Maziden Bugüne Paha Biçilmez Bir Gelenek!
Asude Usluer Uğurlu
İpek yolu, kral yolu, baharat yolu gibi tarihi güzergâhların üzerindeki Anadolu’nun kültürel mirasına damgasını vuran ve her motifinde ayrı bir ruh, her renginde ayrı bir mesaj taşıyan, ilmek ilmek tarihin işlendiği, Anadolu insanının hislerini yansıtan bir gelenektir Anadolu’nun el sanatları…
El sanatları göz nurunun, ince zevkin, uzun sabrın, gönüllerde yatan tasarrufların sanat olarak izhar edilmesidir. Tahta oymacılığından sedef kakmacılığına, iğne oyası ve dantelaya kadar hepsi el sanatlarıdır. Ağaç, maden, cam işçiliği, çinicilik, yaldız bezeme, tezhip, minyatür vb. sanatların hepsi el sanatlarının içinde mütalaa edilir.
El sanatları insanoğlu var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak zuhur etmiştir. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek ve korunmak amacı ile ilk misallerini vermiştir. Daha sonra gelişerek çevre şartlarına göre değişim gösteren el sanatları; zuhur ettiği toplumun hislerini, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini aksettiren bir hale gelerek “geleneksel” vasfı kazanmıştır.
Çeşitli medeniyetlerin gelişme ve geçit yeri olan Anadolu’da el sanatlarının çok eski bir mazisi vardır. Burada pek çok çeşitleri yapılan sanatlarda zevkin, renk anlayışının geçmişe olan sadakatinin örnekleri görülür. El sanatlarının yapımı her ne kadar ekonomik ve iklim şartlarına bağlı olsa da aslında gelenek ve görenekleriyle maziye olana sadakati ortaya koyar.
Anadolu El Sanatlarının Tarihi Yolculuğu
Birçok medeniyetin beşiği olan Anadolu’ya Türklerin yaptığı göçler, Anadolu’nun bugünkü kültürel yapısını oluşturmaya başlamıştır. Anadolu’ya gelen bu topluluklar kendilerine has gelenek, görenek ve el sanatlarını da beraberlerinde getirmişlerdir.
Geleneksel Türk el sanatları Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli medeniyetlerin kültür mirasıyla, kendi öz değerlerini birleştirerek zengin bir mozaik oluşturmuştur.
Çok zengin el sanatları potansiyeline sahip olan milletimizin tarihi incelendiğinde asırlar evvel bile üretici gücünü kullanarak madenlerden, taşlardan, bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen ham maddeleri değerlendirerek çeşitli ihtiyaçları için kullanmışlardır. Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar uzanan göçlerinde karşılaştıkları kültürlerden de etkilenerek günümüze kadar uzanan zengin el sanatları oluşturmuşlardır.
Halk sanatları konusunda dünyanın hiçbir ulusu binlerce yıllık bir kültür birikimine Anadolu kadar zengin kaynaklara sahip değildir.
Günümüzde her şeyin makinalaşması, tekniğin ilerlemesi, ince zevklerin yok olmaya doğru gitmesi el sanatlarına olan rağbeti kısmen de olsa azaltmıştır. Ülkemizde bilhassa bazı küçük kasaba ve köylerde el sanatları hala devam etmektedir. Özellikle gelinlik kızlar göz nurlarını dantela oyalara ve diğer el işlerine döküp sabrın ve zevkin eserini, işlemektedirler.
Osmanlı El Sanatlarına Karşı Çok Hassastı…
Türk-Osmanlı el sanatları en ince detayları içeren, güzelliğini bu detaylardan alarak insan ruhunu inceltip derinleştirmeye ve nefsi terbiye ve teskin etmeye yöneliktir.
Osmanlı’da özellikle saray tarafından el sanatları büyük teşvik görmüştür. Hatta öyle ki sanatkârın elinin ayarı bozulmasın diye çarşı ve pazar ihtiyaçları dahi görevliler tarafından giderilmiştir. Haliyle el sanatları bu dönemde en parlak devrini yaşamış ve batılıların bile hayranlıkla izlediği el sanatları ortaya çıkmıştır.
Anadolu el sanatlarımızdan bir kısmını şöyle sıralayabiliriz: Halıcılık, kilimcilik, kumaş dokumacılığı, cicim zili, yazmacılık, çinicilik, seramik-çömlek yapımcılığı, işlemecilik, oya, dantela, deri işçiliği, taş işçiliği bakırcılık, sepetçilik, semercilik, maden işçiliği, keçe yapımcılığı, örmecilik, ahşap ve ağaç işçiliği, arabacılık vb.
Ayrıca dokumacılıkta kullanılan ham maddelerimiz; yün, tiftik, pamuk, kıl ve ipektir.
El Sanatları Depresyonu Önlüyor…
El sanatları milletlerin kültürel kimliklerinin en canlı ve anlamlı belgeleridir. Ham maddesi, deseni ve üretim tekniği yapan kişinin katkısıyla, hisleriyle ve ait olduğu yörenin karakteristik özelliğiyle birleşerek paha biçilmez değer kazanır. Aynı zamanda işleyene de çok şey kazandırır. Nitekim Anadolu insanı geçmişten bu yana hep meşgul olacak bir uğraş bulmuştur. “Boş duranı Allah da sevmez, kul da…” diyerek gerek örgü, dantel, oya gerekse çömlek, halı, kilim, keçe gibi şeylerle ortaya muhteşem eserler çıkarmışlardır.
Zira insan boş durduğu zaman depresyon, bunalım ortaya çıkar. Nitekim şimdilerde psikologlar bile strese giren bunalımlı hastalara bir el işiyle, el sanatıyla uğraşmalarını tavsiye etmektedir. Çünkü kişinin zihni bir şeylerle meşgul olmazsa sürekli geçmişi ya da olanları düşünerek sıkıntı üretir. Boş durmak insanın hilkatine zıt olduğundan eli boş olan insanın zihnini boş düşünceler istila eder ve netice olarak bunalıma sebebiyet verir.
Zaten dinimizde bizi boş durmaktan men etmiştir. İşte Anadolu’daki el işlerinin ortaya çıkmasındaki sebeplerden biri de budur aslında. Hepimiz biliyoruz ki sıkıntı, bunalım, depresyon bu çağın hastalığıdır. Ecdadımızda böyle bir durum söz konusu değildir. Çünkü onlar başta dini vazifeler ve sonra el işleri olmak üzere sürekli zihinlerini meşgul etmişlerdir.
KAYNAKLAR -Türk el sanatları, Kültür bakanlığı, 202 maddi kültür dizisi, Ankara 1993 -Elvan OYTUN, Aynur UYGUN, Yerel el sanatları-1-meb İstanbul 1999
GENÇ'ın Yazısı.