Teknoloji her geçen gün ilerledikçe şüphesiz hayatımız daha da kolaylaşmaya devam ediyor. Özellikle daha küçük elektronik bileşenlerin üretilebilir hale gelmesi teknolojinin daha fazla alanda kullanılabilmesini sağlıyor. Hatta son yıllarda ortaya çıkan “Nesnelerin İnterneti” kavramı bu amaçla aklımıza gelebilecek her türden eşyanın internete bağlı teknolojik eşyalar olmasını sağlıyor.

Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken bir durum var. Evet, teknoloji hayatımıza akıl almaz icatların girmesini sağlıyor ve bu icatlar gerçekten de hayatımızı kolaylaştırıyorlar. Fakat böylesine hızlı değişen yeniliklerin olumsuz etkileri de olabiliyor. Bilim insanları teknolojinin fıtratımıza olumsuz etkileri üzerine araştırmalara başladılar bile.

En basitinden teknolojik imkânlar sayesinde sürekli bir “bilgi” bombardımanına maruz kalıyoruz. Teknoloji yokken, bilginin kıymetini çok daha iyi biliyorduk. Yeni bir şey öğrenmenin yolu ya bir insanla muhatap olmak ve doğrudan öğrenmek yahut kitaplardan okuyarak öğrenmekti. Bugün ise sosyal medyada, haber sitelerinde, televizyonda, reklamlarda ve internetin her köşesinde durmaksızın bilgiye ulaşıyoruz, görüyoruz, okuyoruz, duyuyoruz. Nihayetinde belki bir avuç değerli bilgiye sahip oluyoruz, ama ciddi oranda gereksiz, kirli bilgiyi de beynimize yerleştirmiş oluyoruz.

En son ne zaman bir telefon numarası ezberlediniz? Doğru ya, telefon numaraları akıllı telefonlarımızda kayıtlılar. Birini aramak istersek tek yapmamız gereken o kişinin adını yazıp arama butonuna dokunmak. Numarasını bilmediğimiz herhangi bir kurum veya firmayı aramak istersek Google’a yazmaktan daha kolay ne var?

Yakında kendi kendine seyahat edebilen akıllı arabalar yollarda olacaklar. Bu sayede oturduğumuz yerden Candy Crush oynamaya devam ederken aracımız en kısa yoldan bizi ulaşmak istediğimiz noktaya götürecek. Hatta öyle bir zaman gelecek ki evimizle işimiz arasındaki yolu bilmemize gerek bile olmayacak. Zaten en son ne zaman bilmediğimiz bir yerde birisinden yol tarifi istedik ki? Ne de olsa cebimizde harita uygulaması var!

Alışverişlerimizde pazarlık yapmayı çoktan unuttuk zaten. Zira tek yapmamız gereken ödeme bilgilerini verip, kargo geldiğinde kapıyı açmak. Ne istediysek bir kutunun içerisinde ayağımıza kadar geliyor internet sayesinde. Alacağımız ürünü incelemek, dokunmak, hatta yeri geldiğinde fiyatını düşürtmek, satıcıyla birebir muhatap olmak unutmaya yüz tuttuğumuz, fıtratımızdan bir parçası, insani duygularımız, olgularımız değil midir?

Teknoloji elbette terk edilebilecek, uzak durulabilecek bir olgu değildir. Teknolojinin tüm nimetlerinden bütün insanlığın faydalanması için sürekli çalışmamız, üretmemiz lazım. Ancak insanlık olarak değiştiğimiz, eskisi gibi olmadığımız ve olamayacağımız göz ardı edilemeyecek bir durum. Hani bilirsiniz, bir karikatürde bir insan boğulurken, çevresindeki insanlar telefonlarını çıkarmış boğulan kişinin fotoğrafını çekiyorlar… Teknolojinin bizi bu hâle getirmemesi, insaniyet nâmımızı ezmemesi gerekiyor. En azından bir çaba gösterebiliriz, değil mi?


Muhammed Murat Tutar'ın Yazısı.