Tuğba Erman
Mucize, sözlükte "insanı aciz bırakan, olağan üstü, garip tuhaf şey" manalarına gelir, terim olarak ise "yüce Allah`ın, peygamberlik iddiasında bulunan peygamberini doğrulamak ve desteklemek için yarattığı, insanların aynısını getirmekten aciz kaldığı olağanüstü olay" diye tanımlanır.
Mucizenin lafzından da anlaşılacağı üzere, peygamberlere bağışlanan iş öyle olmalı ki, insanın aynı işi kendi başına yapması imkânsız olsun. Peki, mucize, sırf insanlar daha kolay ve kesin inansın yahut Maide hadisesindeki havarilerin isteği gibi inançları tam pekişsin amacıyla yaratılmış olağanüstü bir olay mıdır` Ya da o dönemde bu amaç için Allah tarafından yaratılmış ve etkisi/varlığı o dönemde mi kalmıştır`
Sadece risaletin sahihliğine şahit olması için yaratıldığına inandığımız mucizeler, aslında bilim ve teknolojinin hamisi olmuştur. Genel olarak aklımıza hemen şu sorular gelir; Kimse aynısını getirememişken, mucize nasıl hami olabilir` Nasıl oluyor da peygamberler dışında herkesin aynısını getirmekte aciz kaldığı mucize bilime ve teknolojiye hamilik yapıyor`
Mucize, Adem’in hocasıdır ve O’na geniş ufuklar açar. Adem’i kâinatı ‘’Oku!’’maya yönlendirir. Mucize, peygamberlerle beraber başlayan hocalığı ile aklı sınırlı olan Âdem’e (insana) imkânsızı düşünmeyi öğretir. Hâsılı, sadece bir amaç üzere; insanları gönderilen dine inandırmak için yaratılmamıştır mucizeler.
Mucizeler -ve onları bize aktaran ve dahasına da sahip olan- Kur’an ve hadislerin bilim ile müspet/pozitif ilimler ile alakası nedir` Müspet ilimler; Fizik maddenin dış yapısı, Kimya iç yapısı, Astronomi uzay ve evren, Tıp insan vücudundan bahsediyor. Bunları yaratan Allah Teâlâ olduğuna göre, öyleyse müspet ilimler ve Kur’an-ı Kerim ve Hadis arasında çatışma çelişme olmaz mutlak bir uyum vardır. Mucizeler, aslında sandığımız gibi hayatımızdan çok uzak, ayrı bir dünya değildir, aksine Âdemoğluna olağanüstü âlemden birer pınardır. O’na bir öncü, bir ilham kaynağıdır. Kanaatimizi kuvvetlendirmek için birkaç mucizeyi inceleyelim.
Einstein ve Rölativite teorisi, uzay, zaman ve enerji kavramlarında devrim getirmiştir. Einstein’ın genel görecelik teorisinin bilimsel olarak ortaya koyduğu gerçeğe göre; zamanın hızı, bir cismin hızına ve çekim merkezine olan uzaklığına göre değişmektedir. Hız arttıkça zaman kısalmakta, sıkışmakta; daha ağır daha yavaş işleyerek sanki durma noktasına yaklaşmaktadır. Bu konuda Miraç hadisesine değinelim. Efendimiz (sav) yatağından ayrılıp geri geldiğinde yatağı hala sıcaktı. Yani beş dakika bile diyemeyiz. İşte zaman ve mekân kavramlarındaki devrim; bize göre beş dakikadır, ancak Efendimizin (sav) yolculuğu kat kat fazladır.
Bir başka ilham da televizyon. Peki, ne işe yarar` Farklı zaman ve mekânda olanı bize aktarır. Kaynağı; Efendimiz (sav) gitmediği, o anda yaşanan savaşı, gözlerini bir noktaya dikerek izliyor gibi sahabeye anlattı. Yani söz konusu mekanda fiziksel olarak bulunmasak dahi görüntü aktarımı ile tıpkı oradaymış gibi izleyebiliriz. Televizyon 1923 yılında, John Logie Baird tarafından İngiltere`nin Hastings kasabasında icat edilmiştir. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird tarafından 1926 yılında yayınlanmıştır.
Denizaltılar dediğimizde ise çok açık; Hz. Yunus (as). İnsanoğlunun denizin altında canlı olarak varlığını sürdürebileceğinin yüzyıllar öncesindeki kanıtıdır ve yine Âdemoğluna bir ilham kaynağı. 1620 yıllarında Hollandalı fizikçi Cornelius Van Drebbel, denizaltıyı ilk defa kullanılır şekilde inşa etti. Nehrin tam 5 metre altına kadar girmeyi başardılar.
Tüm bu mucizeler ve icatlar neticesinde şunu anlıyoruz ki, mucizeleri olağanüstü âlemden hayatımıza, asıl hak ettiği yere alırsak mucizeler de Âdemoğluna hoca olup, 100 sene 1000 sene çalışarak elde edemeyeceği neticelere ulaştırır ve perdeyi kaldırıp bizden asıl istenileni gösterir;‘’Ey Müslümanlar, bir gün insanlar bunu başaracak, yapacak, bunu siz yapın!’’. Artık mucizelere sadece ‘’mucize’’ deyip geçmeyeceğiz, bilakis aklı ‘sınırlı’ olan bizlere açtığı ufuklarda dolaşıp yine öğrettiği başka bir ‘’imkansız’’ın peşinden koşacağız; bakalım bu kez bizlere ne öğretecek ` Olağanüstü âlemde bir pınardan diğerine.
‘’Yalnızca bilim, hakikati teslim alma çabasıdır. İlim ise, hakikate teslim olma çabasıdır.’’ İlim ve bilim bir araya gelirse menzil Hikmet’tir.’’ Yusuf Kaplan
Kaynak:
Genel Görelilik Kuramı, Dr. Sadi Turgut, Tübitak Bilim ve Teknik Dergisi, Mart 2005
Genç Bilim'ın Yazısı.