Fatih’lerimizi bulmayı dert edinmeliyiz! Bir Fatih değil; binler Fatih’i bir araya getirerek ülkenin yüzyıl sonrasını detaylıca planlayabilmelerine ortam hazırlamalıyız!

Piyon E4’e: 1997’de dünya basını, bir insan ile bilgisayar arasında geçecek amansız Satranç maçını heyecanla bekliyordu. O ana kadar hiçbir insan yapımı makine, insan zekasının ve ileri görüşlülüğünün ötesine geçebilmiş değildi. Garri Kasparov, zamanının en iyi satranç ustası ve Dünya şampiyonuydu. Dünyaca ünlü IBM şirketinde iki yüz mühendisin bir araya gelerek icat ettikleri Deep Blue (Derin Mavi) ismindeki bilgisayar, Kasparov’un en azılı rakibiydi. Üç dakikada 60 milyar hamleyi gözden geçirebilen Deep Blue, insanlık tarihinin ilk yenilgisini bize tattırdı ve oyunu kazandı. O tarihten itibaren artık tek insanın sezgisini ve zekasını, iki yüz kişilik mühendis grubunu bir araya getirmeyi planlayan IBM şirketinin yönetici aklı yenmişti. Artık kralların devri kapanmış ve ortak aklın yüzlerce hamle öteyi görerek inşaa ettiği IBM gibi şirketlerin hükümdarlığı başlamıştı!

Vezir H5’e: Satranç, tarihi milattan öncesine ulaşabilen ‘Kralların’ oyunudur. Sıklıkla eski çağ filmlerinde karşılaştığımız sahnelerde, krallar bir satranç tahtası etrafında hünerlerini sergilerdi. Rakiplerinin birkaç hamle sonraki hareketlerini tahmin ederek, mat edip kazanmaya çalışırlardı. Satranç’da başarılı olan bir kral, aslında ülkesini komşu ülkelerin politik oyunlarını önceden sezip hazırlıklı olacağı kuvvetle muhtemel hüviyete sahip bir insan demekti.

Fil C4’e: Günümüzde krallıklar olmayabilir; ancak global dünyada rakiplerinizi geçebilmeniz için ortak istişare aklınızın kuvvetli olması lazım gelir. Rakip ülkelerin yapacağı hamlelerin ötesini görüp; her türlü olasılığı önceden çözümleyebilecek seviyede olmamız elzemdir… Bu amaçla, geleceğimizin Türkiye’sini kurarken ülkemizde yetişen ender, yüksek IQ seviyesine sahip zeki insanların üstlerine titreyerek yetiştirmemiz ve belirli meslekleri seçtirerek heba etmememiz can alıcı öneme sahiptir…

Vezir F7’e: Business Insider sitesinin dünyanın en büyük beyin gücüne sahip ülkeler araştırmasında, ilk 25’e giren ülkelerden biri de Türkiye. G20’de ekonomimiz 19. sıralarda olmasına rağmen, zeki insan kapasitemiz göz önüne alındığında birçok zengin ülkeyi geçebilmekteyiz. Araştırmaya göre, ülkemizde yaklaşık 481 bin yüksek zeka seviyesine sahip insan kapasitemizle 14. konumdayız. Bu durum, gelecekte zeki insanlarımızın dikkatli eğitimiyle ülkemizi ilerilere taşıyabilmeleri hakkında umut veriyor.

Fil F7’e: Anadolu veya Batı fark etmez, gelenek-görenek kadar şaşmadığımız bir husus var! Eğer bir evden başarılı ve zeki bir çocuk çıkacaksa kaderi büyük ihtimalle önceden çizilir: Mühendislik veya Doktorluk. Toplum nezdinde, ‘en zeki’ insanların yapacakları meslekler ancak bunlar olmalıdır(!) Bu nedenle daha genç yaşlardan zeka pırıltısına sahip öğrenciler ‘sayısal’ alanları tercih etmeye psikolojikmen itilir. Zaten bundan sonra seçenek alanları bu gibi mesleklerle kısıtlanmıştır! Ancak ülkenin istikbali düşünüldüğünde -rakibinin onlarca hamle ötesini sezip hesaplayabilecek- bu ‘zeki gençlerin’, ülkenin yönetim kadrolarına girebilecek alanlara -yeteneklerine bakılarak- kaydırılması milletimizin de kaderini değiştirmesine vesile olabilir! Üniversite sınavlarına katılan 2 milyon insanın en zeki (yüzde 0.5) bölümünün sayısal alanlara ‘hapsedilmesi’ onları mühendislik veya doktorluk seçmelerine mecbur bırakıyor. Elbette ki bu zeki insan nüfusunun içerisinden bir kısmı, tıp alanında çığır açabilecek tedavilere sebep olacak veya büyük mühendislik şirketleri kurarak ekonomimizi yukarılara doğru yükseltebilecek başarılara nail olabilir. Ancak ülkemiz için bilim, teknoloji, sanayi ve eğitim alanlarında çok öteyi görebilecek, yüksek zeka seviyesine sahip -satranç ustası Kasparov gibi- öncülere de ihtiyacımız var!

Şah ve Mat: Bu hususta, geç kalmış durumda değiliz. Halen karadan gemiler yürütebilecek ‘çılgın zeka ve kavrayışa sahip’ Fatih’lerimiz aramızda büyüyor. Fatih’lerimizi bulmayı dert edinmeliyiz! Bir Fatih değil; binler Fatih’i bir araya getirerek ülkenin yüzyıl sonrasını detaylıca planlayabilmelerine ortam hazırlamalıyız!


Cihan Taştan'ın Yazısı.