Fatma Betül Dinçaslan

#fıratmatters-1 

 
Her fıtratın, her ırkın, her rengin, her şeyin kendi cinsinden bir kıymeti var. Söz konusu insan olunca, takvadan gayrı da üstünlük yok. Biliyoruz, dinliyoruz, söylüyoruz ama iş uygulamaya gelince tıkanıp kalıyoruz bazen. Neden, egolarımız yani biricik nefsimiz mi bize engel olan` Bilemem ben, herkes kendini bilir daha iyi, bir bilenden... Bilene göre değişir aslında bilginin geçerliliği. Bazen ikisi de doğrudur bazen ikisi de yanlış, bazen de göreceli bir doğruluk... Bilen, önemli bu noktada. Bizi Bilen Kim` Bize kıymet Veren` Diğer canlılar da kıymetli, ancak ,halife-i ruyi zemin Yapan` Hakkını veriyor muyuz` Sizin için bilemem, onu da...Kendimi bilsem şimdilik, kâfi bana. Kendimi bilmezsem tüm okumalarım yarımdır zira. Kendimi bilmezsem, okuduklarım, okumaya çalıştıklarım, okumaya alıştıklarım, kaçıştıklarım hepsi sallantıda. Bilemem...İlk kendimi bilmem lazım. Buradaysam, vardır sebebi hacı, demek belki de. Seviyorsak sebebi var da şuradaysak, buradaysak, oradaysak bir sebebi yok mu şimdi` Etrafımızda öfkeli insanlar görürüz. Çabuk sıkılanı görürüz. Çok konuşanı görürüz. Hep gülümseyenleri görürüz....Her fıtrat kadar insan görürüz. Farklı olmak suç mu` Değil, ama işte ilginç gelir bize. Helâl dairenin keyfiyetini kaçırmadığı sürece hepsi birinci, hepsi değerli. Bana göre değerlendirmezsem, kendimi birşey zannedip, nefsimi zirvelere kondurmazsam, canım ciğerim, kıymetlimisss onların hepsi. Ancak, fıtrat deyip koyu mu vermeli.7sinde neyse 70şinde öyle mi kalmalı` Diğer canlılar doğar doğmaz kaparken, 70 yılda olgunlaşmasını tamamlayamayan insan durmayı kabullenmeli mi` Nerde, nasıl durmalı` Bilemem, demiştim, bazı şeyleri bilirim sadece. Az birşey... Bildirenden mütevellit, yoksa o da yok... Hz. Adem, Rabbinin izniyle saymıştı ya canlıların ismini ve melekler secdeye gelmişti, Rabbimin bildirdiğinden gayrısı yok bizde, demişlerdi*...O kadar...Hatta o kadar bile yok. O, biraz idrak, biraz ufuk meselesi...-Allah versin kardeşim!...Biz, idrak dilencilerine, ancak Allah verecek zaten...Verenlerin de Vereni O olduğu için, bir başkası yok...Oturduğu yerden değil, hareket halindeyken istemek lâzım. Hz. Peygamber (s.a.v) in tasvip etmediği birşey, eli kolu tutarken öyle saçı sakalı karışmış dilenmek bilirsiniz Siyer`den...Bazen aklımız saçı sakalına karışsa da güzel bir Bakım, üstünden gelebilir zannedderim. Güzellik Salonunu iyi seçmek lazım sadece.
 
*Bakara(32-34) 
 
#fıtratmatters-2
 
Konuyu dağıttım.Güzel bir TedTalks buldum.Biraz bana göre olacak belki ama diyor ki: (Bu konuşmadan bunu mu çıkarmak lazımdı bilmem ama bu geldi aklıma.) Nasihat vericilerin nasihatları tesirsiz kalıyor ya bazen. Neden` Adavet(düşmanlık) edene ,hırs gösterene derler ki fıtratını değiştir bütün bütün. Bediüzzaman Said Nursi Hz. diyor ki "Eğer deseler ki, `Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecrâlarını değiştiriniz.`"** İşte o zaman, fıtrat, inkişâf edecek, meyve verecek belki ,ama tabii sabır elzem. O yüzden belki ilk "sabır" dır , öğretilmesi, fıtrat haline getirilmesi gereken. Hani eskiden tekkelerde, dergahlarda icrâ edilen..
 
Kalemin ucundaki işlenmiş grafeni bilirsiniz. Elması da.. İkisi de karbondan. Biri siyahımsı, birisi beyaz. Ha bi de bunların kan kardeşi kömür var, kapkara. Şimdi fark ne` Sabırla bekleyen elmas , paha biçilemez hale gelir. Ancak, kalemin kıymetsiz olduğunu iddia edebilir miyiz`
 
Dedim ki "kalemin kıymetini bilmeyen, elmasa paha biçemez". Sabır...Sabır..sabır... Dünyadaki sıkıntıların kaynağı sabırsızlık desem haksızlık etmiş olmam gibi geliyor sıkıntılara… İnsanları olduğu gibi bırakın. Ateş düştüğü yeri yakar sanın. Yok canım,o değil öyle. Sosyallik fıtratımıza büyük harflerle yazılmış, görmezsek ayıp be! İyi de nasıl değerlendirmeliyiz`
 
"New properties emerge because of our embeddedness in social networks, and these properties inhere in the structure of the networks, not just in the individuals within them." (Yeni özellikler,sahip olduğumuz sosyal bağlantılar sayesinde ortaya çıkar,sadece kişisel olarak sahip olageldiğimiz için değil.)
 
"I think, in fact, that if we realized how valuable social networks are, we`d spend a lot more time nourishing them and sustaining them, because I think social networks are fundamentally related to goodness. And what I think the world needs now is more connections." (Eğer sosyal bağlantıların ne kadar değerli olduğunu farketsek,onları devam ettirmek ve beslemek için çabalardık.Çünkü,bence,sosyallik “iyilik”le doğru orantılı.Ve bence dünyanın şu an ihtiyaç duyduğu şey de daha fazla bağlantı.)
 
İyilik de yayılabilir, fitne de fesat da. Bize düşen, “iyilik”i yaymak bilirsiniz.İnşaAllah hakkınız verebiliriz...Her fıtrat, elinden geldiğince `iyilik` haykırmalı. Kardeşim, sen Pollyannacılık oynuyorsun derseler, "dünya hayatı, oyun ve eğlenceden ibaret "***,değil mi, ben hakiki Müslüman olma rolünü kapmaya çalışmışım, var sen de kendi anladığın dilinden Pollyanna de, ne fark eder deyip devam etmeli, vesselam. 
 
 
**İman ve Küfür Muvazeneleri-Bediüzzaman Said Nursi ***Ankebuut-64/En’am-32 Fatma Betül Dinçaslan
 
 
 


Genç Bilim'ın Yazısı.