İnsanımıza Mesuliyet Hissi Verilmeli
Mehmet Sadık
Gençliğin isteklerini, sorunlarını önemseyen; gençlere yönelik programlar hazırlayarak, geleceğin öncü şahsiyetlerini yetiştiren bir kurum var; Lider Eğitim Kültür ve Sanat Gençlik Kulübü Derneği. Sohbet halkaları ve gençlerin bu yöndeki eğilimleri üzerine, derneğin başkanı İdris Topçuoğlu ile konuştuk…
Günümüzde gençleri kendine çekecek ortamlar müspet veya menfi anlamda çeşitlilik gösteriyor ve bu durum çoğu zaman gençlerin geleceğini direkt etkiliyor. Sizin bu konudaki görüşleriniz nasıl?
İnsan çevresinden ibarettir derler. Bu sözün haklılık payı yüksek... Hepimiz, esasında çocukluğumuzdan itibaren bulunduğumuz ortamların ürünüyüz. Bunun için biz çocuk ve gençlerimizin yetişmesinde çevre ve dolayısı ile arkadaş ortamının önemine inanıyoruz. Sadece söyleyecek sözünüzün olması yetmiyor, o sözdeki mananın yaşanabileceği, korunabileceği ortamları da tesis etmeniz gerekiyor. Gençlerimizin, özellikle okul harici vakitlerde sosyalleşmelerine kültür, sanat ve spor faaliyetleri yapabilmelerine olanak sağlayacak mekânlara ihtiyacı var. Gençlerimiz kafeteryalarda yetişiyor maalesef. Kafeteryaların (hepsini kastetmiyorum tabii) farklı bir kültürü ve ortamı var, buralardaki ilişkiler, kurulan çevreler gençlerimize ne katıyor diye düşünmek gerekiyor. Mahallelerde okul çevrelerinde kültürü, sanatı, karakter gelişimini, sosyal faaliyetleri, spor faaliyetlerini, gönüllülük çalışmalarını hedefleyen cazibe merkezi olabilecek, estetik bir kaygıyla dizayn edilmiş mekânların ülkemize kazandırılması lazım. Buralarda daha nitelikli ortamlar oluşabilir diye düşünüyorum ve bu konuda sivil toplum kuruluşlarına ciddi sorumluluklar düşüyor.
Lider Eğitim kapsamında gerçekleşen programlarda genel hava nasıl oluyor? Mesela ciddi ve hiyerarşik bir ortam mı yoksa samimi ve planlı bir anlayış mı hâkim?
Birlikte olduğumuz arkadaşlarımıza, gençlerimize bir değer katmayı önemsiyoruz. Yani bizimle yürüyen bir insanın, zaman içerisinde önce karakter ve tabii ki kariyer noktasında bir kazanımı olması lazım. Aksi takdirde birlikteliğimizin bir faydası ve manası olmayacağını düşünüyoruz. Tabi bir kazanım elde edilebilmesi için de iki tarafın bir gayret içerisinde olması gerekiyor. Bunun için yapılan faaliyetlerin bir ciddiyetle ele alınması gerekiyor. Biz kullandığımız zaman, sağlık ve ekonomik imkânların çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Her geçen gün bizim için çok kıymetli. Bunun için de çalışmalarımızda bir planlamanın olmasını da önemsiyoruz ve planlı olmaya dikkat ediyoruz. Ama tüm bunlarla birlikte genç kardeşlerimizle samimi, içten ve onların içerisinde bulunduğu gençlik hallerini de dikkate alan bir atmosferde birlikteliğimizi devam ettirmeye çalışıyoruz.
Sohbet grupları ve diğer programlara gençleri davet ederken, ne gibi ifadeler; yöntemler kullanıyorsunuz?
Modern iletişim vasıtalarını kullanmaya gayret ediyoruz. Sosyal medya ve internet siteleri üzerinden faaliyetlerimizi pek çok gencimize duyurabiliyoruz. Mesela yaz programlarımızın neredeyse tamamında internet ortamı üzerinden müracaatlarımızı aldık. Ayrıca müşteri memnuniyeti en önemli tanıtım yöntemidir. Bu noktada da programlarımız memnun kalan katılımcılarımızın, çevrelerindeki insanları haberdar etmeleri ile geniş bir zeminde tanınma imkânı buluyor.
Söylemlerimize de dikkat ediyoruz. Gençlerin katılmak isteyecekleri, ben bu programda olmalıyım diyecekleri ifadelerle programlarımızı tanıtıyoruz. Mesela “Tarihe Dokun Çanakkale kampı”, “DEHA değer halkaları”, “Şahsiyet Akademi”, “Fatihan Akademi”, “Parlayan Yıldızlar” gibi isimleri kullanıyoruz. Bu isimleri seçerken hem cazibe oluşturması hem de ismin içerisinde anlam yüklü olmasına dikkat ediyoruz. Çünkü biz, ismin müsemmayı çektiğine inanıyoruz. Yani bir faaliyete verdiğiniz ismin, o işin neticesini belirleyebilme gücü olduğu anlamına geliyor bu ifade. Onun için bu hususa dikkat etmeye çalışıyoruz.
Sizce manevi ortamlar ve gençlere yönelik yetiştirici program hazırlayan kurumlar, insanlarla; gençler arasında daha sıcak bir ilişki nasıl kurulabilir?
Biz gençlerin, sosyal sorumluluk konusunda daha bilinçli ve faal hale getirilmesinin bu noktada faydalı olacağına inanıyoruz. Mesela, yetimlerle ilgili çalışmalarda, kendinden yaşça küçük öğrencilerin karakter eğitimi ya da okul derslerinde yardımcı olma gibi faaliyetlerde, fakir ailelere yönelik yardım ulaştırma gibi çalışmalarda gönüllü olarak yer alan veya bizzat organize eden bir gençlik, toplumla daha barışık olacaktır. Soma’daki elim hadise gerçekleştiğinde bir grup üniversite öğrencisinin yaz döneminde Soma’ya gidip bölgedeki çocuklara motivasyon amaçlı faaliyetler yaptığını duymuştum, bu tarz çalışmaların gençlerimizi hayatla, insanımızla daha iyi buluşturacağına inanıyorum.
GENÇ'ın Yazısı.