İki Darbe Arasında Askerlik
Abdullah Güner
Gençlere divan edebiyatını sevdiren adam ‹skender Pala`nın askerlik hatıralarını kaleme aldığı eser, kendi askerlik mücadelesini, deneyimlerini artısı eksisi ile askerliğe askerce bir bakışı okuyucu ile buluşturuyor. Pala`nın 15 yıllık askerlik serüveninde elde ettikleri ile kaybettikleri yüzlerce öykü içinden bir öyküyü “keşke yaşanmamış olsaydı, yaşandı işte…” giriş sözleri ile bize sunuyor.
Eserde, bir dönem askeriye içinde toplum mimarlığına soyunanların nasıl da çekinmeden ve rahatsız olmadan bu ülkenin öz evladına sırf kendi ideolojileri ile örtüşmediğinden uydurma belgelerle ihraç ettiği… Mülakatlarda elemelerden geçirilen öğrencilerin nasıl daha başka süzgeçlerden de geçirildiğini, (öğrencinin Kur`an kursuna gitmiş olması, ‹mam-Hatip okullarından gelmiş olması, gusül nedir sorusunun cevabını biliyor olmasının onları elemek için kıstas olarak kullanıldığı belirtiliyor. Syf. 48) soru standartlarının nasıl değişebildiğini anlatıyor. Sadece bunlar mı; değil tabii. Öyle uç fikirler geliştirmeye başlamışlar ki bakın ne diyor Pala: “Daha sonraki yıllarda bu eleme işinde o derece uç fikirler üretilir oldu ki gün geldi, “Bir elinde Kur`an var, diğer elinde Atatürk`ün Nutuk`u. Denize düştün ve tek elle yüzebileceksin, hangisini atarsın? Gibi akla mantığa ziyan sorular ortaya çıkmaya başladı.”
YAŞ karaları gerekçe gösterilerek 3 bini aşkın subay/astsubay disiplinsizlik suçlamasıyla TSK’dan ihraç edildi. Türk ordusunun bazı kişiler kendi menfaatleri için kullanma eğiliminde olduğundan askerliği “Peygamber ocağı” olarak gören bu halkı küçük düşürmek/görmek ne ile örtüşebilirdi ki? Askeri görevlerine siyasi görev yükleyenler bu halkı kuru cahil görenler bu halk ben şahidim diyebiliyor. Vatan sevgisinin karşılığını, kendi özünü koruyan insanları öteki yapıp bertaraf etmek sananların bu kitabın yayacağı kıvılcımla ümit ediyoruz ki sonu gelecektir. Biz askerimizi milletimizin ruhundan ayrı düşünemeyiz.
GENÇ'ın Yazısı.