Türkiye’de başka takımda oynayamaz, ancak Trabzonspor’dan ayrıldıktan sonra gittiği Avrupa’da başarılarına devam eder Şota. Hem de Ajax ve Glasgow Rangers gibi en üst düzey takımlarda.

Hâlihazırda Trabzonspor teknik direktörlüğü görevini yürüten Shota Arveladze, yaşı müsait olanların hatırlayacağı ve takdir edeceği gibi Türkiye’ye ve Trabzonspor’a gelen en kaliteli yabancı futbolculardan biriydi.

İkizi Arçil’le birlikte Trabzonspor’a transferinin hikâyesi ilginçtir. O dönemin ünlü hakemi, şimdilerin ünlü futbol yorumcusu Erman Toroğlu 18 Ağustos 1993’te Dinamo Tiflis’in bir Avrupa Kupası maçını yönetir ve Tiflis takımında oynayan kardeşleri çok beğenir. Türkiye’ye dönünce de onları Trabzonspor’a tavsiye eder.

1993 yılında Trabzonspor’un görünümü pek parlak değildir. On yıldır şampiyon olamayan hemen her sezonu üçüncülük ve yedincilik arasında tamamlayan bir takımdır Trabzonspor. Camia moralsizdir, taraftarın sabırsızlığı üst seviyededir. Süreç içerisinde pahalı transferler yolu denenir, borç bir anda eski parayla 25 milyar TL’ye ulaşır. Ancak yine de başarı gelmez, Trabzonspor on yılda yalnızca bir defa Türkiye Kupası’nı kazanabilmiştir, asla hazmedilemeyecek bir sonuçtur bu. Diğer taraftan sezon başında takım, Trabzon’un öz evladı genç teknik direktör Şenol Güneş’e emanet edilir, yeni bir süreç başlatılır, umut tazelenir.

Şota ve Arçil’in transferi şehirde de tam Trabzon’a özgü bir şekilde karşılanır. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi camia sıkıntılıdır, böyle zamanlarda olduğu gibi transfere daha büyük umutlar yüklenmektedir. İkizlerin de transfer haberleri duyulmasına duyulmuştur, ancak şimdiki gibi sosyal medya araçları yoktur ki taraftar söz konusu futbolcunun minik takımda oynarken attığı çalımları iki dakikada ezberlesin… Yani kimsenin bir fikri yoktur yeni transferler hakkında…

Transfer gerçekleşir, ikizler Trabzon’da arabadan inerler, meraklı kalabalık şoke olur!.. Trabzonspor’u “kurtaracak” yeni futbolcular, iki tane tüysüz tıfıldan başka bir şey değildir. Sahaya bir çıktı mı rakibin gözünü yıldıracak kelli felli futbolcular beklerken bu “ufak uşaklar” da neyin nesidir?

Haber şehirde dalga dalga yayılır, herkes “Ula ha bunlar mı top oynayacak da bizi kurtaracak? Eyvahlar olsun…” diye dövünmeye başlar. Kahvede kâğıt oynayanlar birbirlerine takılmak için “Al bakayım şu papazı, Arçil. Ver bakalım, Şota” gibi espriler üretirler. Tabii Gürcü ikizlerin ilk maçlarına kadar…

Arçil o kadar değilse de Şota Trabzonspor forması altında ilk maçından son kez sahaya çıktığı maça kadar olağanüstü bir performans sergiler. Taraflı tarafsız herkesin büyük beğenisini kazanır. Nasıl olmuştur da Trabzonspor’da parlayan her futbolcunun başına gelen İstanbul tasallutu Şota’ya uğramamıştır? Sözleşmesindeki “Türkiye’de Trabzonspor’dan başka hiçbir takımda oynayamaz” maddesi yüzünden…

Türkiye’de başka takımda oynayamaz, ancak Trabzonspor’dan ayrıldıktan sonra gittiği Avrupa’da başarılarına devam eder Şota. Hem de Ajax ve Glasgow Rangers gibi en üst düzey takımlarda.

Trabzonspor’da 1995-96 sezonunda penaltısız 25 gol atarak gol kralı olan Şota, 1997 yılında Hollanda’nın ünlü takımı Ajax’a transfer oldu. Bu takımda geçirdiği dört başarılı sezonda 96 maç oynayıp 55 gol attı. Daha sonra bir başka ünlü takıma, yani İskoçya’nın Glasgow Rangers takımına gitti ve orada da aynı şekilde dört sezonda 95 maç oynadı, 44 gol kaydetti.

Futbolu bıraktıktan sonra da Hollanda’nın AZ Alkmaar takımında Dünyaca ünlü teknik direktör Louis Van Gaal’in yardımcılığını yaptı. Nihayet Türkiye’ye döndü ve Kayserispor ile Kasımpaşa’yı çalıştırdıktan sonra Trabzonspor’a geldi. Yani kürkçü dükkânına.

Bu tabiri boşuna kullanmadık, çünkü Şota gerçekten tam bir Trabzonlu gibi olmuştu zaten futbolculuk döneminde. Yabancı futbolcuların neredeyse tamamı Türkiye’de yıllarca kalsalar bile tercüman aracılığıyla konuşurlar, gittikten sonra da arkalarına bile bakmazlar. Fakat Şota kısa sürede söktüğü sevimli Türkçesiyle sadece futbolu ve golleriyle değil, esprileriyle de gönüllerde taht kurmuştu. 2008’de çıkan kısa süreli Rus-Gürcü harbinde ailesini Trabzon’a getirmiş, Trabzon’un onlara sahip çıkmasını da hiç unutmamıştı.

Şota’nın ilginç hikâyesi bize pek çok şey anlatıyor. Türkiye’ye gelen en iyi yabancılardan –üstelik çok geçmeden iyice yerli olan- biri ve transfer bedeli de bugün 2. Lig futbolcularına verilen miktarlara tekabül ediyor. Demek ki ihtiyacımız çok uzaklarda değil...


Bülent Şirin 'ın Yazısı.