Su Kuyusu Açmaya Var mısınız?
2014 Temmuzu... Nijer`deyiz. Say adlı bir eyalette bir köyü ziyaret ediyoruz. Köy dediysek, kamıştan yapılmış tek odalı evlerde onlarca insanın kaldığı ve bu tip evlerin(!) bulunduğu bir mekân. Yakınlarda suya dair herhangi bir şey yok. En yakın su kuyusuna kilometrelerce uzaklıktaki bu köye ellerimizde poşetlerle giriyoruz. Evlere yaklaştıkça, ortalıkta oynayan çocuklar, birden çığlıklarla kaçışıyor. O siyah ama nurlu simalara, besberrak gözyaşları düşüyor bizi görünce. Anneleri çığlıkları duyunca evlerinden çıkıyor sonra. Çocuklar da annelerinin ardına saklanıyor. Yaklaştıkça hediyelerimizi poşetten çıkarıp göstermeye başlıyoruz. Onlar için getirdiğimiz balonları şişirerek yaklaşıyoruz yanlarına. Bu kez ağlamaklı gözler, merakla bakmaya başlıyor. Balonlar kocaman şiştiğinde, annelerinin ardından çoktan çıkmış oluyor, daha önce hiç beyaz görmemiş kuzular. Balonları onlara uzattığımızda ise çoktan sarmaş dolaş olmuşuz bile...
Aynı gün Nijer`in başka bir eyaletinde su kuyusu açmaya giden ekip arkadaşlarımız, oradaki mutluluğu anlatıyor buruk bir eda ile. "Boşa giden her damla suyun hesabını nasıl vereceğiz, bu insanlar bir damla su ile böylesine mutlu olurken." diyor biri. Bir diğeri "Sanki ilk kez buluşmuş gibi seviniyor her biri." diye ekliyor.
2015 Eylül`ü... Kenya`dayız kurban hizmeti için. %20`si Müslüman olan, Afrika şartlarına göre refah seviyesi yüksek bir ülkedeyiz. Ancak %100`ü Müslüman olmakla beraber susuzluktan kırılan bir eyalete düşüyor yolumuz, Wajir. 7 gün boyunca neredeyse tamamını görüyoruz Wajir`in. Somali halkından oluşan bu eyaleti arşınlarken, ellerinde sarı bidonlu binlerce insan görüyoruz bir günde. Her gün kimi yürüyerek, kimi merkeplerle 15 kilometre gidiyor kardeşlerimiz. Birkaç bidon su almak için. Kurbanları keserken kendi dillerinde, nemli gözleriyle "mahatsan tahay Türkiye" diyorlar. Teşekkürlerin ardından sarılma ve vedalar. Yine gelin diyorlar. Bir siyah el kalbimizden tutup şöyle söylüyor: "Sizin belki Wajir diye bir yerin varlığından bile haberiniz yok ama biz günde beş vakit el açıp dua ediyoruz sizler için." Bırakın televizyonu, elektriğin olmadığı bir yerde ülkemizdeki gelişmeleri her hafta cuma hutbelerinden dinleyip, kulaktan kulağa yayıyor bu insanlar. Sağlam bir silkeleniyoruz her gidişte ve virgül koyup vedalaşıyoruz. Belki bir daha geliriz diye...
Son gidişimizde bir vazife verdi ziyaret ettiğimiz eyaletin valisi. "Halimizi gördünüz. Şimdi tekrar dönüyorsunuz. Ülkenize gidip de bizi unutmak yok! Ne gördüyseniz anlatacaksınız tamam mı? Anlatacaksınız ki, duyan gelecek. Yardım edecek. Sizi bekleyen bu insanların elleri havada kalmayacak." Unutmak mı? Aşk olsun! Vallahi anlatacağız. Duyan yardım edecek, gelmek isteyecek...
Şimdi bir sefer daha göründü. Evvelce gidip halini gördüğümüz beldelerin "Yine gelin. Bekliyoruz." çağrısına kulak kesildik. Projeler yazıldı. Seferler hazırlandı. Susuz beldelere bir damla da biz olmaya niyet ettik. Dualarında unutmadıkları ülkenin insanlarından yardımlar toplayıp, bizleri bekleyen diyarlara ulaştıracağız nasipse. Gidene kadar çalmadık kapı bırakmayacağız bu güzel hizmet için.
Bu manada Uluslararası Genç Derneği ile Gençlik ve Spor Bakanlığı işbirliğinde gerçekleşecek "Gönüllü Girişimciler ‘den Kara Kıta`ya Ab-ı Hayat Projesi" dâhilinde 20 arkadaşımızla Afrika`nın 4 farklı ülkesine su kuyuları açmak için gideceğiz. An itibariyle de açılacak su kuyuları için yardımlar toplamaya başlıyoruz.
Bu vesile ile Kayseri`de Ebedî Gençlik Kulübü olarak, şehrimizde Su Kuyusu Seferberliği başlattık. Sizlerin de katkılarıyla, binlerce kilometre ötedeki kardeşlerimize yardım götürecek, susuz beldelere bir damla da biz olacağız hep birlikte. Bu manada "Kardeşlerim için bir damla da ben olayım." diyorsanız, aşağıdaki telefon bilgileri vasıtasıyla yardımda bulunabilirsiniz. Yapacağımız her yardım, el açıp bizler için dua eden kardeşlerimize bir vefa borcunun ifasıdır.
Yardımda bulunmak ve irtibat için: 0533 317 80 78
Yunus Emre Avşar'ın Yazısı.