Nobel Ödüllü Tövbe!*
Betül Dinçaslan
Biraz Aziz Sancar`dan bahsetmek istiyorum. Kendisi İstanbul Üniversitesi Tıp mezunu. Mezun olduktan sonra birkaç yıl da doktorluk yapmış üstelik. Ancak bilimsel anlamda kariyerine devam etmeye karar vermiş, biyokimya ile. Bakterinin mavi ışık altında UV radyasyona maruz kalmasına rağmen DNA`sının tamir etmesi ilgisini epey çekmiş. Bunun biyokimyasal arka planını merak etmiş. Bakteride bu işi yapan "photolyase" adlı enzimi klonlayıp, bakteride bol bol ürettirmiş ama pek dikkat çekememiş bitirme tezi olarak olarak, Texas Üniversitesi’nde. Bakmış orda olmuyor, Yale`de teknisyen olarak çalışmaya başlamış ama bu işin peşini bırakmamış. (Burası önemli-bilimsel çalışmalarda elzem)
Derken orada DNA-repair (DNA-tamiri) konusunda çalışan diğer bilim insanları ile tanışmış zamanla. Ve cheese:Nobel Prize! Böyle anlatınca ne kolay oldu değil mi? Allah bilir,ne kadar zor geçti o süreçler. Açıkçası temel bilimler alanında bu vatanın bir evladının söz sahibi olması beni pek memnun etti. Darısı diğerlerimizin başına!
Gelgelelim Prof. Aziz Sancar ne konuda çalışıyor?
İçimizde neler döndüğünün pek azından haberdarız, biliyorsunuz. Her gün güneşe maruz kalıyoruz, e aslında ihtiyacımız da var ama zat-ı muhteremin bazı yan etkileri de var, bazı ışınları DNAmızı bozuyor. Bırakın güneş ışınlarını, ışınsız bile herşey içimizde mükemmel değil. (Aslında işin mükemmeliği de burada, Sinan Canan hocanın kaos,fraktallar hakkında bir konuşması var Youtube`ta izleyin, ne demek istediğim netleşecek.)
DNAmızda A,T ile eşlemeli, G de C ile. Ama bazen öyle şeyler oluyor ki, hepsini görüyor olsak her saniye "öleceğim, öleceğim" diye yaşayamazdık herhalde. Öyle bir aksiyon. Ama Allah-u Teala öyle bir mekanizmayla bu sistemi destekliyor ki bir hata olduğunda, “kül-yutmaz” proteinler olay merkezine gelip, el atıyor ve soruyor: "hayırdır birader?"
Allah razı olsun, işler öyle böyle tıkırında gidiyor. Eğer ki çok fazla DNA`ya zarar verecek etkenlere maruz kalırsak, tamir sistemi, benim i5 laptopa yüklediğim Windows10 işletim sisteminin bilgisayarımı zamanla yavaşlatması gibi birikiyor birikiyor ve "kanser" dediğimiz olay vuku buluyor. Sonrasını ne siz sorun ne ben söyleyim. :) Kendinize dikkat edin.
Bu bana neyi hatırlattı?
Tövbe. Tövbe suresini bilirsiniz değil mi, koskoca bir sure ismi? Bir günah işledik ve tövbe ettik. Kalbimizde leke kalmadan defettik günahı inşaAllah. Ama ya etmezsek, ya da ediyor gibi yapıp kendimizi kandırmaya, kansere sürüklemeye devam edersek? Aynı DNAmızda olduğu gibi "her insan hata yapar" ancak yine aynı orda olduğu gibi "en hayırlılarımız da tövbe edenlerimiz." Ben demiyorum, Hadis-i Şerif (Tirmizi)
Peki soralım tövbe nasıl bir şey? Öncelikle o günahı yapmaktan vazgeçeriz değil mi? Sonra samimi bir tövbe? Sonra da salih amelle, kalbin gidişatına bir takviye. Aynen öyle, "kün" emrindeki "ol"duğumuz gibi olsak, sıkıntı yok evelAllah.
Peki etmedik ne oldu? Birikti... birikti... birikti... Kanser, Allah muhafaza; bizi yedi bitirdi. Ama durun, kansere çözüm arıyoruz ya biz bilim insanları değil mi? Ya tövbe? Allah demiyor ki şu kadar limit verdim, üstünü aşınca düzelmezsin. Ölene kadar kapı açık. "Günahlarınız semaya ulaşacak kadar bile olsa, arkadan tövbe etmişseniz, günahınız mutlaka affedilir." (Kütüb-i Sitte)
Orada sınırsız bir Rahmet, bir Afüvv, Bir Hikmet Sahibi, bir Ğafur, bir Tevvab, velhası-lı kelam TevvabürRahim var, değerli arkadaşlar. Biliyorsunuz ki çeşitli parametler, olayın gidişatını değiştirebilir.
"Şüphesiz Allah, çokça tövbe edenleri ve tövbeyle temizlenenleri sever." (Bakara 222)
O halde, tövbe edenlerden olmak dileğiyle, bol bol DNA-repair`ler dilerim! Selametle...
Kaynakça:
http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/chemistry/laureates/2015/popular-chemistryprize2015.pdf
http://www.nobelprize.org/nobel_prizes/chemistry/laureates/2015/advanced-chemistryprize2015.pdf
*Arapça tevbe,Türkçe tövbe.
Genç Bilim'ın Yazısı.