyacak, anlayacak, özümseyeceksin. Değerlerine bağlanıp kiminle mücadele ettiğini anlayacaksın. Bir mefkûren varsa uykuyla aranı açacak gerekirse onunla kavga edeceksin. Alacak yolumuz çok çünkü… Yenik bir medeniyetin çocuğuyuz. İşte kaderin sana yüklediği misyon da bu. Yıkıldığın yerden kalkman lazım. Bunun için derdinin aşkını hep diri tutman gerek.

Sadece bulunduğun coğrafyayı düşünecek kadar az değil sorumluluğun. Bekleyenler var seni. Dünyaya hükmetmiş bir ceddin var senin. Gelip buraları da fethetseler diye beklenen dedelerin… Onların seferleri bir `şey` içindi. Usulleri bugünkü usuller gibi değildi elbet, o zamanın şartları ne gerektiriyorsa onunla hareket ettiler. Sen de zamanının silahı ile donanacaksın. Okuyacaksın… Hem fiil haliyle okumak hem de analiz yapma manasıyla okumak. Kendi irfanını tanımaya çalışırken batılı bir gözle bakmayacaksın kendine. Referans noktanı kendi değerlerinden oluşturacaksın. Yoksa kendini sorgulamaya başlar, inandığına güvensizlik duyarsın.

Yaptığın mesleğin, bitirdiğin bölümün çok da önemli değil. Önemli olan yaptığın işi aşk ile yapman, derdinin yeniden doğmasında senin işini en iyi yapmanın önemli bir yeri olacağına inanman. Derdinin hülyası ile uyanabiliyorsan uyanış başlamış demektir. Ben bir öğrenciyim ne yapabilirim ki deme. Özlediğin Fatih`i örnek al da gayen için gecelerini gündüzlerinle buluştur. İstanbul`un fethi senin zamanında hangi manaya geliyor, sana hangi misyonu yüklüyor bunu anlamaya çalış.

Yıkıldığın yerden kalkman için kulluğunun ne denli önemli olduğunu da unutma sakın. Tek vazifen ibadetlerin değil ama. Derdinin yeniden şahlanışı için çalışman da ibadet çerçevene giriyor. Bunu böyle algılaman lazım. Çalışmak, okumak, anlamak, düşünmek… İbadetlerinle kendini kurtarabilirsin ama dedik ya seni bekleyenler var diye. Kendimizi düşünecek kadar lüks yaşayamayacağımız bir vazife var üzerimizde.

Evet geçmişinle övün, bu hakkın. Ama o şerefi ait olduğu yere ulaştırman isteniyor senden. Geçenler geçti. Tarihin övünüp, avunman için değil, bakıp ibret alman için. Bak bir de senin dilinle söyleyeyim. Eski maçlar oynandı artık, bu yüzden önümüzdeki maçlara bakalım.

Geleceği şekillendirecek güçte bir imanın var senin. Çakmak gözlerin, kalbini hızlandıran heyecanın umutlandırıyor bizleri…

Haydi GENÇ, niyet et yıkıldığın yerden kalkmaya…


GENÇ'ın Yazısı.