Fotoğrafta İnsan Neden İlgi Çeker?
İçinde insan unsuru olan fotoğrafların daha çok dikkatimizi çektiğini fark etmişsinizdir. Çünkü insan her şeyden önce duygu demektir. Bazen hüzündür, bazen sevinçtir, bazen kavuşma, bazen ayrılıktır. Bazen anne-baba, kardeş-abi, yeğen-kuzen, tanıdık-yabancıdır. En önemlisi fotoğrafta ilgi odağıdır. Bu sayımızda içinde insan unsuru barındıran fotoğrafları değerlendirelim istiyorum.
İlk fotoğrafımız, Ecem Zeynep Aydın’ın eski bir kapının önünde oturan yaşlı insan portresi. Eski bir yapı duvarı, oldukça yıpranmış ama doğallığını kaybetmemiş eski bir kapı ve ortamı tamamlayan oturan yaşlı insan. Sanki hepsi birden geçmiş tarihin bütün izlerini doğal bir şekilde anlatmak için bir araya getirilmiş. Bu bakımdan fotoğraf atmosfer olarak oldukça uyumlu. Kadraj olarak özel bir seçim yapıldığı anlaşılıyor. Kapının tamamına yakını ve duvarın ana özelliklerini gösteren bir kesit alınarak belli bir sadelik sağlanmış. Yaşlı adamın kapalı kapının önünde bulunması görünürlüğünü sağlanması açısından faydalı olmuş.
Kareyle ilgili bir iki hatırlatmada bulunmakta fayda var. Birincisi açık kapıdan görünen kısımda hiçbir şey belli değil. Oldukça karanlık olmuş. İçeridekiler en azından belli belirsiz görünse daha iyi olacakmış. Ya da kapıyı biraz kapatarak küçük bir açıklıkla içeriyle ilgili görünmeden belli bir merak uyandırma şansı yakalayabilirdik. İkincisi de fotoğrafı yüksekten değil de biraz daha eğilerek, en azından yaşlı amcanın göz hizasından çekerek belli bir bakış açısı yakalayabilirdik. Ayrıca yaşlı amcanın doğrudan bize bakmadığı, belki başını öne eğdiği bir kareyle çok daha doğal bir fotoğraf yakalayabilirdik.
Firdevs Tuğba Ekiz’in gönderdiği fotoğraf doğallığı ile hemen dikkat çeken bir kare olmuş. Çocukların fotoğraf çekildiğinden haberleri olmasına rağmen oldukça doğal davranmayı başarmışlar. (Sanki doğallığı bozan, iki çocuğunda farlı yönlere bakması dışında belirgin bir gösterge yok gibi.) Aslında insan fotoğrafları çekerken mümkün mertebe, habersiz olduğu (poz vermediği) anları yakalamak doğal portreler için en ideal olanıdır. Ancak buna imkanımız yoksa, insanlarla biraz konuşarak, belki birkaç kare örnek fotoğraflar çekerek onları doğal davranmaya alıştırmak gerekir. Muhtemelen çocuklar bir pencere veya kapı önünde dışarıdan gelen doğal ışıkla aydınlatılarak kadraja alınmış. Doğal ışığın yüzlerde ve arka planda oluşturduğu gölge ve lekeler fotoğrafa hem derinlik kazandırmış hem de yüz hatlarının çok daha belirgin olmasını sağlamış. Ayrıca siyah-beyaz tercihi de bu kareye oldukça yakışmış.
Seyfullah Kumru fotoğraf köşemizin sıkı takipçilerinden, fotoğrafla yakından ilgili bir dost. Gönderdiği fotoğrafları son zamanlarda köşemizde yayınlayamadık, ama ilgiyle takip ediyoruz. Gönderdiği fotoğrafların kalitesi her geçen gün aratarak devam ediyor. Fotoğrafçılığını geliştirmek için ciddi bir araştırma süreci yaşıyor. İyi bir yolda ve kısa bir süre sonra kendi yolunu çok kolay bulacak bir düzeye erişecek gibi… Son zamanlarda gönderdiği fotoğrafların hemen hepsi belli bir kaliteyi yakalamış emek mahsulü çalışmalar. Üzerinde düşündüğü, çalıştığı hatta kurguladığı bir çok kare var. Araba egzozu kaynağı yapan tamirci fotoğrafı da bunlardan birisi. Netlik, ışık düzeyi, kompozisyon ayarlaması ve bu kadar zor şartlara rağmen sadeliği sağlayabilmesi önemli artıları. Fotoğrafın siyah beyaz olması bir tercih meselesi. Ancak renkli olması sanki bir kareye çok daha fazla şey katacakmış gibi duruyor. En azından kaynaktan çıkan kıvılcımlar fotoğrafa çok farklı bir atmosfer kazandırabilirdi.
Şevval Koncagül’ün İstanbul’dan çekip gönderdiği gün batımı fotoğrafını, yakın plan portre olmamasına rağmen içinde insan unsuru olması sebebiyle köşemize alıyoruz. Fotoğraf ışık, netlik, genel atmosfer ve küçük kayıkta bulunan insanları net bir şekilde gösterebilmesi bakımından oldukça iyi bir kare. Güneşin suda yansımasının da iki konu arasına yerleştirilmesi farklı bir düzen oluşturmuş. Ancak bu tür fotoğrafları genellikle dikey değil de yatay kare olarak çekmemiz önemli. Yatay çekeceksek bile buna göre bir kadraj ayarlaması mutlaka yapmalıyız. Bu karede mesela gökyüzünün hemen bulutların üzerinden yukarısının kareye girmesi bize artı bir zenginlik kazandırmamış. Oradan kesip ufuk çizgisini biraz daha yukarıya alarak, yakın plandan daha fazla bir bölümü kareye alarak yine dikey bir kare çekebilirmişiz.
H. İbrahim Kurucan'ın Yazısı.