Rabia Betül Toprak
Mevsimlerden toprak, sesi canlı geliyor kulağa. En ummadık anında melodisini sunan bir dost. Sanma zamanın elinde yok olmuş Mihriban. Elin değince değil, yüreğin sezince yüzüne gülen bir dost.
Mehtabın nazlı yareni toprak, ayrılık amansız değil, yer ile gök; toprak ve mehtap. Kuyuca karanlığın eşiğinde sessiz, bir o kadar izsiz olan toprak… Gece buz kesen, gündüz içi fokurdayan bir tabak.
Huysuz ve haşerat ile poz veren yine toprak, insana tahammülün sesi onda… Ey zamansız vuslata mührünü veren yar mısın "Rengin kemal, örtüşün defin, ey uyumalardaki heyecan can mısın?"
Basmak fiilinin muhatabı, tevazunun rahmi olan turab, sevda mısın Sev de! Yüreği cılızlara, en mahrem balçık ile sır verdin, şahit olduk, alak denildi, işittik…
Toprak aşkına yeşerdi yüzümüze bakmaz otlar. Dilsiz gezen heyula oyuncak olmuş dudaklarda. Avutulmuş ya da denizin haşmetiyle kandırılmış değildir beşer, kamaralarda saklanmış heyula… Oysa değil mi ki toprak karada?
Yum gözünü, mercan atlar mı toprağa Yapma, alışmış bir can var, çare sensin, kur otağı şu toprağa…
Yaz sıcağında yünden kefen; basma, keten fark etmez iplik yeter sarıda da, beyazda da, siyahta da… İstemenin kamburu çıkmış, ayaklar eskitilmiş, ezilmiş ruhlar örülmüş damarlara... Sen ki, yüce bir nimetsin insanlığa.
Şükür ki, adın adım olmuş; avuçlarda koklanan sohbetsin… Onmaz bir kul için yar olacak olan son durak, nemli kucak... Umudumuz, mürebbimiz. İntikalin gözleri kahve, sesi `T`, kirpikleri saçak saçak dünya kırpan toprak.
Ey! Yaren Ey! Her adımda hazırla bizi sana... Ne etti isek, kendimize ettik ve kendimize bilendik ancak. Dileyelim bizleri güzel bekliyor olsun toprak…
GENÇ'ın Yazısı.